Soykırım, bir Alman icadıdır. "Alman İmparatorluğu’nun soykırımdaki rolü utanç vericidir" demekle Almanya bunu kabul etmiştir.
Osmanlı'nın ülkesinde Ermeni tehcirinde teğmen rütbesiyle görev yapan Alman subaylar, İkinci Dünya Savaşı Yahudi soykırımında generaldirler. Biyografileri incelenmeye değer. Almanya'dan gelip Türkiye'de 1915'te Ermeni soykırımını yapanlarla, Avrupa'da 1940-44'te Yahudi jenositini gerçekleştirenler aynı kadrolardır. Kurumsal yapıdaki takviyelerle birlikte birebir aynı isimleri iki tarihsel felakette de görürüz... Biri diğerinin ön hazırlığıdır.. Bu psiko-refleks, emperyal Almanya'nın genetik kodlarına işlenmiş bir devlet politikasıdır..
1914-1918 sürecinde emperyal mücadelenin asıl nedeni, Bağdat demiryolu projesi ve Ortadoğu enerji kaynaklarının paylaşımıdır.. İttihat Terakki'nin eline kör bir ırkçılık ideolojisini de tutuşturanlar onlardır. Teferruata boğulmadan söyleyelim; şayet ortada bir Ermeni soykırımı varsa bunun resmi sorumlusu teoride ve pratikte Almanlar'dır...
1915' te Osmanlı Genelkurmay Başkanı Fritz Bronsart von Schellendorf'dur...
Burada Osmanlı Ordusunda görev yapan tüm Alman subayların isim isim geniş bir listesini bulacaksınız. Dr. Veli Yılmaz'ın 1. Dünya Harbinde Türk Alman İttifakı ve Askeri Yardımlar 1994'te yayımlanmış herkesin faydalandığı ortak kaynak. Ayrıca kitap olarak bulamadığım ama bir makalesine rastladığım Dr. Mete Soytürk'ün 2005'de kaleme aldığı Osmanlı'da Alman askeri nüfuzu konulu ön araştırması ve büyük sabır eseri Alman subay - uzman personel listesi; 1915 süreciyle ilintili faydalandığımız bir diğer derleme diyebiliriz. Yazımızın devamında bu çalışmadan bazı bölümleri sizlerle paylaşıyoruz.. Ama bundan önemlisi kod adı Parvus olan Aleksandr Halpland ismidir; bu ismi hafızanızın bir kenarına bir daha unutmamak üzere kaydedin.. Alman gizli arşivinden yayınlanan belgelerin müsaade ettiği kadarıyla silah taciri Parvus Efendi'nin hayatının bizi ilgilendiren bölümü Osmanlı'nın yıkımıyla bağlantılıdır. Çarlık Rusya'sındaki iktidar değişiminin finansmanı ve yeni rejimin kurulma sürecinde bölgede sağladığı teorik lojistiğin kaynaklarıyla, ülkelerarası irtibatları sağlamada aldığı roller arşivlerin açılmasıyla artık ifşa olmuş durumda. Tarih, tarihçilere bırakılamayacak kadar bugünkü siyasete aittir. Biyografisini okuduğunuzda adına siyasi coğrafya denilen o paylaşıma ait büyük fotografın biraz daha aydınlandığını göreceksinizdir..
http://de.wikipedia.org/wiki/Alexander_Parvus
http://www.amazon.de/Geheimakte-Parvus-Die-gekaufte-Revolution/dp/3776650389/ref=pd_sim_sbs_b_1/278-6314174-7012665?ie=UTF8&refRID=1NWKGSYW6H5C34BYPM17

Papa: '20'nci Yüzyılın ilk soykırımı Ermenilere yapıldı' dedi; ancak bu defa nedense yapanı belirtmedi! Almanya Dışişleri Bakanı Martin Schaefer ise 100. yıl nedeniyle yaptığı açıklamada, Türkler ve Ermenilerin bu sorunu kendi aralarında çözmesi gereğini söyledi.. Bu adamlar tarih bilmiyorlar diyemeyiz; velev ki biliyorlar ama bildiklerini bir suç ortağı edasıyla gizlemekten de çekinmiyorlar ..
200 yıllık bir tarihe sahip olan endüstrileşme çağı, kademeli olarak dünyada mesafeleri kısaltmış; Avrupa'yı yakın doğu ve Asya'ya büyük adımlarla yaklaştırmıştır. Osmanlı'da modernizm, teknolojik sürecin gerisinde kalan askeriyenin sanayileşen dünyaya uyum sağlama sürecinin eseridir. 1893 yılından itibaren bir grup Türk öğrenci, Prusya Harp Akademisi'nde okumak üzere yollanır. Bu kuşakta yer alan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin üç paşasının Alman hayranlığı, Enver'in, Berlin'e ticari ateşe olarak gönderilmesinin öncesine dayanır. Kurmay kuşak, askeri okulda görevli Alman hocalarının tedrisatından geçerek göreve başlamıştır. Kadim dostumuz, değeri arkadaşımız Utku Varlık'ın blogundaki yazısını bizimle paylaşmasının ardından ( Bak) sevgili Yusuf Taktak'ın sergisi geldi. Bu yazıya verdiğimiz cevapta "1915'te katliam yapmadık; ben de kabul ediyorum ama bugün sokağa çıktığımızda Ermeni göremiyoruz; peki, biz soykırım yapmadıysak, nerede bu Ermeniler?" diye sormuştum. Utku Hoca, bize yolladığı e postada : "Emin Çetin, Burnaby’nin kitabını okumadan Anadolu’nun o çağdaki dekorunu bilemeyiz. Gerçek, korkutucu (oradan çıkıp, bügüne gelmişsek, bu bir mucizedir). Eğer toplu bir soykırım yapılsaydı, anonim kalıntılar ve de mezarlar vs. bulunurdu. Çok arandı, bunu Türkiye’ye ödetmek adına. Gerçek; o karanlıkta Rus’ların elini çekmesiyle zayıflayan başkaldırı, elebaşlarının yakalanıp asılmasından sonra “ölüm karavanı” denilen Suriye’ye doğru yaptırılan mecburi göç. Geçen yıllarda Nazım Öğütcü ( Orhan Kemal’in büyük oğlu) bana 90 yıllarında Genelkurmayın Devlet Arşivlerinin derlenmesinden yapılan üç cilt belgeyi gönderdi; parsel parsel durumu anlatan bu belgeler, Ermeniler'in 650 bini geçmediğini gösteriyor. Ermeni lobileri, batı arşivlerinde bulunan tüm bilgilere girdiler; işlerine gelmeyenleri yok ettiler. Soykırımı olmadığı savunan ünlü Amerika’lı tarihçi Bernard Lewis’in tüm kitapları kütüphanelerden yok oldu. Biliyorum bir kör dövüşü ama 50 yıldır (..) kimsenin buna yanıt verememesi çok canımı sıkıyor. Şu gerçek ki kimse bir bok bilmiyor!" diyordu." Varlık'ın eleştirisine karşın, bu sene hem Almanya'nın, hem de papanın yaptığı açıklamalar, onların konuya ne kadar derinden vakıf olduklarını, ancak bazı sırları ifşa etmekten ustalıkla kaçındıklarını, demeçlerine rağmen kirli tarihsel iştiraklarla gerçeği adıyla çağırmaktan imtina ettiklerini açıkca gösteriyor bize..
Bugünlerde Fredeibirhic Burnaby'nin 'Gerçeğe Yolculuk' kitabı gibi, tehcirin 100. yılı nedeniyle çok sayıda kitap okurlarıyla buluştu. Birçok kişi gibi Utku Varlık dostumuz da çokuluslu bir kültürün mensupları olarak bizlerin bir soykırım yapmadığına gönülden inanıyor. Ancak onun hoşgörüsüne karşın halen günümüzde 'Ermeni' kelimesi ülkede, 'tiksinti veren' anlamında kullanıldığı iddia edilebiliyor. Bugünlerde kendisine hakaret edildiği savıyla dava açan bir kamu görevlisinin avukatı mahkemeye verdiği savunma dilekçesinde "Halk tarafından bu kadar sevilen, sayılan birine yönelik olarak tiksinti veren anlamında kullanılan bir kelime, müvekkilimin kişilik haklarının ağır şekilde ihlali olduğu gibi müvekkilime oy veren, destekleyen, seven, sayan herkese karşı yapılmış büyük bir saygısızlıktır." diyebilmektedir.. Peki, çok uluslu bir toplumu birbirine düşman eden bu akıl tutulmasının provokasyonlara açık milliyetlerin özgürlük mücadelesi ya da etnik grupların bilinçlenme aşamaları nasıl kışkırtıldı? 1915 yılı, araştırması sadece mekanik bir taleple tarihçilere ya da emperyallerin vicdanına bırakılmadan incelenmesi gereken manipülatif bir süreçtir.. Dünyanın birbirine girdiği 1914-18'lerin dehşet ortamında 'eşitlik' ve 'özgürlük' şiarları habis bir çağrı olarak bedelini halkların ödediği o kıyamete davetiye çıkartıyordu..
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/28538963.asp
I. Dünya Savaşı öncesinde, 1914 sayımına göre Osmanlı İmparatorluğu’nun toplam nüfusu 18.520.016 kişiydi. Bunun 15.044.846’sı (%81,23) Müslümandı. Müslüman nüfus, Türkler, Kürtler, Lazlar ve Gürcüler (Kartveli ırkı), Araplar, Çerkesler ve diğer Müslüman milliyetlerden oluşmaktaydı. Kalan 3,475,170 kişinin 1.729.738’i (%9,34) Rum Ortodoks, 1.162.169’u (%6,27) Ermeni Gregoryen, 62.468’i (%0,34) Rum Katolik, 65.844’ü (%0,35) Protestan, 24.845’i (%0,13) Latin, 187.073’ü (%1,01) Yahudi, 47.406’sı (%0,26) Maruni, 195.617’si (%1,06) diğerleri..
Nüfusun ana dile göre dağılımıyla ilgili olarak Osmanlı tarihçisi Kemal H. Karpat, 1914 yılı nüfus çalışmasıyla ilgili olarak şu gruplandırmayı yapmaktadır (Karpat, age, sayfa, 208-227): Müslümanlar, Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Katolikler, Ermeni Katolikler, Protestanlar, Latinler, Süryaniler, Eski Süryaniler, Keldaniler, Jakobiler, Maroniler, Samiriyeliler, Nasturiler, Yezidiler, Çingeneler, Dürziler, Kazaklar, Bulgarlar, Sırplar ve Ulahlar. Rum Katolik ve Rum Ortodoks nüfusları toplamı, 1 milyon 792 bin 206’dı. Ermeni Gregoryen ve Ermeni Katolik toplamı ise 1 milyon 230 bindir. Bu halde etnik köken itibariyle 1914 yılında Osmanlı İmparatorluğu nüfusunun yüzde 9,68’i Rum ve yüzde 6,64’ü Ermenidir. (Kaynak: Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), Tarih Vakıf Yurt Yayınları, İstanbul, 2003, sayfa 226-227; birçok kaynaktan aktaran DİE, Cilt 2, sayfa 46.)
Cumhuriyet döneminin ilk sayımı olan 1927 Nüfus Sayımında ana dili Ermenice olanlar 64.745 kişi olarak belirtilmiştir. (Kaynak: İstatistik Umum Müdürlüğü ve Devlet İstatistik Enstitüsü, 1927 nüfus sayım sonuçları)
İstatistiki Kaynakça
(1) http://tr.wikipedia.org/wiki/Ermeniler
(2) http://tr.wikipedia.org/wiki/Ermeni_K%C4%B1r%C4%B1m%C4%B1
1780 Zeytun olayları, Ermenilerin Osmanlı İmparatorluğu yönetimine karşı ilk silahlı isyanı olarak geçer. Uzun bir aradan sonra Ermeni Devrimci Federasyonu, Avrupa'da eğitim almış radikal unsurlar tarafından ulusal bağımsızlık şiarıyla 1890'da kurulur. 1894'te Federasyon, Diyarbakır'a bağlı Sason'da Osmanlı yönetimine karşı silahlı bir direniş örgütlemiştir. 1895'te aynı amaçla Van'da bir ayaklanma düzenlenlerler. Yurttaşlar Derneği adlı illegal bir yapılanmanın önderi olan Mıgırdıç Portakalyan'ın kurduğu Armenekan Partisi, 1885 yılında Van merkez olmak üzere çevre illeri içine alacak şekilde örgütlenir. Bu organizasyon "Kan dökmeden hürriyet elde edilemez" sloganını benimsemiştir ve ihtilal yolu ile bağımsız bir Ermeni devleti kurmayı amaçlar. Zaman içinde öne çıkan Taşnak ve Hınçak Komiteleri ise bu pratikten yetişen kadroları bünyelerine alarak gelişirler. 26 Ağustos 1896'da Papken Siyuni önderliğinde bir grup fedai, İstanbul'da bugün müze olarak kullanılan Osmanlı Bankası merkez binasını basarlar. -Bu olayın detaylarının anlatıldığı Ayşe Hür'ün yazısının linkini yazının bitiminde bulacaksınız- Ermenilerın üstündeki baskı çok önce; Kumkapı Bildirisi döneminde başlamıştır. 21 Temmuz 1905'deki Yıldız Sarayı, II. Abdülhamit suikastı, bu baskıyı teşhir etme ve Ermeni hareketinin sesini dünyaya duyurma girişimidir. Osmanlının savaşa girmesiyle birlikte Taşnak, Armenakan, Hınçak örgütleri bünyelerindeki Ermeni milisleri 'kamavor' olarak adlandırılan gerilla birliklerini teşkilatlarlar. Bu küçük ve gizli birlikler Osmanlının düzenli ordusuna cephede ve cephe gerisinde yıpratma savaşı taktiği uygular. Ayrıca bu dönemde Ermeni Gönüllü Tugayları, Detachment birimleri olarak Rus Kafkas Ordusuna destek verir ve bu güçler işgalcilerin safında Osmanlı devletine karşı savaşırlar. 1908 Adana Ermeni kırımında 21 bin insanın sadece soyu nedeniyle öldürülmesinde İttihatçıların payı büyüktür. V.N Dadrian'ın Ulusal ve Uluslararası Hukuk Sorunu Olarak Jenosid (Belge 1995) adlı kitabında 1915 Nisan'ından altı ay önce; Ermenilerin soykırıma uğratılmasıyla ilgili üzerinde mutabık kalınmış bir Türk-Alman projesinden bahseder. (s 416-417) Dadrian kaynaklı en son dipnot alıntıda belirttiğimiz gibi İttihat Terakki'nin tepesindeki konumunda Cemal Paşa örneği; bu durumu 'utanç' diye nitelendiren komutanlar vardır. Ancak 1915 ya da 1909'daki kitlesel yıkım ve öjenik hunharlıkların hayata geçirilmesinde; Sivas, Adana iğtişasında ve ötekilerde esas rol kime aittir; arşivlerde onlarca cezalandırma kararına karşın hala gölgede kalan alanlar vardır..
http://tr.wikipedia.org/wiki/Adana_Katliam%C4%B1
http://www.pandora.com.tr/urun/tarsusun-kirmizi-kilimleri-bir-kadinin-1909-ermeni-katliami-tanikligi/181632
19. yüzyılda dünyada siyasetin merkezinde açık/örtük ulusçuluk ideolojileri vardır. Lenin, Kautsky çekişmesinin temelinde yatan da budur. 2. hatta 3. Enternasyonelin tüm rabıtaları milli devlet özlemlerinin yayılmacı politikaları üzerine kurulmuştur. Ermeni sosyalistlarinin önderi Paramaz'ın (Matdeos Sarkisyan) 1898'de Van katliamıyla ilgili suçlanarak yargılandığı davalarda savunması kendi halkının ulusal varlığını olumlayan özgürlük ve eşitlik talepleri üstüne yükselir. Ancak, bu gerekçelerin haklılığına karşın Komiternin Anadolu'daki uzantısı olarak kurdurulan Mustafa Suphi'nin TKP'si; hatta Türkiye solunun göz ardı edilen başlangıcı denilen Hüseyin Hilmi'nin Osmanlı Sosyalist Fırkası bile henüz ortalıkta yoktur. Ermeniler ya da Türkler ve tüm mağdur haklar; ulusal bilinç, finansmanın kaynağını yaratan burjuvazinin gelişmesinin ürünüdür. Fransız devriminin ve Aydınlanma geleneğinin; Hegel'de formülasyonunu bulan sınıfa ait 'devlet'in yeniden tanımlanmasının sınıfın kendi kaderini kendinin belirleme iradesinin isteği ve siyasallaşan sonucunda ortaya çıkar. Süreci yönlendiren tahakkümün fiili kaynağı emperyalizmdir; ne ki, zaman, ilişkilerin antagonistik çelişkilerinden yararlananları bertaraf ederek ilerler. Tarih bilincine en erken sahip halk olan Ermeniler, erken uyanışlarının cezasını ödemektedirler.
19. yüzyılda dünyada siyasetin merkezinde açık/örtük ulusçuluk ideolojileri vardır. Lenin, Kautsky çekişmesinin temelinde yatan da budur. 2. hatta 3. Enternasyonelin tüm rabıtaları milli devlet özlemlerinin yayılmacı politikaları üzerine kurulmuştur. Ermeni sosyalistlarinin önderi Paramaz'ın (Matdeos Sarkisyan) 1898'de Van katliamıyla ilgili suçlanarak yargılandığı davalarda savunması kendi halkının ulusal varlığını olumlayan özgürlük ve eşitlik talepleri üstüne yükselir. Ancak, bu gerekçelerin haklılığına karşın Komiternin Anadolu'daki uzantısı olarak kurdurulan Mustafa Suphi'nin TKP'si; hatta Türkiye solunun göz ardı edilen başlangıcı denilen Hüseyin Hilmi'nin Osmanlı Sosyalist Fırkası bile henüz ortalıkta yoktur. Ermeniler ya da Türkler ve tüm mağdur haklar; ulusal bilinç, finansmanın kaynağını yaratan burjuvazinin gelişmesinin ürünüdür. Fransız devriminin ve Aydınlanma geleneğinin; Hegel'de formülasyonunu bulan sınıfa ait 'devlet'in yeniden tanımlanmasının sınıfın kendi kaderini kendinin belirleme iradesinin isteği ve siyasallaşan sonucunda ortaya çıkar. Süreci yönlendiren tahakkümün fiili kaynağı emperyalizmdir; ne ki, zaman, ilişkilerin antagonistik çelişkilerinden yararlananları bertaraf ederek ilerler. Tarih bilincine en erken sahip halk olan Ermeniler, erken uyanışlarının cezasını ödemektedirler.
Devletin resmî dini olan Sünni İslamdır. Aynı mezhebi paylaşanlar doğal müttefiktirler. Osmanlı coğrafyasında Kürtler en büyük etnik topluluktur. Abdülhamit, Alman-Türk uzmanlar önderliğine bel bağlamıştır. Kürtleri önce düzenli ordu disiplininde eğitip, sonrasında hiyerarşik bir yapıda örgütlemek amacındadır. İngiliz/Fransız emperyalizmine ve Ruslarla flört eden Ermeni çetelerine yem olmak üzere olan devleti bu planla korumayı düşünmektedir. 1891'de kurulan Hamidiye Alayları ile Kürtler, bu kargaşada padişahın koruması altında olmanın avantajıyla bölgede aşiretlerin teşkilatlanmalarına göz yumulmakta ve çıkarlarıyla mütenasip özerk olarak davranabilmektedirler. Diyarbakır'da Cendirmeyên bejikler, adı altında bir milis grubu kurarlar. Komitalar, 1. Dünya Savaşı sırasında savaşa gitmeyen 45 yaş üstü sivillerden oluşmaktadır. Amaçları sürülen Ermeni kafilelerine saldırmak, tehcir dalgasından sıyrılanları yakalamak yani kelle avcılığı yapmaktır.
http://www.radikal.com.tr/kultur/diyarbakirli_ermeniler_nasil_katledildi-1288793
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ayse_hur/1915te_kurtlerin_rolu_neydi-1142693
http://www.agos.com.tr/tr/yazi/11405/bir-baska-acidan-kurtlerin-ermeni-soykirimindaki-rolu?utm_source=dlvr.it&utm_medium=facebook
Suça denk gelen bir hakkaniyetten söz edeceksek eğer, ham gerçek ile kurgusal hakikat arasında sınırı belirleyecek bir normun olması gerekir. Diyalektik, tarihi doğuran zorbalıktan, vicdanın sesini ve tarihin yöntemlerini doğru kullanarak dışarı çıkma mücadelesidir. Tarih, tarihçilere bırakılamayacak kadar menfaat ve eşitsizliklerden beslenmeye devam eden güncel siyasi bir olgudur! İlk önce federasyon, ardından özgürlük isteyen, Ermeniler için Adana, dini, tarihi ve stratejik bir öneme sahiptir. Hristiyanlık tarihinin başından itibaren Ermenilerin hüküm sürdüğü Kilikya'yı diriltmek ve Ermeniliğin bir kısmını burada toplayarak Küçük Ermenistan'ı kurmak kutsal bir gaye, milli bir ideal haline gelmiştir. Bu tehditin doruğa ulaştığı1915 kırımının habercisi Adana katliamıdır. Abdülhamid'in devleti tüm azınlıklardan temizlemesi politikası tüm hızıyla sürmektedir. İlk önce kıyı bölgelerde yaşayan Rumlar tehcir ve kıyımından nasiplerini alırlar. Ardından 1909'da 21bin ölüyle Adana vahşeti gelir. Bk:
http://www.radikal.com.tr/kultur/diyarbakirli_ermeniler_nasil_katledildi-1288793
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ayse_hur/1915te_kurtlerin_rolu_neydi-1142693
http://www.agos.com.tr/tr/yazi/11405/bir-baska-acidan-kurtlerin-ermeni-soykirimindaki-rolu?utm_source=dlvr.it&utm_medium=facebook
Suça denk gelen bir hakkaniyetten söz edeceksek eğer, ham gerçek ile kurgusal hakikat arasında sınırı belirleyecek bir normun olması gerekir. Diyalektik, tarihi doğuran zorbalıktan, vicdanın sesini ve tarihin yöntemlerini doğru kullanarak dışarı çıkma mücadelesidir. Tarih, tarihçilere bırakılamayacak kadar menfaat ve eşitsizliklerden beslenmeye devam eden güncel siyasi bir olgudur! İlk önce federasyon, ardından özgürlük isteyen, Ermeniler için Adana, dini, tarihi ve stratejik bir öneme sahiptir. Hristiyanlık tarihinin başından itibaren Ermenilerin hüküm sürdüğü Kilikya'yı diriltmek ve Ermeniliğin bir kısmını burada toplayarak Küçük Ermenistan'ı kurmak kutsal bir gaye, milli bir ideal haline gelmiştir. Bu tehditin doruğa ulaştığı1915 kırımının habercisi Adana katliamıdır. Abdülhamid'in devleti tüm azınlıklardan temizlemesi politikası tüm hızıyla sürmektedir. İlk önce kıyı bölgelerde yaşayan Rumlar tehcir ve kıyımından nasiplerini alırlar. Ardından 1909'da 21bin ölüyle Adana vahşeti gelir. Bk:
http://www.radikal.com.tr/radikal.aspx?atype=haberyazdir&articleid=936026
http://arsiv.taraf.com.tr/yazilar/ayse-hur/1909-adana-igtisasi-faciasi-katliami/20905/
http://arsiv.taraf.com.tr/yazilar/ayse-hur/1909-adana-igtisasi-faciasi-katliami/20905/
Her kesim hikayesini, kendini merkeze aldığı bir vicdan beklentisiyle anlatır ki; normal olan da budur. Oysa her objektif bakışın içinde subjektif, çok katmanlı bir realite olması kaçınılmaz. Türk tarafının görüşleri başta dönemin hatıratında ve Genelkurmay kaynaklarının yayınlarında tüm detaylarıyla açıklanmıştır. Kürtlerin kendi bakış açılarını anlattığı yayınlar henüz yok. Geçtiğimiz dönemde İletişim Yayınları'ndan çıkan Osmanlı Ermenilerinin yaşadığı bölgelere, sosyal, ekonomik ve kültürel durumlarına dair ayrıntılı bir döküm ortaya koyan Kévorkian'ın önemli eserini burada anmadan geçmeyelim. Farklı arşivlerdeki belgelerin ve yayımlanmış araştırmaların yanı sıra, çeşitli yazışma, hatırat, konsolosluk raporu, telgraf, gazete haberi ve tanıklığa dayanarak, tehcir güzergâhlarını, kıyımların gerçekleştiği vadilere kadar olayların yaşandığı alanları, katliamların nasıl organize edildiğini tek tek anlatmış yazar. Araştırmacı, 1915'te neler olduğunu son derece canlı biçimde gözler önüne seriyor. Ermeni Soykırımı, Türkiye toplumunun bunalımını pekiştiren bu insanlık felaketinin nasıl yaşandığını, sorumlularını, kurbanlarının başına gelenleri, yapılan yargılamaları inceleyen ve bu felaketin 19. yüzyılın sonundan Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna kadar süren safhalarını tüm yönleriyle ele alan bir eserle karşı karşıyayız. Raymond Kévorkian'ın yıllar süren araştırmalara dayanan kitabı sağlam bir kaynak. Ermeni Soykırımı adlı kitapta yazar şunları söylüyor: "her soykırım şiddeti vakasının itaat ettiği ve onu eşsiz kılan bir iç mantık vardır. Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan Ermeni halkının fiziksel imhasının da ayırt edici bir özelliği vardır: Bu fiziksel imha, Jön Türklerin nihai hedefi olan Türk ulus-devletinin kurulması için gerekli bir koşul olarak düşünülmüştür. Bir başka deyişle bu iki olgu birbiriyle ayrışmaz bir şekilde bağlantılıdır: Birini es geçerek diğerini anlayamayız."
Kévorkian’ın Ermeni Soykırımı adlı araştırması tam anlamıyla bir arkeoloji çalışması. Kévorkian, temel tezini şöyle dile getiriyor: "her soykırım şiddeti vakasının itaat ettiği ve onu eşsiz kılan bir iç mantığı vardır. Osmanlı İmparatorlu’nda yaşayan Ermeni halkının fiziksel inhasının da ayırt edici bir özelliği vardır: -Bu fiziksel imha- Jön Türklerin nihai hedefi olan Türk ulus-devletinin kurulması için gerekli bir koşul olarak düşünülmüştür."
Raymond Kevorkian’ın kitabı, tehcir kararlarının hangi olayların ertesinde nasıl alındığını ve her bölgenin kendi şartlarında uygulanmasını tüm tafsilatıyla anlatıyor. Kevorkian her vilayetteki tehcir uygulamalarını ayrı bir bölümde incelemiş. Yazar, büyük bir ustalıkla belgeleri derlemiş. Makro olduğu kadar mikro arşiv taramasıdır yapılan. Canlı tanıklara başvurarak ve tarihin tozlu sayfalarından indirerek tehcir kararını uygulayan yerel yöneticileri teşhir etmiş. Teşkilat-ı Mahsusa'nın yerel işbirlikçileri, kadrolu cellatları ve kirli işleri gördürdükleri insanların adlarını burada okuyoruz. Kimisi husumet cinayetlerine karışımış, bu kabus öyküde diğerleri rolleri paylaşmış. Kimisi vatan aşkı ya da savunma refleksiyle olaya karışan, çoğu ise işin müsadere kısmıyla ilgilenen yerel eşraftan insanlar var bu kanonik anlatıda. Hikayede, vicdani hassasiyetlerle insanlık dışı uygulamalara karşı çıkanlar ayrı bir yer tutuyor. Kitapta büyük bir yekun tutan olayların yanısıra her iki taraftan sorumlu kademelerde mücadele eden muarız isimlere de yer verilmiş.
http://kitap.radikal.com.tr/makale/haber/1915te-neler-oldu-419905
Türkler, Kürtler; hatta Ermeniler.. Tarihsel veriler ışığında dramatik olaylar yaşandığını söyleyebilirsek de, alan hakimiyeti ya da yurt savunması refleksiyle davranma durumunu yaşamış olan Anadolu'daki toplulukların, ereksel/teleojik savlarla soykırım yaptığını iddia edemeyiz; çünkü o dönemde böyle bir teori oluşmamış, bunun ideolojisinin altyapısı (kadrolu teorisyen Parvus Efendi tarafından!) henüz o günlerde hazırlanmamıştır. Almanlar tarafından oluşturulmaya başlamış ırkçılığın yazılı metinleri o sırada bu coğrafyada, 1915'de yoktur; çünkü çok uluslu imparatorluk mantığı, biri lehine ötekinin ırkçılığına izin vermez/veremez.. Ancak 1800'lerden itibaren ayrılıkçılık yönünde irade koyan ulus hareketlerine karşı içeride Türkçülük üzerine kenetlenen bir İttihatçılıktan bahsedebiliriz; bu sadece Osmanlının yıkımına kadar değil; Cumhuriyet rejimi boyunca sürekliliği olan bir devlet refleksidir. Burada asıl soru şudur: soykırım yapma tasarımız olmadan etnik gurupların bir kısmının Türkiye'deki soyu tükenme eşiğine geldi, hatta kademeli olarak kurutulduysa bunun nedeni nedir?
Türkiye coğrafyasında sistematik bir seyreltmeye maruz kalan olan Ermenilere kim, ne yapmıştı sorusunun cevabını ararken yüz yıllık tarihimizde devleti temsil eden görüşün tüm farklı eğilimlere bakarken gösterdiği hoyratlığına dikkatli bakmalı ve taraflarda da infial yaratan nedenleri iyi analiz etmeliyiz.. Örnek mi? Örnek çok (Bak)
http://utkuvarlik.blogspot.fr/2015/03/yuzbasi-frederick-burnabynin-gercege.html
2 Haziran 2016 tarihinde Alman Federal Meclisi, 1915-1916 yıllarındaki Ermeni tehcirini 'soykırım' olarak kabul etti. Karar metninde "Dönemin Jön Türkler rejiminin talimatıyla 24 Nisan 1915’te Osmanlı Konstantinopolis’inde 1 milyonu aşkın etnik Ermeni’nin sistematik tehcir ve kıyımı başladı. Onların kaderi 20’nci yüzyılda yaşanan korkunç kitlesel kıyımların, etnik temizliklerin, tehcirlerin ve hatta evet soykırımların bir örneği" ifadesi yer aldı. Osmanlı İmparatorluğu’nun müttefiki Alman İmparatorluğu’nun yaşananlardaki rolü için “utanç verici” ifadesi kullanılan kararda, Alman diplomatik temsilcileri ve misyonerlerin açıkça uyarmasına rağmen Almanya’nın o dönem bu insanlık suçunu durdurmayı denemediğine dikkat çekildi.
1915 Ermeni Zorunlu Göçüne Alman Subayların Bakışı
"Birinci Dünya Savaşı sırasında 1915 yılı ilkbaharında “Kafkas Cephesi” gerilerinden başlayarak, birçok yerleşim bölgesindeki Ermeniler zorunlu göç ve iskana tabi tutulmuşlardır. Zorunlu göçü takiben iskan yeri olarak öncelikle Mezopotamya düşünülmüş olmakla birlikte Halep, Şam ve Suriye’nin diğer bölgeleri de kullanılmıştır. Bu tarihlerde Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun çok sayıda asker ve sivil görevlileri de Osmanlı topraklarında idi. Özellikle Almanya’nın general, amiral ve subayları neredeyse hemen her Türk birliğinin önemli karar makamlarında görevliydiler. Bunlardan General Liman von Sanders Birinci Ordu Komutanı, daha sonra ise Suriye’de Yıldırım Orduları Komutanı idi. General Fritz Bronsart von Schellendorf Erkanı Harbiye Reisi iken, Amiral Souchon ve halefi de Osmanlı Donanmasının komutanı idi. Benzer şekilde Fritz Bronsart von Schellendorf’un halefi, Üçüncü Ordu Komutanlığı Kurmay Başkanı Felix Guse, General Otto von Lossow, General Freiherr Kress von Kressenstein, General Liman Von Sanders’in Türkiye’ye gelişinde yaverliğini yapan Carl Mühlmann ve hatta savaş sırasında ölmüş olan General Freiherr Comlar von der Goltz, Alman Askeri Ataşesi Binbaşı Humann, General Hans von Seeckt ve diğer bir çok Alman subayı Ermeni Zorunlu Göçü (tehcir) sırasında Türk topraklarında ve karar makamlarında görevliydiler.
Alman askerlerine ilaveten, Alman Büyükelçiliği ve 14 Konsolosluğu, Alman kuruluş ve okulları, Bağdat demiryolu Projesi gibi önemli projeler nedeniyle bölgede bulunan sivil ve resmi görevliler, gazeteciler, Alman Kızılhaç görevlileri, silah sanayi başta olmak üzere, Alman sanayinin muhtelif temsilcileri de kısmen ya da büyük ölçüde Ermeni Zorunlu Göçüne tanık olmuşlardı.
Alman Subaylarının Ermeni Zorunlu Göçü Hakkındaki Görüşleri
Birinci Dünya Savaşı sırasında bazı Türk birliklerinin neredeyse tamamen Alman Genelkurmay Karargahı tarafından yönetildiğini söylemek mübalağalı olmayacaktır. Zaten bu konuda Avusturya-Macaristan Askeri Ataşesi General Joseph Pomian-Kowski’nin iki raporunda da belirtmiş olduğu gibi, 1916 yılı ortalarından itibaren “Türk Silahlı Kuvvetleri tamamen Alman ana karargahı komutasına girmiştir.” ifadesi bizzat Osmanlı Genelkurmay Başkanı Alman General Fritz Bronsart von Schellendorf tarafından söylenmiştir. Aslında daha harbin başlarında, yani sefer ve savunma planları yapılmadan önce bunun böyle olduğu, o dönemde Osmanlı Genelkurmay Karargahında görevli olan Ali İhsan Sabis tarafından açıkça belirtilmektedir.
Alman subayların bu etkinliği, Ermeni Zorunlu Göçü olayından dolayı Alman Protestan cemiyetleri tarafından dahi suçlanmak ve kınanmaktan kurtulamamıştı. Bu konuda Berlin kaynaklı Alman “Allgemeine-Missions- Zeitschrift” Gazetesi yazarlarından Prof.Dr. Julius Richterin Alman subayları ile yapmış olduğu konuşmalara göre; “Güvenilirliği olmayan” Ermeni nüfusunun sınır bölgelerinden tahliye edilmeleri Türklere telkin edilmiş, hatta önerilmiştir. Zira, onlara göre de bu durum bir savaş sırasında sınırlarda yaşanan normal ve kaçınılmaz bir işlemdir. Sınır boylarındaki Ermenilerin tahliye fikrinin kaynağını da araştırdığı anlaşılan Alman Protestan Misyonu’nun Orta Doğu görevlisi Dr.Karl Axenfeld ve Prof.D.Richter, Alman subaylarının bu konudaki suskunluklarından şikayetçi olmuşlardı. Gerçekte, aşağıda görüşleri özetlenen Alman general ve subayları askeri sebeplerle bu tahliyenin gerekliliği konusunda aynı fikirdeydiler.
Ermeni Zorunlu Göçü ve İskanı konusunda Alman subaylarının katkısının olup olmadığı konusunda yapılan incelemelere katılan Alman Dışişleri Bakanlığı Danışma Kurulu üyelerinden Göpert ve Dr.Axenfeld ile General Von Schellendorf’un ifadelerine göre; sınır boylarındaki Ermenilerin tahliyesi işlemi o sırada İstanbul’da bulunan ve aslında “İç işleri ile ilgili duruma görüş bildirmeyen” Alman Generali Von Der Goltz tarafından da olumlu karşılanmıştır" Kaynak: Türk Yurdu Dergisi-Haziran 2006
Das Volk in Waffen/Asker Millet kitabından İttihatçılar esin almışlardır. Her Türk Asker Doğar mottosunun mucidi olmasa bile ilham kaynağı Goltz Paşa'nın naaşı Abdülhamid'in 1887'de Alman İmparatorluğu'na hibe ettiği Tarabya'daki arazinin bahçesine yapılan mezarlıkta gömülüdür. Bu kabristan, Osmanlı topraklarında ve yoğunlukla 1915'te Çanakkale'de ölen Alman Şehitlerinin ebedi istirahadgahıdır..
Friedrich (Fritz) Bronsart von Schellendorf (d. 1864 – ö. 1950) sadece bir Alman subayı değildir. 1. dünya savaşı yenilgisinin ardından Rosa Lüksemburgların katledildiği yılların devamında Hitler'in iktidara geliş ve gidiş sürecini yaşamış bir politikacıdır. Ancak en önemli görevi, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Alman askeri misyonunun parçası olarak yaptığı Osmanlı Ordusu Genelkurmay başkanlığıdır. Tarihin tozlu sayfalarında onun Ermeni tehciri planının gerçek başlatıcısı olduğu yazılıdır. (Bak) Aşağıda tek tek adlarını ve tüm görev listesini bulacağınız genç Alman Ordu mensuplarının Anadolu'daki kanlı maceralarından sonrası ise tam felaket. 1915 Ermeni sürgününün geri planında rol alan teğmen, yüzbaşı rütbesinde olan Alman askerlerin 1940'larda Nazi ordularının albay ve generalleri olduklarını arşivler kaydetmiştir. Bu askeri görevlilerin ustalık dönemlerinde; ikinci dünya savaşı sırasında Almanya'da, Yahudi soykırımını yapmış oldukları gerçeğini araştırmacıların görememeleri büyük handikaptır? Bu bilgiler, size hakikati aramak adına bir şey ifade etmiyor mu?
https://www.youtube.com/watch?v=vko5zVt1tHY
https://youtu.be/MTzcKIHpQOI
Navarin baskını ve Yunan bağımsızlık ayaklanmasıyla gücünü test eden Osmanlı sonunda orduyu islah etmek için Prusya'dan bir askeri heyet istedi. 1836'da H. von Moltke'yle başlayan süreç Nisan 11 Nisan 1882'den itibaren bütün kumandanın kademeli olarak Almanlara bırakılmasına yol açacaktı. Osmanlı ordusu, Alman genelkurmayının Doğu müfrezesi gibi, onların strateji ve silah endüstrisinin imkanlarına bağlı olarak yeniden yapılandırılmaya başlandı. Albay von Kaehler'in ardından Colmar von der Goltz başkanlığında sürdürülen bu örgütlenme mücadelesi ordu içinde Alman hayranlığını anlamsız bir şekilde geliştirdi. Alman subayları ne yazık ki hem devlet, hem de halk tarafından 'kurtarıcı' olarak görülüyordu. Hegel'in söylediği gibi suç efendiden çok kölenin tacize yol açan zafiyetindeydi. Söylediklerine katıldığımız Utku Hoca'nın yazısı hepimizi ilgilendiren bir konunun 100. yılında bizleri gene sesli düşünmeye sevketti. Geçtiğimiz günlerde uluslararası bir katılımla andığımız olayların nedeninin 1915'in ilk aylarında İngilizler'in Çanakkale saldırısı olduğunu biliyoruz.. M, Kemal, 34 yaşında bir kurmay subayıdır. Çanakale'yi savunmakla görevli olan 5. Ordunun komutanı Liman von Sanders'in emirlerine aykırı olarak 25 Nisan 1915’ te 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, düşmanın farklı bir yerden çıkartma yapacağını öngörür ve Yıldırım Orduları savunma planını değiştirerek insiyatif alır. 10 Ağustos'ta Anafartalar Grup Komutanı olarak aldığı kararla savaşın çehresini değiştirmesi olağanüstü bir hikayedir. Savunmayı zaferle taçlandırması kendini aşan bir gerçektir. Bu saldırıda Almanya'nın karşısında yer alan Fransa, hücum hattında yer almasa da İngilizlerle birlikte davranarak ulusalcı hareketleri destekliyordu. İttifak güçleri, Ortadoğu petrol bölgeleri için ölümüne bir mücadele veriyordu. Rusya'nın Akdeniz'e inme amaçlarıyla müstevlilerin stratejik oyunuyla çıkarları kesişen Ermeniler, kendilerine destek veren Ruslarla Doğuda işbirliği yaptı.. Osmanlının aydın halkları için modernizmin etkileriyle başlayan isyanlar anlaşılır bir durumdu. Bağımsızlık talebiyle İstanbul, Ege ve tüm Anadolu'da ayaklanmalar çıkartıldı. Ücretleri Osmanlı maliyesinin sırtındaki Alman generallerin yönetimindeki Osmanlı devletinin idaresini paylaşan İttihat Terakkici kurmayların büyük plana 'hayır' deme iradesi yoktu.. Türkler, Ermenileri cezalandırırken bile bir üst aklın, yani Berlin'in emirlerini yerine getiriyorlardı. Ermeniler, başta Halep Şam başta olmak üzere geniş Suriye coğrafyasına, Lübnan bölgesine kitleler; zorlu koşuların çoğunu telef ettiği kafileler halinde çoluk, çocuk sürgüne yollandılar.. Bugün tarih sanki iki ulusun; 2. Dünya Savaşı içersindeki yapay bir paranteze sıkıştırılan Türklerle Ermenilerin kanlı hesaplaşmasından bahsediyor. Ne ki, büyük fotografta meselenin pek de öyle olmadığını görürüz.. Haritaya dikkatli baktığımızda farkederiz ki, çarpışan taraflar aslında Ermeniler ve Türkler değillerdir. O tarihte dünya ölçeğinde paylaşılan bir coğrafya vardır ve tüm coğrafya Alman, İngiliz sanayinin , genişleyen finansal egemenliklerin kısaca emperyalizmin savaş alanıdır.. Harekatın cephesi Rusya'dan Fransa'ya kadar uzanır. Almanlar, Rus Çarlığını yıkmak için, bizde okullarda kitabı okutulan Pavrus Efendi diye tanıdığımız ve stratejisi gereği ideolojik olarak Rusya içlerine köksalabilecek kapasitedeki Turan'a giden yolu açan İttihat ve Terakki'nin çakma solcu teorisyeni Aleksandr Helphand'ı kullanırlar. Bunu bir kenara not edip daha sonra devam etmek üzere başka konuya geçelim..

28 Haziran 1914 günü Avusturya veliahtı Arşidük Franz Ferdinand’ın Gavrilo Princip adlı bir Sırp milliyetçisi tarafından Saraybosna’da öldürüldü. Suikastın ardından Avusturya, Sırbistan Krallığı'na bir ültimatom gönderdi. 1914'ün 28 Temmuz'unda Avusturya-Macaristan, Sırbistan’a savaş ilan etti. Sırp kardeşlerini korumak için Rusya, Avusturya karşısında konum aldı. Almanya, müttefiki Avusturya-Macaristan’ın yanında durmak için Rusya’ya karşı savaşa dahil oldu. İtalya henüz hazır değildi; ittifak anlaşması yaptığı halde Almanya ve Avusturya’yı yüzüstü bırakmak zorundaydı. Fransa, Rusya’nın yanında yer aldı ve Almanya’ya savaş ilan etti. Almanlar Fransızları dize getirmek için Belçika’yı işgal etti. Bunun üzerine Belçika'nın en büyük ticaret partneri Britanya, alelacele harbe katılmak zorunda kaldı.
Savaşın başladığı 914 Temmuz'unda Erzurum'da toplanan Taşnak Partisi, milliyetçi dürtülerle Ermenilerin geleceği hakkında karar almak üzereydi. Geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz önemli araştırmacı Stefanos Yerasimos'un anlatımıyla "Kongrenin konukları arasında `Jön Türklerin önde gelenlerinden oluşan bir heyet de vardı. Enver Paşa'nın bizzat görevlendirdiği bu heyet, padişahın Ermeni tebaasının desteğini sağlamak için buradaydı. Ermeni temsilcilerine, Rusya'ya karşı savaşta Osmanlı saflarında yer almaları teklif edildi; karşılığında `Kafkasya'da Ermenilerin yaşadıkları yerler ile Erzurum, Van ve Bitlis gibi vilayetlerin bazı bölgelerinde Ermenilere özerklik tanınacağı' iletildi. Bu, Ermenilerin öteden beri arzu ettikleri, bu uğurda can verip can aldıkları bir gelişmeydi. Avrupalı büyük güçlerin desteğine karşın bugüne dek ulaşamadıkları o büyük özerklik hayali, şimdi onlara Osmanlı yönetimi tarafından altın tepsi içinde sunuluyordu.
Teklif ilk bakışta son derece tuhaf görünüyordu. Ermenilerin, olası bir savaşta, yurttaşı oldukları devletin yanında yer almalarından daha doğal bir şey olabilir miydi? Ama Ermeni önderlerin öyle bir niyeti yoktu. Osmanlı heyetine, `Taşnak Partisi'nin savaşta tarafsız kalmayı seçtiğini' bildirdiler. İttihatçılar, muhtemelen böyle bir şeyi bekliyorlardı ama bilmedikleri bir şey vardı: Rusya, Ermeni önderlere yalnız Kafkas Ermenistan'ını değil, Doğu Anadolu'daki Osmanlı topraklarını da kapsayan bağımsız bir devlet vaat etmişti. (G. Pastırmacıyan, Why Armenia Shold Be Free? 'den alıntılayan S. Yerasimos'un, Milliyetler ve Sınırlar kitabından)
Tarih, tarihçilere bırakılmayacak kadar güncel siyasi ögeler taşımaktadır.. Konu hakkında mutedil ya da fevri açıklamalar halen süren ekonomi politik rekabetin zafiyetlerini barındırıp, ülkelerin çıkarlarını öne çıkardığından insani ve vicdani kabul edilemezler.. İktidarların güçlerini pekiştiren isteklerle, halkların masum taleplerini, insanların yurtlarında yaşam haklarını birbirinden ayırtedebilmek gerekir..
Bunlar olurken dönemin en zayıf imparatorluğu geniş bir nüfus barındırmasına karşın potansiyel müşterisi olduğu ara malları finanse etme acziyetindeydi. Sanayinin olmadığını biliyoruz; yüzyılın başında sayısı bini bulmayan kara araçlarıyla Osmanlı devleti, Batı/Doğu ekseninde ulaşım yolları ve enerji kaynaklarının üzerindedir. Bu minvalde seyreden Osmanlı-Alman ilişkileri, 1888'de tahta çıkan II. Wilhelm döneminin ardından istikrarlı bir çizgide gelişme gösterir. Sanayileşmiş devletler Osmanlı coğrafyasını iyi bir hammadde deposu ve makinalaşmış endüsriyel malların tüketileceği geniş bir pazar olarak görmektedirler. Kara Avrupa'sında Manş sahilinden başlayan Almanya, doğuda Avusturya'ya kadar uzanmaktadır. Britanya ile savaşa girmesi halinde petrol yataklarına giden yollar kontrol altına alınmaması stratejik bir mecburiyetti. Aydınlanma devrimin ardından ulusal uyanışların yaşadığı Osmanlı toprakları ruhen ve bedenen en ideal konumdadır. Deniz aşırı kolonilere sahip olamayan Almanya, Asya hattında bir sömürge imparatorluğu kurmak durumundaydı. Doğu'nun nüfuz alanlarında boy gösterebilmek için Müslümanların yardımına ihtiyacı vardı. Halkın sempatisini kazanması için Türklerin referansı gerekiyordu. Bu yüzden Alman Kayzeri, 1898'deki ziyareti sırasında "300 milyon Müslümanın Halifesi olan Sultan Abdülhamit, kendisinin dostu olduğumdan hiçbir zaman kuşku duymamalıdır" diyecekti.
Sultanahmetteki Alman Çeşmesi o günün anısına yapılmış bir gönülçelen bir eserdir. İstanbul'daki diplomatik boşluğu anlayan Wilhelm, Osmanlı Devleti'yle Britanya ve Fransa arasındaki ilişkilerin bozulmasından faydalanarak 1889 ve 1898'de iki kez İstanbul'u ziyaret etti. Sultan Abdülhamit'in Meşrutiyet'i askıya aldığı zamanda gerçekleşen ikinci ziyaretin amacı bir "demiryolu politikası" olan Almanya'nın Yakındoğu stratejisi doğrultusunda, Haydarpaşa-Bağdat tren hattının yapımı için Alman Anadolu Demiryolları Şirketi'ne verilecek ayrıcalıklardı. Almanların bu planlarının yanı sıra Padişah II. Abdülhamid de, giderek zayıflayan halifelik sıfatını tekrar güçlendirmek için İstanbul'dan Mekke ve Medine'ye uzanacak bir demiryolunu düşlüyordu. Bu ikili çıkar, hattın İslam halklarının birbirine bağlamasının yanısıra merkezden sömürgelere hizmet götürmeyi ve idari olarak kamu denetimini amaçlıyordu. Ayrıca modernizmin nimetlerinden yararlanan Hac için kolaylaştırıcı ziyaretiyle Müslümanların sevgisini kazanması işten bile değildi..
İsmet İnönü anılarında şöyle yazar: "Türk-Alman ittifakı içinde beraber çalıştığımız Almanların, Alman İmparatorluğu menfaatine birtakım hesapları vardı. Bilhassa Suriye'de ve Arabistan'da Araplara karşı hususi bir politika güdüyor ve onlara özel muamele yapıyorlardı. Aslında harbi kazansalardı, yani Almanlar istedikleri ölçüde kesin bir zafer kazansaydılar, onlardan kurtuluş kolay olmayacaktı. Açıkça görünüyor ki Türkiye'ye gitmek üzere gelmemişlerdir."
1888'de Anadolu demiryolları üzerinde yabancılara tanınmış olan tüm ayrıcalıklar, Osmanlının çaresizlik üzerinden gelişen siyasetleri doğrultusunda Almanlar'a devredildi ve 1902 yılında İstanbul'dan Bağdat'a kadar demiryolu yapım projesi Alman şirketine verildi. İnşaat Deutsche Bank'ın finansal desteğiyle başladı. I. Dünya Savaşı öncesinde İngilizlerin Almanların demiryolunu Bağdat'tan sonra Basra'ya, yani Basra Körfezi'ne kadar uzatarak, büyük deniz imparatorluğu Britanya'nın Basra Körfezi ve Hint Okyanusu'ndaki üstünlüğü için tehdit olabileceklerini görmesi savaşın nedenlerinden biri oldu. 1914'te, I. Dünya Savaşı patlak verdiğinde duran demiryolu inşaatı Bağdat'ın 480 km uzağındaydı.

İktidarının ilk yirmi yılında II. Wilhelm'ın Yakındoğu politikası başarılı olmuş sayılabilir. Ancak, bu başarı, Wilhelm'ın Abdülhamit ile dostluğuna, dolayısıyla ikincisinin tahtının sağlamlığına dayanıyordu. 1909 yılında Abdülhamit düşürülünce, Alman politikası da sınırlandırılmış oldu. Ancak, bu sınırlama çok kısa sürdü. Balkan bunalımları, Osmanlı yöneticilerini yeniden Almanya'ya yaklaştırdı. Sonrası malım. Bugün bizim elimizde tek tek adları olan bir liste var ama bunlar daha çok askeri uzman ve subayları kapsıyor. Ne ki, Attila Dirim'in aşağıda alıntıladığımız ilgili araştırmasında ifade ettiği göre gibi "Osmanlı İmparatorluğu'nun Almanya ile birlikte Birinci Dünya Savaşı'na girmesi, General Liman von Sanders'le birlikte 800 subay olmak üzere 25.000 Alman askeri Osmanlı topraklarına gelir.. Bu subayların bir kısmı Ermeni soykırımının planlamasına ve uygulamasına katıldı, büyük kısmı yaşananların canlı görgü tanığı oldu. Osmanlı ordusunun Genelkurmay Başkanı olan General Fritz Bronsart von Schellendorf, Ermenilerin askeri zorunluluklardan kaynaklı olarak tehcir edilmesini, yani soykırımı doğrudan destekliyordu. Schellendorf, bu tutumunu savaştan sonra da sürdürecek, 1921 yılında Dışişleri Bakanlığı'na yazdığı bir mektupta şöyle diyecekti: "Ermeniler de aynı Yahudiler gibi, kendi vatanları dışında, yerleştikleri yabancı ülkenin halkının iliğinden beslenen asalaklardır. Ermeniler, her yıl kendi ülkelerinden Kürdistan'a göç ederek kısa sürede buradaki Kürt köylerini ele geçirirler ve kendi amaçları için kullanırlar. Gözden düşen Ermenilerin çoğu zaman ortaçağ dönemine benzer şekilde öldürülmesi esnasında sergilenen nefretin sebebi de işte budur." Kurulacak ulus-devletin önündeki engellerin, yani Anadolu Hıristiyanlığının ortadan kaldırılması için, Alman yayıncı Paul Rohrbach üzerinden 1913 yılında "tehcir" önerileri yapılmaya başlandı.
Almanya hükümeti bugün "1915 olaylarının değerlendirmesi esas olarak Türkiye ve Ermenistan’a aittir" diyerek sorumluluğundan sıyrılmaya çalışıyor. Ancak, Almanya 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı İmparatorluğu'nun en önemli müttefiki ve ekonomik partneri haline geldi. Deutsche Bank ve Alman sermayesinin çok sayıdaki şirketi, Osmanlı topraklarında başta demiryolu olmak üzere çok sayıda büyük projeyi gerçekleştirmeye başladı. Osmanlı ordusunun modernizasyonunun yanı sıra, eğitim işleri de tümüyle Almanya'ya devredildi. Kurmay Yarbay Von der Goltz, Osmanlı ordusunu Alman sistemine göre yeniden düzenledi." (1)
1915, neden ve sonuçlarıyla emperyal mücadelenin taraflarına ait olmaktan çıkan müessif bir olaydır. Boğaziçi adlı gazetenin kadrosunda yer alan Alman subaylarının adları aşağıdaki listede geçiyor. Öte yandan aynı süreçte telef olan Ermeni gazetecilerin adlarını ise arşivler şöyle listeliyor (Bak)
İlber Ortaylı boşuna söylemedi: Laurent Binet’in “HHhH” kitabını okuyunca Alman Nazizminin ne kadar iğrenç ama ortadan kazınmamış bir duruş ve dünya görüşü olduğu anlaşılıyor. Laurent Binet’yi okumak dahi Hitler’in ne olduğunu izah eder. (2)
1914- 1917 arası Osmanlı Genekurmay Başkanı General Friedrich Wilhelm Bronsart von Schellendorf'dur. Sonra yerine General von Lenthe atanır. Korgeneral Hans von Seeckt Genel Kurmay Başkanı olarak 1917-1918 tarihlerinde görev yapar. Savaşın sonuna doğru çıta iyice düşer. 1918'in son aylarında Genelkurmay başkanlığını Yarbay rütbesindeki Bernhard von Eggeling üstlenir..
1877-78 Türk-Rus Harbi sırasında Osmanlı, savaş finansmanı nedeniyle mali bunalıma girer. Babıali, Osmanlı Bankası ile Galata bankerlerinden aldığı iç borçlar ile Avrupa banka ve tefecilerinden alınan dış borçları ödeyemeyeceğini açıklar. Duyün-u Umumi hesaplarının sorumlusu, alacaklı güçlerin muhasebesini tutan Pavrus Efendi aynı zamanda Osmanlıya satış yapan bir silah tüccarıdır. Kurnaz Batılı, şeytana külahını ters giydirir.. Bu şartlarda Prusya merkezli devlet emperyalizmi, İngiliz işgal güçlerine karşı İstanbul'da Enver, Talat Paşalarına yatırım yapar. Çarlık rejimine karşıysa Avrupa'da sürgünde yaşayan Lenin ve ekibini hazırlamaktadır. Karşı cephe boş durmaz; İngiliz ve Ruslar, Ermeniler vasıtasıyla Almanların tüm hakimiyet alanlarına karşı kışkırtıcı/yıkıcı eylemlere girişirler.. 1917 devrimiyle Alman planının ilk hamlesi başarıya ulaşır. Lenin önderliğinde Bolşevikler yönetime gelir ve Brest-Litovsk 'ta yapılan anlaşmayla Rusya savaştan çekilir. Anlaşma gereği, Alman İmparatorluğu'na Baltık ülkeleri Estonya, Litvanya ve Letonya ile Polonya, Belarus, Ukrayna ve Finlandiya verilir.. 1918 Mart'ında Almanya'nın isteği üzerine müttefik Osmanlı Devleti'ne yeni Rus hükümeti Kars, Ardahan, Batum ve Artvin'i terkeder.. Sarıkamış'ta yüzbinlerce askerin öldüğü trajedi Almanlarla işbirliği yapan küçük bir çetenin işidir. İstanbul'da Genel Kurmay karargahı Kurmay Başkanı General Friedrich Wilhelm Bronsart von Schellendorfdur (1914-Aralık 1917) Ardından yerine General von Lenthe (Kurmay başkanı Albay Dove) gelir. Dünya savaşını bitim tarihi olan 1918'e kadar çeşitli halklardan binlerce insan İttihat Terakkici işbirlikçilerin zulmüne maruz kalır; Enver ile Talat Paşaların hakimiyetindeki ülke yangın yeridir. Bütün bu argümanlara rağmen Ermenilerin bugünkü durumu hala yüzleşilmemiş bir kurumsal gerçeğe işaret etmektedir. Tarihin arşiv kayıtları Ermeniler ve Türklerin bu kanlı oyunda yalnızca kullanılan iki figür olduğunu gösteriyor. Akıllara zarar bu dramı, bu mundar öyküyü husumete çevirmek, yalnızca tarihi yazan muzaffer barbarların işine yarıyor..
Yazının başında "ismini sakın unutmayın!" dediğimiz Alexander Helphand'a gelirsek; Vladimir İlyiç Ulyanov adıyla bilinen Lenin'in ve Bolşevik arkadaşlarının Finlandiya'dan "mühürlü trenle"geçmelerini de sağlayan adamdır. 1915 tehcirinin hemen ertesinde kurduğu Glocke dergisiyle Rusya'da devrim için çabalayan, hatta Lenin'in Çarı devirmek için 1917'de Finlandiya'dan trenle Rusya'ya intikal ettirilmesinde geçiş güzergahında uluslararası izinleri alan kişidir. 1917 ihtilalinin ardından 1. Dünya savaşının son aylarında Lenin Brest Litovsk anlaşmasıyla Lenin, Almanlar lehine feragat ederek Rusya'yı savaştan çekmiştir. Almanya'nın emperyal stratejisi gereği İttihat Terakki hareketine silah sağlayan kişi aynı isimdir. Alman Komünist Partisi içinde itibarı olmasına karşın resmi bir alman ajanıdır. Bizler onu Parvus Efendi diye biliriz. Winfried B. Scharlau'nun yazdığı muhteşem biyografi. Türkiye'de "Devrim Taciri - İttihat ve Terakki'nin Bolşevik Teorisyeni: Parvus Efendi" adıyla yayımlanan kitabın orijinal ismi Freibeuter Der Revolution. Ayrıca Bertram D. Wolfe'un Three Who Made Revolation (1964) eseriyle birlikte genç araştırmacı Cenk Beyaz'ın Parvus Efendi adlı kitabında yer alan Parvus Efendi'nin Seçilmiş Makalelerini ve gene Ayrıntı'dan çıkan konuyla ilgili kitabı ve aşağıdaki linkten 1905 Rusya ayaklanmasındaki ana figür Troçki ile yakınlığını ve Çar'ı devirme planlarındaki rolünü mutlaka okuyun.
winfried-b-scharlau/tanim.asp?sid=DY5ZKMG2BT5TN326FWG2
http://www.idefix.com/kitap/devrim-taciri-ittihat-ve-terakkinin-bolsevik-teorisyeni-parvus-efendi-
Günümüzün umut bağlanan Kemal Derviş karakteriyle benzerlikleri olan Parvus Efendi, 1910'da Türk Yurdu adlı dergisindeki yazılarında sosyalist ve ulusalcı vurguları olan kuvvetli bir Türk milliyetçisi üslubunu kullanıyordu: Ulusal Ekonomi politikasının en başta gelen vurgusu, gayrimüslim ve yabancı tüccar ve fabrikatörleri bertaraf edip üretim temelli, yerli ve bağımsız bir iktisadi kalkınma öneriyordu.. (Toprak/Beyaz, 65)
Parvus'un, Osmanlıya ırkçılık konusunda yaptığı tazvirat ile Alman toplum mühendisliğinin sonuçları önemlidir. Rusya'daki devrimle bağlantıları konusunu Mete Tunçay'ın Eski Sol Üzerine Yeni Bilgiler'inde ve Abidin Nesimi'nin Yılları İçinden kitabında görürüz. Pantürkizm'in Türkiye sol hareketiyle bağlantısını ve hazırlanan direnişin içindeki Alman emperyalizminin izini Scharlau/Zenan'ın oylumla araştırması Parvus biyografisinden sürebiliriz ama Rıza Aydın, blogunda güzel özetlemiş; devamını oradan okumakta yarar olduğunu belirterek giriş babında alıntılayıp aktaralım: "Parvus’un şöyle bir inancı vardır. Rusya’da devrim olması için, Rusya’da yaşayan Türklerin, Rusya’dan ayrılması yani ayaklanması gerektiğine inanır. Bunun içinde Parvus, İstanbul’da kaldığı süre içinde, üç ayrı, Türkçü (Pantürkist) hareketinin oluşması için çabalar. Bunlardan biri Türk milliyetçiliği temelinde oluşan,Yusuf Akçura’nın başını çektiği Pantürkist harekettir. Bir diğer de İrredantizm temelinde yani parçalanmış ulusların birliğini savunma temelinde Türkçü (pantürkist) bir komünist hareketin oluşması için çalışır. Üçüncüsü ise dini temelde Türklerin birliğini savunan (Panislamist) bir hareketi oluşturmaktır. Dikkat edilirse bunların üçü de Türkçülüğe (pantürkizme) hizmet etmektedir.
Bu temelden dolayı, 1912 yılında Yusuf Akçura’nın kurduğu liberal eğilimli partinin ikinci adamı, yani Yusuf Akçura’nın yardımcısı olan kişi, ilerde Komünist partisinin genel sekreteri olacak olan, meşhur Mustafa Suphi’dir. Mustafa Suphi İFHÂN Gazetesine yazdığı yazılardan dolayı 1914 yılında Sivastopol’e sürgün edilir, 1917 Şubat Devrimi olduğunda bu yüzden Mustafa Suphi zaten Rusya’dadır. (Bu bilgiler Francois Georgeon’un, “Türk Milliyetçiliğinin Kökeni Yusuf Akçura” adlı kitapta vardır)" https://yalansz.wordpress.com/2013/09/13/lenin-ve-parvus-efendi/
Buraya bir not düşelim. Bolşeviklerin iktidarı ele almasından sonra Pavrus, vize talebinde bulunur. 23 Şubat 1917'de trenle Avrupa'dan Rusya'ya ihtilalin kadrolarını taşımasıyla devrime verdiğin semeresini toplamak ister. Ancak Lenin'in cevabı "kirli ellerin sahibi biri devrimin sebebi olmayı haketmez" şeklinde olur..Ancak, militanlaşmasında ve Sürekli Devrim tezinde onun etkilerinin ne olduğunu bizzat Troçki kendi yazılarında ifade eder (Bk. Scharlau/Zeman, akt. Beyaz s48-49)
Bir iki üçler; yaşasın Türkler... Dört beş altı; Polonya battı. Yedi sekiz dokuz; Alman domuz... On onbir oniki; İtalya tilki... Önüç ondört onbeş; Fransız kalleş... Havanda su dövüyoruz. Tehcir mi, soykırım mı yaptık diye. Müsterih olun, ne sürgüne yolladık, ne de soykırım yaptık. Bunlar normal akıl ile sıradan insanların yapacağı tercihler değildir. Sokaktaki insan her zaman, pratik yararı olan önerileri ve somut gerçeği benimsemiştir. Günü yaşayan öznenin uzak hedefleri yoktur. İmparatorluk geleneğinde milliyetçiliğe yer olmadığını da tarih bize göstermiştir.. İnanç felsefesi, Asya tipi üretim ekonomisi gereği Osmanlının, özgün kültürlerini yaşayan, kimliklerini istedikleri gibi ifade etmekte serbest olan Ermenilerle, Kürtlerle, Yahudiler ya da Araplarla da uzun bir dönem hiçbir sorunu olmamıştır .. 1915'de halkların evrimsel gelişim sürecini baltalayarak, sözde demokratik taleplerle kırdıran, olağan dinamikleri mecrasını aşarak kışkırtan emperyalizmdir; bugün de şeytani zekasıyla aynı kolonyalizm, benzer oyunlarını sürdürüyor. Aidiyetler üzerinden ırkçılığı ve mezhepçiliği kullanıyor. Dünkü gibi aynı alçak politikalarla kendini yeniden perdelemeyi beceriyor. Meclislerinde, parlamentolarında, senatolarında özür dilemesi gereken asıl onlardır. Bize düşense zararı telafi etmek, ana yurtlarından sürgüne giden dostlara tekrar kucak açmaktır. Bu toprakların kadim halklarına verilen acıyla hesaplaşmak, farklılıklarla barışmak hükümetlerin asli görevi olmalıdır. Bu tuzaklara yeniden düşmemek için inadına şeffaflaşmak, empati yaparak daha fazla insanlaşmak, demokrasi, barış için çalışmak ve emperyalizmin bu kirli oyununu sonuna kadar teşhir etmektir..
Alman General Bronsart, fiilen Osmanlı Genelkurmay Başkanı’dır. Çanakkale'de tüm savaş planları onun tarafından yapılır. 1917’den sonraki Genelkurmay Başkanı ise von Seeckt'dir. Osmanlı Donanma Komutanlığı Amiral Souchon’a verilmiştir. Kıyı savunma komutanlığı Amiral Usedom’undur. Genelkurmay Harekât Dairesi Başkanı ise meşhur Bronfeld. Osmanlı 6. Ordusu komutanı bilindiği üzre von der Goltz'dur. III. Ordunun Kurmay Başkanı Guse'nin adı bir iki kaynakta yer alır. Çanakkale savunmasını başarı ile yürüten von Sanders daha önce Osmanlı Orduları Genel Müfettişi, I. sonra hem I. hem de V. Ordu, ardından Yıldırım Orduları Komutanlığı yapmıştır. Bu son görevini devraldığı kişi de yine bir Alman olan von Falkenhayn idi.
1915'de Osmanlı Genelkurmayı, Alman generallerin yönetimindedir. Mareşal Liman Von Sanders büyük zaferimizin yani Çanakkale Savaşı'nın baş komutanıdır.. Buradan sonra konuyu tarihçelere bırakalım: Çanakkale savaşı, Osmanlı’nın İttihatçılar eliyle sürüklendiği emperyalist savaşın cephelerinden ve aşamalardan biridir. Kurtuluş Savaşı ise onun yıkıntıları arasından sadece emperyalizmle değil, imparatorluk kalıntılarıyla savaşarak kendini Misak-ı Milli’de belirlenen toprakların kurtarılmasıyla sınırlayarak ve yüzünü batı medeniyet değerlerine, cumhuriyete, laikliğe dönen yeni bir kuruluş sürecidir.
Bu bağlamda tarihçi E. Aydın gibi Çanakkale ile Kurtuluş savaşları arasında bir neden sonuç ilişkisi kurmayı öznel bir zorlama olarak görenler de var; katılmıyoruz!
Çanakkale Zaferi’nin bir diğer sonucu, ordu ve halk üzerinde yarattığı ciddi moral katkıdır; ancak bu moral katkı, Dünya Savaşı’nın sonraki yenilgisiyle yerini ağır bir travmaya bırakacağından, Kurtuluş Savaşı’na bu anlamda bir katkı işlevi göremeyecektir. Onun Dünya Savaşı sürecinde sağladığı moral katkıya gelince, bu katkı, Osmanlı’ya egemen olan İttihatçı zihniyet tarafından, onurlu bir barış için değil, savaşa daha çok yüklenmek, yeni maceralara yönelmek için kullanılacaktır. Nitekim Çanakkale’den sağ çıkan tecrübeli Mehmetçikler, bonkör bir mirasyedi tavrıyla, Doğu Avrupa cephelerinde sıkışan Almanlara sunulacak; Çanakkale savunmasında ölmeyen halk çocukları, Galiçya’ya, Dobruca’ya, Eflak’a ölüme yollanacaktır. Bir ülke düşünün ki, varlığını sona erdirecek bir savaşa, hükümeti, meclisi, genel karargâhı ve devlet başkanı olan padişahından gizli girmiş olsun! Bir ülke düşünün ki, bu oldu bittiden sorumlu olan Harbiye Bakanı’nın karar ortağı, kendi ülkesinin yetkili kurumları değil de Alman Büyükelçisi ve generalleri olsun! Bir ülke düşünün ki, meşru yönetim organları, savaşa girildiğini, limanları durup dururken bombalanan Rusya’nın protestosuyla öğrensin!
Bütün bunlar insana inanılmaz geliyor ama Osmanlı’nın I. Dünya Savaşı’na girişi, tam da böyle gerçekleşti ve İmparatorluk, tipik bir derin devlet operasyonuyla kendisini savaşın içinde buldu.
Gelelim ilk başta Utku Varlık'a söylediğimiz cümleye: Biz o gün soykırım yapmadık ama bugün nerede bu Ermeniler?... Eğer bir soykırımdan bahsedeceksek; bunun 1915'te değil ama devam eden süreçte tüm etnik halklara gösterilen bir asimilasyon politikası olduğunu söyleyebiliriz.
Ermeniler’in ‘Büyük Felaket’ (MedzYeğern) diye adlandırdığı acılı günler sadece 24 Nisan 1915'le sınırlı değildir. Tüm halkları birbirine kırdırarak imparatorlukları parçalayıp, küçük ölçekli ulus devletlerin önünü açan

1914-18 süreci, tasarımsal olarak emperyal bir mücadeledir; ancak ekonomik rasyonelitenin gerekçeleriyle anlaşılır. Türkiye bu savaşın tarafı değil, coğrafyasında iskan eden, çeşitli vaatlerle kandırılan diğer halklarla birlikte kurbanıdır.. Ancak Romalı ozan Terentius’ın dediği cümleyi unutmayalım: Ben bir insanım ve insana dair hiçbir şey bana yabancı değildir..
Yaygın çarpıtmalara konu olan bu süreci aydınlatmak, tarih bilincimiz üzerindeki ipotekleri kaldırıp dünden bugüne taşınan sorunları aşmak için zorunludur.. Birçok tarihçinin önemli kitabı var. Örneğin Erdoğan Aydın, Osmanlı'nın Son Savaşı kitabında Osmanlı’nın, yok oluşu pahasına Savaş’a sürüklenişi ve gözünü Turan’a dikmiş bir ‘Enverland’ haline getirilişinin trajik öyküsünü ve dönemin karakteri içinde düşülen yanlışların hikayesini anlatıyor. Burada bir ekleme yaparak Almanların Enver'i nasıl kullandığını hatırlatalım: 1900 Haziran'ında Çinliler işgalci emperyalistlere karşı ayaklanırlar. İşlerin bu raddeye geleceğini önceden tahmin eden Alman Elçisi von Bieberstein, II. Abdülhamit'ten acele ayaklanma bölgesine bir Osmanlı nasihat heyeti göndermesini ister. Enver Paşa başkanlığında bir kurul Rus bandıralı Nikola gemisiyle gönderilir. Heyet, halife adına Müslümanları ayaklanmaya katılmamaları konusunda ikna etmek üzere gitmiştir. Böylece Çindeki Bokser ayaklanmasının bastırılmasında Enver Paşa, Müslümanlar adına Çindeki Almanya'nın emperyalist çıkarlarına doğrudan reel bir destek sunar. Ermeni sorununu anlamak için Osmanlı arşivine değil, İngiliz ve Alman tarih kaynaklarında yer alan ekonomik verilere, savaşı çıkaran politik nedenlere, enerji rezervleriyle ilgili bilgilere bakmak gerekir.. Bir suçlu yaratmak yerine Çin'den Amerika'ya kadarki geniş coğrafyada sürdürülen emperyalist savaşın geçmiş tutanaklarını ve sermaye hareketlerinin bugününü izlemek, barışa yönelik reel perspektifler edinmek için manipüle edilen gazete haberlerinin şu anını bu bilgiler eşliğinde yeniden doğru okumak yeterlidir..
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&ArticleID=1084853&CategoryID=40
http://www.gallipoli-1915.org/arsiv.yagmasi.htm
http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87anakkale_Sava%C5%9F%C4%B1
Alman Belgelerinde Alman-Türk Silah Arkadaşlığı ve Ermeniler...
Serdar Dinçer 2011'de İletişim yayınlarından çıkmış olan "Alman Belgelerinde Alman-Türk Silah Arkadaşlığı ve Ermeniler" adlı kitabında bugüne kadar az bilinen ya da hiç bilinmeyen tarihi gerçeklere ışık tuttu. Alman militarizminin Osmanlı’yı Birinci Dünya Savaşı’na nasıl sürüklediğini, Ermeni tehciri ve soykırımındaki büyük rolünü, emperyal planlarını; Osmanlı’nın bunlara yaklaşımını ve çapsız politikalarını Alman belgeleri üzerinden çarpıcı şekilde ortaya koydu..
Dinçer'in kitabında Alman Dışişleri Bakanlığı Politik Arşivi’nde (PAdAA) yaptığı kapsamlı çalışmalar yer alıyor. Tehcirin, Türk-Alman ayrımı olmayan tek bir örgüt gibi hareket eden bir grup tarafından 1915’ten yıllar önce adım adım nasıl hazırlandığını belgeleriyle açıklıyor. Bunu yaparken benzer çalışmalarda pek ele alınmayan dönemin Almanya'sındaki tarihî gelişmeleri ve ülkedeki politik durumu da aktararak geniş bir perspektif sunuyor. Örneğin bir yanda Ermenilere karşı yürütülen katliamlar ve yağmalar, birçok farklı savaş alanında “silah arkadaşlığı” sürerken öte yandan Kaiser Wilhelm’in, Enver Paşa’ya at veya Sultan Reşat’a asa hediye etme derdinde olması dönemin diplomatların ne denli farklı olaylarla uğraştıklarını, bütünün ne denli karmaşıklaştığını, bazen de grotesk bir boyut aldığını gösteriyor.
Ermeni tehciri konusundaki tartışmalarda dikkat edilmesi gereken kimi konu ve belgelere bir işaret amacını taşıyan Alman Belgelerinde Alman-Türk Silah Arkadaşlığı ve Ermeniler, Almanya ve İstanbul’da organize edilen, Babıali’den yürütülen bir insanlık dramının arkasına biraz daha yakından bakmak için çok önemli bir kaynak.
http://www.iletisim.com.tr/kitap/alman-turk-silah-arkadasligi-ve-ermeniler/8513#.VUJE5iHtmko
http://www.idefix.com/kitap/devrim-taciri-ittihat-ve-terakkinin-bolsevik-teorisyeni-parvus-efendi-
Günümüzün umut bağlanan Kemal Derviş karakteriyle benzerlikleri olan Parvus Efendi, 1910'da Türk Yurdu adlı dergisindeki yazılarında sosyalist ve ulusalcı vurguları olan kuvvetli bir Türk milliyetçisi üslubunu kullanıyordu: Ulusal Ekonomi politikasının en başta gelen vurgusu, gayrimüslim ve yabancı tüccar ve fabrikatörleri bertaraf edip üretim temelli, yerli ve bağımsız bir iktisadi kalkınma öneriyordu.. (Toprak/Beyaz, 65)
Parvus'un, Osmanlıya ırkçılık konusunda yaptığı tazvirat ile Alman toplum mühendisliğinin sonuçları önemlidir. Rusya'daki devrimle bağlantıları konusunu Mete Tunçay'ın Eski Sol Üzerine Yeni Bilgiler'inde ve Abidin Nesimi'nin Yılları İçinden kitabında görürüz. Pantürkizm'in Türkiye sol hareketiyle bağlantısını ve hazırlanan direnişin içindeki Alman emperyalizminin izini Scharlau/Zenan'ın oylumla araştırması Parvus biyografisinden sürebiliriz ama Rıza Aydın, blogunda güzel özetlemiş; devamını oradan okumakta yarar olduğunu belirterek giriş babında alıntılayıp aktaralım: "Parvus’un şöyle bir inancı vardır. Rusya’da devrim olması için, Rusya’da yaşayan Türklerin, Rusya’dan ayrılması yani ayaklanması gerektiğine inanır. Bunun içinde Parvus, İstanbul’da kaldığı süre içinde, üç ayrı, Türkçü (Pantürkist) hareketinin oluşması için çabalar. Bunlardan biri Türk milliyetçiliği temelinde oluşan,Yusuf Akçura’nın başını çektiği Pantürkist harekettir. Bir diğer de İrredantizm temelinde yani parçalanmış ulusların birliğini savunma temelinde Türkçü (pantürkist) bir komünist hareketin oluşması için çalışır. Üçüncüsü ise dini temelde Türklerin birliğini savunan (Panislamist) bir hareketi oluşturmaktır. Dikkat edilirse bunların üçü de Türkçülüğe (pantürkizme) hizmet etmektedir.
Bu temelden dolayı, 1912 yılında Yusuf Akçura’nın kurduğu liberal eğilimli partinin ikinci adamı, yani Yusuf Akçura’nın yardımcısı olan kişi, ilerde Komünist partisinin genel sekreteri olacak olan, meşhur Mustafa Suphi’dir. Mustafa Suphi İFHÂN Gazetesine yazdığı yazılardan dolayı 1914 yılında Sivastopol’e sürgün edilir, 1917 Şubat Devrimi olduğunda bu yüzden Mustafa Suphi zaten Rusya’dadır. (Bu bilgiler Francois Georgeon’un, “Türk Milliyetçiliğinin Kökeni Yusuf Akçura” adlı kitapta vardır)" https://yalansz.wordpress.com/2013/09/13/lenin-ve-parvus-efendi/
Buraya bir not düşelim. Bolşeviklerin iktidarı ele almasından sonra Pavrus, vize talebinde bulunur. 23 Şubat 1917'de trenle Avrupa'dan Rusya'ya ihtilalin kadrolarını taşımasıyla devrime verdiğin semeresini toplamak ister. Ancak Lenin'in cevabı "kirli ellerin sahibi biri devrimin sebebi olmayı haketmez" şeklinde olur..Ancak, militanlaşmasında ve Sürekli Devrim tezinde onun etkilerinin ne olduğunu bizzat Troçki kendi yazılarında ifade eder (Bk. Scharlau/Zeman, akt. Beyaz s48-49)
Bir iki üçler; yaşasın Türkler... Dört beş altı; Polonya battı. Yedi sekiz dokuz; Alman domuz... On onbir oniki; İtalya tilki... Önüç ondört onbeş; Fransız kalleş... Havanda su dövüyoruz. Tehcir mi, soykırım mı yaptık diye. Müsterih olun, ne sürgüne yolladık, ne de soykırım yaptık. Bunlar normal akıl ile sıradan insanların yapacağı tercihler değildir. Sokaktaki insan her zaman, pratik yararı olan önerileri ve somut gerçeği benimsemiştir. Günü yaşayan öznenin uzak hedefleri yoktur. İmparatorluk geleneğinde milliyetçiliğe yer olmadığını da tarih bize göstermiştir.. İnanç felsefesi, Asya tipi üretim ekonomisi gereği Osmanlının, özgün kültürlerini yaşayan, kimliklerini istedikleri gibi ifade etmekte serbest olan Ermenilerle, Kürtlerle, Yahudiler ya da Araplarla da uzun bir dönem hiçbir sorunu olmamıştır .. 1915'de halkların evrimsel gelişim sürecini baltalayarak, sözde demokratik taleplerle kırdıran, olağan dinamikleri mecrasını aşarak kışkırtan emperyalizmdir; bugün de şeytani zekasıyla aynı kolonyalizm, benzer oyunlarını sürdürüyor. Aidiyetler üzerinden ırkçılığı ve mezhepçiliği kullanıyor. Dünkü gibi aynı alçak politikalarla kendini yeniden perdelemeyi beceriyor. Meclislerinde, parlamentolarında, senatolarında özür dilemesi gereken asıl onlardır. Bize düşense zararı telafi etmek, ana yurtlarından sürgüne giden dostlara tekrar kucak açmaktır. Bu toprakların kadim halklarına verilen acıyla hesaplaşmak, farklılıklarla barışmak hükümetlerin asli görevi olmalıdır. Bu tuzaklara yeniden düşmemek için inadına şeffaflaşmak, empati yaparak daha fazla insanlaşmak, demokrasi, barış için çalışmak ve emperyalizmin bu kirli oyununu sonuna kadar teşhir etmektir..
Alman General Bronsart, fiilen Osmanlı Genelkurmay Başkanı’dır. Çanakkale'de tüm savaş planları onun tarafından yapılır. 1917’den sonraki Genelkurmay Başkanı ise von Seeckt'dir. Osmanlı Donanma Komutanlığı Amiral Souchon’a verilmiştir. Kıyı savunma komutanlığı Amiral Usedom’undur. Genelkurmay Harekât Dairesi Başkanı ise meşhur Bronfeld. Osmanlı 6. Ordusu komutanı bilindiği üzre von der Goltz'dur. III. Ordunun Kurmay Başkanı Guse'nin adı bir iki kaynakta yer alır. Çanakkale savunmasını başarı ile yürüten von Sanders daha önce Osmanlı Orduları Genel Müfettişi, I. sonra hem I. hem de V. Ordu, ardından Yıldırım Orduları Komutanlığı yapmıştır. Bu son görevini devraldığı kişi de yine bir Alman olan von Falkenhayn idi.
1915'de Osmanlı Genelkurmayı, Alman generallerin yönetimindedir. Mareşal Liman Von Sanders büyük zaferimizin yani Çanakkale Savaşı'nın baş komutanıdır.. Buradan sonra konuyu tarihçelere bırakalım: Çanakkale savaşı, Osmanlı’nın İttihatçılar eliyle sürüklendiği emperyalist savaşın cephelerinden ve aşamalardan biridir. Kurtuluş Savaşı ise onun yıkıntıları arasından sadece emperyalizmle değil, imparatorluk kalıntılarıyla savaşarak kendini Misak-ı Milli’de belirlenen toprakların kurtarılmasıyla sınırlayarak ve yüzünü batı medeniyet değerlerine, cumhuriyete, laikliğe dönen yeni bir kuruluş sürecidir.
Bu bağlamda tarihçi E. Aydın gibi Çanakkale ile Kurtuluş savaşları arasında bir neden sonuç ilişkisi kurmayı öznel bir zorlama olarak görenler de var; katılmıyoruz!
Çanakkale Zaferi’nin bir diğer sonucu, ordu ve halk üzerinde yarattığı ciddi moral katkıdır; ancak bu moral katkı, Dünya Savaşı’nın sonraki yenilgisiyle yerini ağır bir travmaya bırakacağından, Kurtuluş Savaşı’na bu anlamda bir katkı işlevi göremeyecektir. Onun Dünya Savaşı sürecinde sağladığı moral katkıya gelince, bu katkı, Osmanlı’ya egemen olan İttihatçı zihniyet tarafından, onurlu bir barış için değil, savaşa daha çok yüklenmek, yeni maceralara yönelmek için kullanılacaktır. Nitekim Çanakkale’den sağ çıkan tecrübeli Mehmetçikler, bonkör bir mirasyedi tavrıyla, Doğu Avrupa cephelerinde sıkışan Almanlara sunulacak; Çanakkale savunmasında ölmeyen halk çocukları, Galiçya’ya, Dobruca’ya, Eflak’a ölüme yollanacaktır. Bir ülke düşünün ki, varlığını sona erdirecek bir savaşa, hükümeti, meclisi, genel karargâhı ve devlet başkanı olan padişahından gizli girmiş olsun! Bir ülke düşünün ki, bu oldu bittiden sorumlu olan Harbiye Bakanı’nın karar ortağı, kendi ülkesinin yetkili kurumları değil de Alman Büyükelçisi ve generalleri olsun! Bir ülke düşünün ki, meşru yönetim organları, savaşa girildiğini, limanları durup dururken bombalanan Rusya’nın protestosuyla öğrensin!
Bütün bunlar insana inanılmaz geliyor ama Osmanlı’nın I. Dünya Savaşı’na girişi, tam da böyle gerçekleşti ve İmparatorluk, tipik bir derin devlet operasyonuyla kendisini savaşın içinde buldu.
Gelelim ilk başta Utku Varlık'a söylediğimiz cümleye: Biz o gün soykırım yapmadık ama bugün nerede bu Ermeniler?... Eğer bir soykırımdan bahsedeceksek; bunun 1915'te değil ama devam eden süreçte tüm etnik halklara gösterilen bir asimilasyon politikası olduğunu söyleyebiliriz.
Ermeniler’in ‘Büyük Felaket’ (MedzYeğern) diye adlandırdığı acılı günler sadece 24 Nisan 1915'le sınırlı değildir. Tüm halkları birbirine kırdırarak imparatorlukları parçalayıp, küçük ölçekli ulus devletlerin önünü açan

1914-18 süreci, tasarımsal olarak emperyal bir mücadeledir; ancak ekonomik rasyonelitenin gerekçeleriyle anlaşılır. Türkiye bu savaşın tarafı değil, coğrafyasında iskan eden, çeşitli vaatlerle kandırılan diğer halklarla birlikte kurbanıdır.. Ancak Romalı ozan Terentius’ın dediği cümleyi unutmayalım: Ben bir insanım ve insana dair hiçbir şey bana yabancı değildir..
Yaygın çarpıtmalara konu olan bu süreci aydınlatmak, tarih bilincimiz üzerindeki ipotekleri kaldırıp dünden bugüne taşınan sorunları aşmak için zorunludur.. Birçok tarihçinin önemli kitabı var. Örneğin Erdoğan Aydın, Osmanlı'nın Son Savaşı kitabında Osmanlı’nın, yok oluşu pahasına Savaş’a sürüklenişi ve gözünü Turan’a dikmiş bir ‘Enverland’ haline getirilişinin trajik öyküsünü ve dönemin karakteri içinde düşülen yanlışların hikayesini anlatıyor. Burada bir ekleme yaparak Almanların Enver'i nasıl kullandığını hatırlatalım: 1900 Haziran'ında Çinliler işgalci emperyalistlere karşı ayaklanırlar. İşlerin bu raddeye geleceğini önceden tahmin eden Alman Elçisi von Bieberstein, II. Abdülhamit'ten acele ayaklanma bölgesine bir Osmanlı nasihat heyeti göndermesini ister. Enver Paşa başkanlığında bir kurul Rus bandıralı Nikola gemisiyle gönderilir. Heyet, halife adına Müslümanları ayaklanmaya katılmamaları konusunda ikna etmek üzere gitmiştir. Böylece Çindeki Bokser ayaklanmasının bastırılmasında Enver Paşa, Müslümanlar adına Çindeki Almanya'nın emperyalist çıkarlarına doğrudan reel bir destek sunar. Ermeni sorununu anlamak için Osmanlı arşivine değil, İngiliz ve Alman tarih kaynaklarında yer alan ekonomik verilere, savaşı çıkaran politik nedenlere, enerji rezervleriyle ilgili bilgilere bakmak gerekir.. Bir suçlu yaratmak yerine Çin'den Amerika'ya kadarki geniş coğrafyada sürdürülen emperyalist savaşın geçmiş tutanaklarını ve sermaye hareketlerinin bugününü izlemek, barışa yönelik reel perspektifler edinmek için manipüle edilen gazete haberlerinin şu anını bu bilgiler eşliğinde yeniden doğru okumak yeterlidir..
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&ArticleID=1084853&CategoryID=40
http://www.gallipoli-1915.org/arsiv.yagmasi.htm
http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87anakkale_Sava%C5%9F%C4%B1
Alman Belgelerinde Alman-Türk Silah Arkadaşlığı ve Ermeniler...
Serdar Dinçer 2011'de İletişim yayınlarından çıkmış olan "Alman Belgelerinde Alman-Türk Silah Arkadaşlığı ve Ermeniler" adlı kitabında bugüne kadar az bilinen ya da hiç bilinmeyen tarihi gerçeklere ışık tuttu. Alman militarizminin Osmanlı’yı Birinci Dünya Savaşı’na nasıl sürüklediğini, Ermeni tehciri ve soykırımındaki büyük rolünü, emperyal planlarını; Osmanlı’nın bunlara yaklaşımını ve çapsız politikalarını Alman belgeleri üzerinden çarpıcı şekilde ortaya koydu..
Dinçer'in kitabında Alman Dışişleri Bakanlığı Politik Arşivi’nde (PAdAA) yaptığı kapsamlı çalışmalar yer alıyor. Tehcirin, Türk-Alman ayrımı olmayan tek bir örgüt gibi hareket eden bir grup tarafından 1915’ten yıllar önce adım adım nasıl hazırlandığını belgeleriyle açıklıyor. Bunu yaparken benzer çalışmalarda pek ele alınmayan dönemin Almanya'sındaki tarihî gelişmeleri ve ülkedeki politik durumu da aktararak geniş bir perspektif sunuyor. Örneğin bir yanda Ermenilere karşı yürütülen katliamlar ve yağmalar, birçok farklı savaş alanında “silah arkadaşlığı” sürerken öte yandan Kaiser Wilhelm’in, Enver Paşa’ya at veya Sultan Reşat’a asa hediye etme derdinde olması dönemin diplomatların ne denli farklı olaylarla uğraştıklarını, bütünün ne denli karmaşıklaştığını, bazen de grotesk bir boyut aldığını gösteriyor.
Ermeni tehciri konusundaki tartışmalarda dikkat edilmesi gereken kimi konu ve belgelere bir işaret amacını taşıyan Alman Belgelerinde Alman-Türk Silah Arkadaşlığı ve Ermeniler, Almanya ve İstanbul’da organize edilen, Babıali’den yürütülen bir insanlık dramının arkasına biraz daha yakından bakmak için çok önemli bir kaynak.
http://www.iletisim.com.tr/kitap/alman-turk-silah-arkadasligi-ve-ermeniler/8513#.VUJE5iHtmko

"24 Nisan 1915 gününden itibaren, İstanbul’da yaşayan Ermeni aydınlarının, siyaset adamlarının, kanaat önderlerinin kafileler halinde Çankırı ve Ayaş’a doğru ölüm yolculuğuna çıkarılması üzerine, 24 Mayıs 1915’te Osmanlı Devleti’ne bir nota veren Fransa, Rusya ve Britanya hükümetleri “insanlık ve medeniyet aleyhine işlenen suçlar” terimini kullanmışlardı. 1918’de sabık ABD Başkanı Theodore Roosevelt, “Ermeni katliamı savaş yıllarında işlenmiş en büyük suçtur” dedi. Britanya’nın ünlü siyaset adamı Winston Churchill 1929 yılında 1915’i “Administrative holocaust” (idari holocaust) olarak tanımladı. Yer sorunu yüzünden son yıllara hızlıca gelirsek, ABD Başkanı Ronald Reagan, 22 Nisan 1981’de yayımladığı bildirgede ‘Armenian Genocide’ (Ermeni Soykırımı) terimini kullandı" diyen Ayşe Hür'ün yazdığına göre "Alman tarihçiler Tessa Hoffman ve Wolfgang Gust, İsviçreli tarihçi Christoph Dinkel ve Ermeni araştırmacı Vahakn Dadrian'ın görüşleri mezalimdeki Alman rolünün boyutlarını gözler önüne seriyor. "Dadrian’a göre Almanların Bakü petrol bölgesine ulaşma niyeti Pantürkizm’in kışkırtılmasına, Berlin-Bağdat demiryolu hattının güvenliği ve Almanların Ermeni burjuvazisinin yerine geçme düşünceleri de soykırıma giden yola döşenen taşlardı.
Dadrian, Alman etkisini iki kategoride inceler: Biri tavsiye ve kolaylaştırma, diğeri de rıza ve icabet etme. Dadrian’a göre Alman askerî misyonuna bağlı görevlilerin bir kısmı kararları verirken, bir kısmı verilen kararları uygulamış, bir kısmı Ermenilere yapılan muamelelere rıza göstererek göz yummuştur. Dadrian’a göre katliama bizzat iştirak eden Alman görevliler de vardır. Örneğin Mart 1915’te isyan eden Zeytun’a Osmanlı birliklerinin gönderilmesi emrini bir Alman subay vermiştir. Ağustos 1915’te Musa Dağ’a saklanan Ermeni köylüleri kuşatan Osmanlı birliklerine bir Alman komuta ediyordu. Ekim 1915’te Urfa’da toplanan Ermeni sürgünlerin etrafının kuşatılmasını Suriye’deki Alman Kurmay Eberhard Graf Wolfskeel von Reihenberg yönetiyordu. Bağdat Demiryolları Şirketi ile Alman ordusu arasındaki ilişkileri sağlayan görevli Colonel Böttrich, şirketin bazı Ermeni işçilerinin tehcirine bizzat izin vermişti.
Serdar Dinçer de, kaynakçada künyesini verdiğim kitabında Dadrian’ı destekleyen örnekler veriyor ve sürgün kafilelerine saldırılarda görev alan sabıkalı timleri örgütleyen Miralay Seyfi’ye propaganda çalışmalarında yardım eden “Kayzer’in Casusu” Max von Oppenheim’dan, “Türk hükümetine karşı tehlikeli bir ayaklanma içinde olan bir ahaliye biz yardım edemeyiz” diyen Osmanlı ordusunun Alman Genelkurmay Başkanı Schellendorf’tan, “Ermenilerin şimdi az ya da çok kökleri kazınıyor. Bu katıca, ancak yararlı” diyen Kayzer’in muteber adamı denizci Humann’dan, “Türkler Ermenilere karşı mümkün olduğunca sessiz ve radikal şekilde yürüyor. (Bunların dörtte üçü bertaraf edilmiş durumda.) Umarım bu dram yakında son bulur” diyen Amiral Suchon’dan, sürgünlerin acıklı durumlarını anlatan raporları sumen altı etmekle meşgul olan Büyükelçi Wangenheim’dan bahsediyor.
Ancak Dadrian soykırıma tavır alıp belgeleyenlerin de yine bu misyon görevlileri olduğunu teslim eder. Bu işlevleri görenler arasında, İstanbul’daki Alman Büyükelçiliği Müsteşar Vekili Neurath, Almanya’nın Erzurum Konsolosu Scheubner-Richter (daha sonra Hitler’in en yakın adamı olacaktır) Teşkilat-ı Mahsusa’da görevli olan Albay Stange, Ege’de görevli von Sanders’in adını sayar."
http://arsiv.taraf.com.tr/yazilar/ayse-hur/ermeni-soykirimi-nda-alman-rolu/21013/
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ayse_hur/1915e_ad_verememek_aghed_medz_yeghern_soykirim-1187604
1915 tehcirin ardından 1920'de Ermeni Devrimci Federasyonu gizli bir operasyon planladı ve suikast timleri oluşturdu. Koordinasyon ve operasyonu yürütme ile görevlendirilen Shahan Natalie ve Soghomon Tehliryan'dır. Tehliryan, 24 Nisan 1915 kararnamesi ile tarihinde Ermeni Komite merkezlerinin kapatılması ve elebaşılarının tutuklanması kararında tutuklananlar arasındadır. Tehliryanın üyesi olduğu birim 1920-1922 yıllarında Azerbaycan ve Osmanlı Ermenilerinden olup, Osmanlılarla işbirliği yapan siyasi ve askeri kişileri öldürdüler. Osmanlının ipini çekmek için Almanlara piyon olan Enver ve Cemal Paşa’ların yanında ve tehciri gerçekleştirenler arasında 1. sırada Talat Paşa vardır. Tetikçi Soghomon Tehliryan, 1921 yılında Berlin'de, Mehmed Talat Paşa'yı öldürecekti.
Onun savaşın bitiminin ardından 1918’de kaçtığı Almanya’da 1921 senesinde, ailesi tehcire uğramış, kendi tutuklanmış Tehliryan adlı komitacı tarafından öldürülmeden az önce gazeteci Aubrey Herbert’e verdiği son röportajda ise arkadaşı Enver Paşa için “Gözüpek ve vatansever bir kimsedir, ama zeki olduğu söylenemez” diyordu. Kendisi de çok zeki değildi. Arşivlere baktığımızda görürüz ki, gazeteci sandığı Aubrey Herbert, röportaj yaptığı Talat Paşa'yı İsveç’ten beri izlemektedir ve gazeteci, Sovyet Rusya ve Britanya gizli servislerinin ortaklaşa verdikleri 'eath warrant' (ölüm emri) gereği, bulunduğu yeri, celladı olacak Ermeni komitacıya bildirmekle yükümlü olan bir İngiliz ajanıydı. Oysa Talat Paşa, röportaj boyunca birkaç kez, muhbir ve muhabir olan gazeteci Aubrey Herbert’ten İngilizlerin kendisini korumasına aracılık etmesini istemiştir.. Sonuçta bu hikaye tarafların tümünde farklı travmalara ve kapanmaz yaraların sebep olduğu hikayelere vesile oldu. 2015'te 100. yılını idrak ettiğimiz tarihin kazananın finans sermayeyi yöneten emperyal devletler ve kaybedenlerinin halklar olduğunu bilsek de, herkes hikayesini kendi penceresinden anlatmaya devam ediyor hâlâ...
http://www.depoistanbul.net/tr/activites_detail.asp?ac=119
http://www.depoistanbul.net/tr/activites_detail.asp?ac=88
http://www.agos.com.tr/tr/yazi/10274/belediyeden-hain-ermeni-asker-kacagi-rum-sergisi
Dr. Veli Yılmaz, Dünya Harbi'nde Türk-Alman İttifakı ve Askeri Yardımlar kitabında Türk ordusundaki Almanlar hakkında şu rakamları veriyordu: 1916 yılında kara kuvvetlerinde 600 subay, 6000 asker ve teknik personel; donanmada 150 subay, 2.300 er, boğazlar bölgesinde subay ve erlerden oluşan 1000 kişilik özel bir komando birliği bulunuyordu. Savaşın ilerleyen yıllarında Alman asker/uzman sayısı artarak sürmüştür..
Dr. Veli Yılmaz, Dünya Harbi'nde Türk-Alman İttifakı ve Askeri Yardımlar kitabında Türk ordusundaki Almanlar hakkında şu rakamları veriyordu: 1916 yılında kara kuvvetlerinde 600 subay, 6000 asker ve teknik personel; donanmada 150 subay, 2.300 er, boğazlar bölgesinde subay ve erlerden oluşan 1000 kişilik özel bir komando birliği bulunuyordu. Savaşın ilerleyen yıllarında Alman asker/uzman sayısı artarak sürmüştür..
http://forum.axishistory.com/viewtopic.php?f=80&t=107127&start=0
OSMANLI ÜLKESİNDE ALMAN GÖÇMENLER
1890 yılında kurulan Pancermen birliği (Alldeutsche Verband) ise genişleme yanlısıdır ve 10 yıl boyunca, hızla artan Almanya'nın nüfus fazlasının göçmen olarak Ukrayna, Anadolu ve Mezopotamya'ya yerleştirilmesi propagandasına başlatırlar. Bu propagandayı yapanlar arasında Prof. Dr. A. Spreger, Dr.Karl Kraeger, Wilhelm Pressel, Alois Edler von Südenhorst, Paul de Lagardes gibi pancermenisler bulunmaktadır. Bu kişilerin ve kendilerinden önce Wilhem Roscher, Friedrich List, Lasalle, Rodbertus ve Lorey Beaulieu'in görüşleri aslında Türkiyenin parçalanması durumunda aslan payını Almanya'nın kapmasıdır.
Savaş öncesi daha 1910' lu yıllardan beri bir Türk -Alman-Avusturya birleşikliği tasarlanmıştır. Bu tasarının mimarları arasında Davis Trietsch, General Imhoff, Hugo Grothe, General Ernst Jäckh, Paul Rohrbach, Arthur von Gwinner ( Deutsche Bank direktörü), Karl Helfferich (Deutshe Bank İstanbul temsilcisi) ve Georg von Siemens bulunmaktadır. Ayrıca başta yiyecek olarak buğday ve giysiler için pamuk gereksiniminin Türkiye'den karşılanması için bir kaç yıl içinde Konya ve Mezopotamya havzasındaki 22 Milyon hektarlık arazinin sulu tarıma açılması ve ortaya çıkacak nakliye sorunu için Bağdat demiryolunun yapılması hedeflenir. Ayrıca Rusya'da kötü muamele gören Dış-Almanların (Russlandsdeutsche) başta Bağdat Demiryolu etrafına olmak üzere bütün Anadoluya göç ettirilerek, buralara yerleştirilmesi planlanmaktadır. Osmanlı ülkesinde o zamanlar az sayıda Alman asıllı Hristiyan Templer mezhebine mensup göçmenler gelip özellikle Filistin'e yerleşmişlerdir. Filistin'deki bu Almanların sayısı 1914 yılı başında 2200'ü bulmaktadır. Bunun dışında Türk sınırı dışında Gürcistan ve Azerbeycan'a yine benzer mezhep üyesi bir çok Hristiyan Alman 19. Yüzyılın başlarından beri yerleşmeye başlamışlardır. Kafkasya'daki göçmenlerin sayısı 1.dünya savaşının bitiminde 12.000'i bulur. Ekonominin ve sağlık hizmetlerinin gelişmesi ile hızla artan Alman nüfusunun Anadolu'ya göç ettirilmesi savaşın başında Türk Genelkurmayı'nda konuşulmaktadır. Kazım Karabekir'in anılarından Enver Paşanın kafasının Almanlarca çelindiği ve bu konuda ikna edildiği anlaşılıyor. Kendisini ikna edenin muhtemelen seferberlik sırasında bir süre Türk genel kurmayının harekat dairesi başkanlığını yapan ve sürekli Enver'in yanında bulunan,Yarbay Kress von Kressenstein olması gerek. Kazım Karabekir'e göre bütün bu planlar Ruslar karşısında Türk yenilgisi ve Alman galibiyeti hesaplarına göre yapılmıştır. Fakat Bolşevik sonrası Ruslar Doğu Anadolu'yu boşaltınca Türkler bir ileri harekatla Baku'ya kadar ilerlerler. Bu ise Almanların zengin Baku petrollerinin kendilerince elde edilmesi planına aykırıdır. 1918 yılında Kafkasya harekatına girişen Almanlar Gürcistan'a giden birliklerin başına muhtemelen yukarıdaki nedenle Yarbay Kress'i getirir. Yarbay Kress Türklerle Baku meselesinde tartışıp, başarılı olamayınca, Ludendorff, Türklere savaş öncesi Türk hedefi olarak gösterilen, Kırım'da bir Türk-Tatar Devleti kurulması fikrinden vazgeçer. Ludendorff burada bir Kırım Alman Devleti kurulmasını buraya Rusya'da yaşayan Almanların (Ruslandsdeutsche) yerleştirilmesi kesin kararını verir. Savaş Alman yenilgisi ile sonuçlandığı için bu planlar uygulanamaz. Yarbay Kress ise savaşın bitmesinden hemen sonra bile, yazdığı makalelerle Kafkasya'ya Alman göçmenlerin gönderilmesi fikrini savunur.
SAVAŞ ÖNCESİ ALMAN ASKERİ YARDIM HEYETİ
Bu bilgilerin ışığında İttihatçıların (çoğu Alman tesirinde yetişmiş ve Almanya'da bulunmuş) bir darbe ile iktidarı aldıkları 1913'den itibaren Almanların etkisi Osmanlı ekonomi ve politikasında hızla artar. General Otto Liman von Sanders'in Türkiye'ye 1913 yılında gelişi diplomatik bir krize neden olur. " Liman von Sanders krizi" adı verilen bu uluslararası kriz, generalin İstanbul'da 1913 yılında 1. Ordu komutanlığına atanması ile ortaya çıkar. Gelen askeri heyete Osmanlı ordularının bütün kilit noktalarına etki etme ve idare etme yetkisi verilmiştir. Rusya, Çanakkale ve İstanbul boğazlarının kapanacağı endişesine kapılır. Bu atamayı protesto eder. Diplomatik ve askeri yaptırımlar tehtidinde bulunur. Fransa ve İngiltere de konuya taraf olurlar. Sonunda kriz, Generalin Osmanlı orduları Başmüfettişliğine atanması ile hallolur. Alman general savaş başladıktan sonra İzmir dahil bütün Ege'yi da kapsayan geniş bir bölgenin 5. Ordu komutanlığına getirilir.
2 Ağustos 1914 itibarı ile Alman Askeri heyetinin adları ve görevleri şöyledir.
Nr. Rütbesi Soyadı, ünvanı, Barış görevi, Sahra görevi
1. Mareşal Otto Liman von Sanders Alman Askeri Heyeti Başkanı 1. Ordu komutanı
2. Korgeneral Bronsart von Schellendorf Genelkurmay 1. Kurmay Başkanı
3. General Posseldt Ağır Topçu Birlikleri Başmüfettişi Erzurum'da komutan
4. General Erich Weber İstihkam Birlikleri Başmüfettişi Çanakkale'de komutan
5. Albay Ulrich Back Askeri okullar Başmüfettişi Çanakkale'de komutan
6. Albay Trommer 10. Tümen komutanı 10. Tümen komutanı
7. Albay Weidtmann Halep Ordu depoları Kurmay subayı Yedeklik dairesi Başkanı
8. Albay Albert Heuck 13. Tümen komutanı 13. Tümen komutanı
9. Albay Eduard von Sodenstern Piyade atış okulu komutanı Çanakkale'de 5. Tümen komutanı
10.Albay August Nikolai 3. Tümen komutanı 2.Kolordu komutanı, 4.Ordu Müfettişi
11.Albay von Frankenberg und Proschlitz 1. Ordu Kurmay Başkanı 2. Ordu kurmay Başkanı
12.Albay Hans Kannengiesser Savaş bakanlığı Ordular ŞubesindeBölüm Başkanı
13.Albay Bischof Malzeme nakliye birlikleri Başmüfettişi Genelkurmay karargahı
14.Yarbay von Legat Askeri Akademiler Başkanı 5. Ordu Kurmay Başkanı
15.Yarbay Schlee Sahra Topçu Birlikleri Başmüfettişi
16.Yarbay Wehrle Ağır Topçu atış okulu Komutanı Çanakkale'de Topçu birlikleri komutanı
17.Yarbay Friedrich Kress von Kressenstein Savaş Bakanlığı Ordular Dairesi Başkanı 2.8.1914-21.9.1914
Genelkurm.Harekat dairesi Başkanı
18.Yarbay Potschernik Ordular Ulaşım işleri Başmüfettişi
19.Yarbay Stange (1) İstanbul'da Piyade Alay komutanı İstanbul'da yedek birliklerin müfetttişi.
20.Yarbay von Hopffgarten Süvari Birlikleri başmüfettişi; istihbarat subayı
21.Yarbay Perrinet von Thauvenay Genel Kurmay 2. Şube(İstihbarat) Başkanı 2. Kolordu Kurmay Başkanı
22.Yarbay Albrecht Halep'te 6. Kolordu Kurmay Başkanı Çanakkale'de komutan
23.Yarbay Otto von Feldmann Genkur.Sınır askeri Yığınak Dairesi Baş. Gen.Kur.3. Şube (Harekat) Başkanı
24.Yarbay Felix Guse Sivas'ta 10. Kolordu Kurmay Başkanı Erzurum'da 3. Ordu Kurmay Başkanı
25.Yarbay Lauffer Suvari Subayları binicilik okulu Komutanı Filistin'de İstihbarat Subayı
26.Yarbay Kirsten Sivas'ta 1. Süvari Alayı Komutanı Bağımsız süvari tugayının Komutanı
27.Yarbay Böttrich Genel Kurmay 4. (Demiryolu) Şube Başkanı Gen.Kur.Sahra Demiryolu Dairesi Başkanı
28.Binbaşı von Frese Harp Akademilerinde Öğretmen 1. Ordu karargahında subay
29.Binbaşı Rabe Edirne'de 15. Piyade Alayı komutanı İstanbul'da Tümen komutanı
30.Binbaşı Binhold 3. Sahra topçu Alayı Komutanı Çanakkale'de komutan, Topçu okulu komutanı
31.Binbaşı Wilhelmi Ağır Topçu Tabur Komutanı Çanakkale'de (1.Ordu) ve Irak'ta ağır Top Tabur. Kom.
32.Binbaşı Stange (2) Edirne'de Topçu Subayı Lazistan Çete Birlikleri Komutanı
sonra Çanakkale'de General Weber Komutası altında, en son Topçu piyade atiş okulu komutanı
33.Binbaşı Vonberg Sivasta'da 30. Sahra Topçu Alayı Komutanı
34.Binbaşı Schierholz Kurmay Subay okulunda Öğretmen 9. Piyade Alayı Komutanı
35.Binbaşı Otto Welsch Süvari Subayı, Binicilik okulu Öğretmeni Filistin'de Süvari Tugayı Karargah Subayı
36.Binbaşı Franz Carl Endres Genelkurmay 1. Şube Başkanlığında
37.Binbaşı Hunger 20. Piyade Alayı Komutanı
38.Binbaşı Eggert Harp Akademilerinde Öğretmen 1. Kolordu Kurmay Başkanı
39.Binbaşı Alexander Effnert İstihkam Taburları Komutanı Çanakkale ve Filistin'de İstihkam birli. Kom.
40.Binbaşı Karl von Staszewski Edirne'de Mühendis Subay General Weber'in komutasında görevli
Erzurum'da İstihkam Birlikleri Komutanı
41.Binbaşı Schröder 1. Malzeme Nakliyat Taburları Komutanı Halep ve Mersin'de Cephe gerisi Kom.
42.Binbaşı Erich Prigge Süvari Subay okulunda Komutan Askeri Heyet Başkanının emir subayı
43.Binbaşı Lange Askeri Akademi'de Öğretmen Sivas'ta 10. Kolordu Kurmay Başkanı
44.Binbaşı von König Askeri Heyet Kurmay başkanlığında 1. Ordu Komutanının emir Subayı
45.Binbaşı Carl Mühlmann Askeri Heyet Başkanının emir subayı tarihçi
46.Yüzbaşı Fischer Genelkurmay kurmay başkanı emir subayı
47.Yüzbaşı von der Hagen Ask. Beden eğitimi okulu Komutanı İstihbarat Subayı, Suveyş harekatında
48.Yüzbaşı von Wrochem Albay Kannengieser'in komutası altında Kurmay okulu öğretmeni
2. Ordu cephe gerisi Müfettiş yardımcısı
49.Yüzbaşı Leo Pohl İstihkam Birlikleri başmüfettişinin emir subayı Genel Kurmay Emir subayı
50.Yüzbaşı Gerlach 1. İstihkam Taburu Komutanı 3.Kolordu istihbarat subayı, 307. İstihk. Tab. Kom.
51.Yüzbaşı Heibey Ağır topçu taburu komutanı 4. Kolordu İstihbarat subayı, Filistin'de Topçu Tüm. Kom.
52.Yarbay Prof. Dr.Otto Mayer Savaş Bak. Sağlık dairesi 2. Başkanı 5.Ordu Tuğgeneral Sağlık Müf. Yard.
53.Yüzbaşı Thieme Savaş Bak. Veteriner dairesinde görevli 1.Ordu ve Yıldırım Ordu. Veteriner Subay
54.Yarbay Burchardi Savaş Bak. Levazım dairesinde görevli 1. Ordu Levazım işlerinde
55.Binbaşı Dr. Huttner Eczacılık Dairesinde Müfettiş 1. ve 5.Ordu'da Eczacı Subay
56.Binbaşı Schuch Savaş bakanlığında Yedeklik dairesinde görevli
57.Yüzbaşı Sterke Levazım dairesinde görevli Filistin'de Levazım subayı
58.Teğmen Meinke Mühendis, Edirne'de Tahkimat subayı General Weber'in komutasında
59.Teğmen Weis Mühendis, Edirne'de Tahkimat subayı General Weber'in komutasında
60.Teğmen Jaenicke Edirne'de Ateşçi Subayı General Weber'in komutasında
61.Astsubay Meier Edirne'de Ateşçi Subayı General Weber'in komutasında
62.Astsubay Brimberg Levazım İşleri Muhasebeci 1. ve 5. Ordu'da
63.Astsubay Paul Wagner (sonra Üsteğmen) Genel Kurmay 1. Daire Sekreteri Genelkurmay Sekreteri
64.Astsubay Hardt Askeri Heyet Sekreteri 1. Ordu Sekreteri
65.Astsubay Westermeier, Savaş Bak. Sağlık Daire Sekreteri 1. Ordu Sağlık dairesi
66. Astsubay Heiden Sahra topçu birliklerinde Acemi öğretmeni
67.Astsubay Thiel Ağır topçu birliklerinde acemi öğretmeni
68.Astsubay Egid Mühlbauer Piyade alaylarında acemi öğretmeni
69.Astsubay Mowitz Piyade alaylarında acemi öğretmeni
70.Astsubay Kutter Binicilik okulunda ahırların sorumlusu Yarbay Lauffer'in komutasında
71.Astsubay Ludwig Bader Gülhane Harp okulu ilaç fabrikasında Binbaşı. Dr.Huttner'in yanında
Gen. Kress von Kressenstein
Ayrıca Yarbay Walter von Strempel, önce İstanbul'da Alman konsolosluğunda Askeri Ataşe olarak çalışır. Daha sonra 1913-1914 yıllarında Alman Askeri Heyeti Kurmay Başkanı olur. Savaş sırasında Almanya'da askeri okullarda eğitim gören Osmanlı sarayının Prensleriyle özel olarak ilgilenme görevini üstlenir.
Yasal düzenleme olarak Osmanlı ordusu içinde Ayrı bir birim olarak çalışan Alman Askeri Heyetine sonra Daha bir çok Alman subayı katılacaktır. Örneğin: General von Wülfingen, ....Birinci dünya savaşına katılma kararı alındıktan sonra bu sayı hızla artacak ve Osmanlı ordusunda görev alan ve ordulara birliklere komuta eden Alman subayların sayısı yüzlerle ifade edilecektir. Savaşa girildikten sonra Almanya'dan büyük miktarda para, kredi ve savaş malzemesi gelir. Almanlar askeri eğitimi tamamen değiştirirler. Prusya okulu tamamen ordu içine yerleşir. Artık verilen bütün emirler yazılı olmak zorundadır. ( Bu ilke, NATO'ya girildikten sonra değiştirilir ve sözlü emirler de geçerli olur.) İkmal, İstihkam,, demiryolu, tıp, eczacılık gibi geri hizmetlerinde de büyük değişimler yaparlar.. Yapılan anlaşmaya göre Alman subaylar, Osmanlı ülkesinde Almanya'da aldıkları rütbelerin bir üstü ile çalışırlar. Generaller Paşa adıyla anılıyor. Yalnız şu nokta unutulmamalıdır. Almanya'dan gelen ve gelecek bu subayların yetiştirilmeleri gereği düşünce yapılarında diğer Avrupalılardan hiç bir fark yoktur. Yüksek rütbeli subayların çok büyük bir bölümü pancermenist, sosyal darwinist ve yahudi düşmanıdır. Türkiye'yi kendilerinin gelecekteki koloni bölgesi olarak görmektedirler.
Şimdi tekrar başa dönelim. 28.7.1914'ta Avusturya-Macaristan imparatorluğu, Sırbistan'a savaş açmış. 4 gün sonra Almanya, Avusturya-Macaristan'a..
https://www.youtube.com/watch?v=zavFvmf_jbYa
https://www.youtube.com/watch?t=29&v=QIKNBHBaBLE
GENELKURMAY BAŞKANLIĞI
İstanbul'da Genelkurmay karargahı, Kurmay Başkanı General Friedrich Wilhelm Bronsart von Schellendorf (1914-Aralık 1917) sonra yerine General von Lenthe (Kurmay başkanı Albay Dove) atanır.
Yarbay Perrinet von Thauvenay: Genelkurmay 2. Başkanı
Ocak 1918 'den itibaren Genelkurmay, Kurmay başkanı General Hans von Seeckt, emir subayı Binbaşı Rohrscheid,
Genelkurmay 2. Başkanı Tümgeneral Rohdewald. 1918'in son aylarında Genelkurmay başkanlığını Yarbay Bernhard von Eggeling üstlenir.
Genelkurmay'daki Alman komutasındaki daire başkanları da şunlar:
Yarbay Dunst : Merkez Komutanlığı Başkanı
Yarbay Otto von Feldmann : Birinci Şube Askeri Harekat Dairesi Başkanı
Yarbay Perrinet von Thauvenay: İkinci Şube Haberleşme ve İstihbarat Daire Başkanı 1914-1915 sonra
Yarbay Sievert : Haberleşme ve İstihbarat Daire Başkanı 1916-1918
Binbaşı Fischer : Yabancı ordular Dairesi Başkanı
Yarbay Pfannenstiehl : Demiryolları Daire Başkanı 1916-1918
Tümgeneral Bischof : Malzeme Nakliye Daire Başkanı ve bu alanda orduların Başmüfettişi
Tümgeneral Schlee : Silah ve Mühimmat Daire Başkanı ve Sahra Topçu Birlikleri Başmüfettişi
Yarbay Franz Carl Endres : Cephe gerisi (Menzil) Daire Başkanı sonra aynı göreve
Tümgeneral Back : Cephe gerisi Daire Başkanı
Binbaşı Dr.Jungels : Sağlık Daire Başkanı ve Sahra sağlık Hizmetleri Başkanı (Numan Paşayla birlikte)
Albay Potschernick : Ulaşım Daire Başkanı ve Ulaşım işleri Başmüfettişi
Binbaşı Niemöller : Kömür sağlama dairesi Başkanı
Tümgeneral Langenstass: İstihkam ve Tahkimat Daire Başkanı ve Başmüfettiş
Yüzbaşı Erich Serno : Havacı Birlikler Dairesi Başkanı
Tümgeneral Wahle : Ağır Topçu Birlikleri Başmüfettişi
Yarbay Theodor Kübel : Sahra demiryolları Başkanı 1913- 5.8.1914 Türk demir yollarının yetersizliği ve acilen yeni yolların yapılması için çok yüksek miktarlarda kredi gerektiği şeklinde rapor hazırlayınca, Alman Askeri Heyeti hazırladığı bu rapor pahalı bulur ve geri gönderilir)
Yarbay Böttrich : Sahra Demiryolları Daire Başkanı 1914-1916
Yarbay Pramann : Sahra Demiryolları Daire Başkanı 1916-1917
Yarbay von Legat : Harp Akademileri Komutanı
Yarbay Dunst : Genelkurmay Merkez Daire Başkanı 1917-1918
Türmgeneral Weidtmann : Askerlik yedeklik hizmetleri Daire Başkanı
Tümamiral Piper :1914-1917 Silah Dairesi ve fabrikaları komutanı, Türkiye'deki yetişmiş personel eksikliği nedeniyle, Almanya'dan 74 Uzman subay, astsubay, mühendis, kimyager, 47 Ustabaşı, 659 Uzman işçi getirterek ülkedeki 13 Fabrika'da silah ve cephane üretimini düzenler
Tümgeneral Ehrke : Genelkurmay Silah Dairesi başkanı 1917-1918
Ayrıca Üsteğmen Wilhelm Hintersatz, Teğmen Hans von Hentig da Genelkurmay'da görevli.
ASKERİ ATAŞELER
İstanbul'daki Alman Büyükelçiliğinde Askeri ataşe ve ataşe yardımcısı olarak 1913-1918 yılları arasında sırasıyla, Yarbay von Strempel, Binbaşı Karl von Laffert, Albay von Leibzig, kurmay Albay Otto von Lossow, Binbaşı Wolpmann (1916), Binbaşı Niemann (1917) Binbaşı von Gienanth (1917-1918) görev yaptılar. Deniz Ataşesi olarak görevli istihbarat kurmay subayı Binbaşı Hans Humann'dı.
OSMANLI ORDUSUNUN BARIŞ DURUMUNDAKİ ORDU DÜZENİ
Ordular Kolordular Tümenler
1. Ordu İstanbul'da 1.İstanbul 1. İstanbul
2. Davutpaşa
3. Selimiye kışlası
2.Edirne 4.Edirne
5. Edirne
6. Kırklarili
3. Tekirdağı 7. Tekirdağı
8. Bandırma
9. Gelibolu
4. İzmir 10. İzmir
11. Denizli
12. Burdur
5. Ankara 13. Ankara
14. Kastamonu
15. Kayseri
2. Ordu Şam'da 6. Halep 16. Adana
24. Ayıntap (Antep)
26. Halep
8. Şam 23. Humus
25. Şam
27. Kudüs
3. Ordu Erzincan'da 9. Erzurum 17. Bayburt
28. Erzurum
29. Erzincan
10. Sivas 30. Sivas
31. Amasya
32. Samsun
11. Elaziz (Elazığ) 18. Elaziz
33. Van
34. Muş
4. Ordu Bağdat'ta 12. Musul 35. Musul
36. Kerkük
13. Bağdat 37. Bağdat
38. Basra
7. Sana (Yemen) 39. Sana
40. Hüdeyde
Bağımsız Tümenler 21. Asir
22. Hicaz
Savaş başladıktan sonra yeni Ordular, Kolordular ve Tümenler kurulur. Orduların, Kolorduların görev yerleri değiştirilir.
5. Ordu Gelibolu'da 3. Kolordu'da buraya getirilir
6. Ordu İran'a yapıla seferlerde
7. Ordu Suriye ve Filistin'de
8. Ordu Filistin'de
Yıldırım Ordusu Suriye ve Filistin'de
Bu yeni orduların kurulması ile ve Tümen sayısı 50'yi geçer. Yapılan anlaşmaya göre, Ordu komutanı Alman ise Kurmay Başkanı Türk olacak, Ordu Komutanı Türk ise Kurmay başkanı Alman olacaktı. Bu kurala göre Ordu komutanı veya Orduların Kurmay başkanı olan Alman subaylarını aşağıda göreceksiniz.
ALMAN ORDU KOMUTANLARI
General Liman von Sanders: 1. Ordu (Trakya-İstanbul) Ağustos 1914-Mart 1915
5. Ordu (Çanakkale-Ege) Mart 1915- Şubat 1918
Yıldırım ordusu-Şam'da (Bağdat'ı geri almak için) Şubat 1918-Kasım 1918
General Colmar von der Goltz: Padişah'ın danışmanı Kasım -Aralık1914
Enver Paşa'nın danışmanı Ocak- Mart 1915
1.Ordu (Trakya-İstanbul) Nisan 1915-Ekim 1915
6.Ordu (Irak-İran) Ekim 1915-Nisan 1916
General Erich von Falkenhayn: Yıldırım ordusu (Suriye ve Filistin)
Haziran 1917-Şubat 1918
Albay Kress von Kressenstein: 8. Ordu (Filistin) Kasım 1914-Aralık 1917
Kafkasya Alman orduları Ocak 1918-Kasım 1918
Albay Gustav von Oppen : Alman Asya kuvvetleri ve 8. Ordu sol cenah komutanı
KARA KUVVETLERİNDE ALMAN ORDU KURMAY BAŞKANLARI
Yarbay Felix Guse : 3. Ordu 1914-1917
Yarbay Erwin von Strube : 3. Ordu 1918
Albay von Frankenberg und Proslitz: 4. Ordu
Tümgeneral Adolf Herrgott : 4.Ordu 1918
Yarbay Werner Falkenberg : 4. Ordu 1914-1915
Albay Kress von Kressenstein : 4. Ordu 1915
Yarbay Franz von Papen : 4.Ordu 1918
Binbaşı Kurt Moldzio : 4. Ordu 1918
Albay Otto von Lossow : 5. Ordu
Yarbay Gerold von Gleich : 6. Ordu 1916
Yarbay Hans von Kiesling : 6.Ordu 1916
Yarbay Ernst Paraquin : 6. Ordu'da 1917
Yarbay Hans Wilhelm Kretzschmar : 6. Ordu 1916-1917
Yarbay von der Hagen : 7. Ordu
Yarbay Alexander Falkenhausen : 7. Ordu'da 1917-1918
Yarbay Wilhelm Solger : 7. Ordu 1918
Tümgeneral Wilhelm von Dommes :Yıldırım Orduları Kurmay Başkanı 1917-1918
Yarbay Ludloff : Yıldırım Orduları
DENİZ KUVVETLERİ, DONANMA
Tümamiral Wilhelm Souchon, Osmanlı Deniz Kuvvetleri komutanlığına atanır.
Amirallik kurmay subayı Binbaşı Busse
1917'de bu göreve Amiral Hubert von Rebeur-Paschwitz getirilir.
Deniz kuvvetlerinin kurmay başkanlığına da sırasıyla şu subaylar getirilir. Önce Albay Joachim von Arnim, sonra Albay Wilhelm Busse, sonra Albay Wilhelm Tägert , Albay Friedrich Richter en son Binbaşı Erich Schlubach atanırlar. Deniz Yüzbaşı Hermann Baltzer Karargahta görevli kurmay subaydır. Bu subay savaşın sonunda ittihatçı paşaların bir Alman Torpidobotu ile yurdışına kaçırılarak Almanya'ya götürülmesinin planını ve uygulamasını üstlenir.
Deniz Kuvvetlerinin 2. Kurmay başkanları da sırasıyla şöyle: Binbaşı Ernst Büchsel, Binbaşı Karl Nikolaus, Yüzbaşı Hans von Mohl, Yüzbaşı Egon von Bentheim, Binbaşı Martin von Kappeln, Binbaşı Bernhard Krüger.
Denizaltı Filotilla Komutanları sırasıyla: Yüzbaşı Eduard Krülls, Binbaşı Erich Schlubach, Binbaşı Bernhard Krüger, Binbaşı Hans Adam.
Koramiral Albert Hopman: Enver Paşa'nın Almanlardan isteği üzerine Türk Donanma Bakanlığında yapılacak reformlar için bir tasarı hazırlaması amacıyla 21 Ocak 1916'da İstanbul'a geldi. Planını hazırladıktan sonra 20 Mayıs 1916'da Almanya'ya geri döndü.
Donanma'da görev alan Alman subaylarının bazıları şöyle: Önce Yavuz ve Midilli'dekiler
Yavuz (Goeben): 1 Ağustos 1914
Albay Richard Ackermann, Gemi komutanı önce Ocak 1918'e kadar
Binbaşı Madlung, gemi ikinci komutanı daha sonra 3. Tümen (Filotilla) komodoru olur.
Albay Albert Stoelzel, Geminin sonraki komutanı Ağustos 1918' e kadar
Binbaşı Lampe, gemi ikinci komutanı
Gemideki diğer denizci subaylar şunlardır:
Binbaşı Otto Zirzow, Seyir subayı
Binbaşı Knispel, Topçu subayı
Yüzbaşı Pfützenreuter, Topçu subayı
Yüzbaşı T. Rosentreter
Yüzbaşı Bernhard Krüger
Yüzbaşı Hilgendorf
Yüzbaşı Freudenberg
Üsteğmen Bieler
Üsteğmen Ney
Üsteğmen Arnold Rümann
Üsteğmen von Branconi
Üsteğmen Rusche
Üsteğmen Johannes Gerlach
Üsteğmen Wichelhausen, Amiral (sancak) Subayı
Teğmen Heinke
Teğmen Kümpel
Teğmen Berndt
Teğmen Missuweit
Teğmen Feldbausch
Teğmen Scherz
Teğmen Schwab
Teğmen Wilhelm Brandt
Teğmen Kraus
Teğmen Dressel
Teğmen von Rabenau
Teğmen Liebeskind
Asteğmen Wahlen
Asteğmen Müller
Asteğmen Schmiedicke
Asteğmen Ankarcona
Mühendis Subay Breuer
Mühendis Subay Schmid
Mühendis Subay Krause
Mühendis Subay Bodenstein
Mühendis Subay Küster
Hekim Binbaşı Dr. FriedrichTacke
Hekim Binbaşı Dr. Sigmund Mooshauer
Hekim Binbaşı Dr. Bernhard Zschech
Hekim Subay Dr. Willrich
Hekim Subay Dr. Blume
Muhasebe Subayı Kastner
Muhasebe Subayı Pankow
Telsizcisi Georg Kopp, bu gemide görev alırlar.
Hukukçu subaylar ise şunlardır: Dr. Flegel, Dr. Graf Fugger zu Glött
Midilli (Breslau): 1 Ağustos 1914
Gemi komutanları sırasıyla
Yarbay Paul Kettner,
Binbaşı Rudolf Madlung,
Albay Lebrecht von Klitzing,
Yüzbaşı Karl August Grabau, 1. Subay
Binbaşı Wolfram von Knorr
Albay Georg von Hippel olurlar.
Yüzbaşı Grabau, 1. Subay
Yüzbaşı Homeyer, 1. Subay
Yüzbaşı von Mohl, Seyir subayı
Üsteğmen Carls
Üsteğmen T. Ritschl
Üsteğmen Martin Schelle
Üsteğmen Siegfried Schmidt
Teğmen Linnenkamp
Teğmen Dönitz
Teğmen Franz Wodrig
Teğmen Krieger
Teğmen Brinkman
Asteğmen Hildebrant
Asteğmen Baden
Mühendis Subay Groneman
Mühendis Subay Hepp
Hekim Yüzbaşı Dr. Hans Wunderlich
Hekim Yüzbaşı Dr. Karl Fievert
Hekim Yüzbaşı Dr. Viktor Müller
Hekim Asteğmen Dr. Karl Essig
Muhasebe subayı Wachs
Yüzbaşı von Nordeck de, bu gemide görevlidirler.
Diğer deniz filoları:
Filotilla Komutanları 1914 Binbaşı Rudolf Madlung 1915 Binbaşı Adolf Pfeiffer, 1917 Binbaşı Hermann Lorey , 1918 Binbaşı Friedrich Callisen
1.Yarım Filotilla Komutanları 1914 Yüzbaşı Rudolph Firle, 1915 Yüzbaşı Alfred Kagerah.
(Deniz Yüzbaşı Alfred Kagerah: Mart 1915'den itibaren Türk deniz kuvvetlerinde göreve başladı. Kasım 1918'den itibaren Türk Torpitobot filotilla komutanı oldu. Ağustos 1918'den savaş sonuna kadar Karadeniz'de Alman küçük gemi filotilla komutanı olarak görev yaptı. 1 Kasım 1918 Cuma gününü, 2 Kasım Cumartesine bağlayan gece yarısı İttihatçı Enver, Talat ve Cemal Paşa ve arkadaşlarını Sivastopol'a kaçıran R-1 adlı Ruslardan ele geçirilen Alman Torpidobot'un kaptanı)
Torpidobot komutanı olan Yüzbaşılar: Wilhelm Rümann, Albert Meis,
Üsteğmenler: Egon von Bentheim, Johannes Gerdts, Hans Albrecht Liebeskind, Hans von Mellethin, Hermenn Raydt, Erwin Sebelin, Otto von Schrader, Otto Zincke Sommer.
Diğer gemilerdeki subaylara gelince:
Muaveneti Milliye gemisi komutanı Yüzbaşı Firle,
Taşoz sınıfı muhriplerin komutanı Yüzbaşı Bruno Conn, Üsteğmen Rümann
Bazı gemilere ise şu subaylar komutan yardımcısı olarak atanırlar:
Hamidiye'de Binbaşı Egon von Kottwitz, Yüzbaşı Ulrich von Tippelskirch, Yüzbaşı Kurt von Heydebreck, Binbaşı Alfred Adriano
Mecidiye'de Yüzbaşı Karl August Grabau, Binbaşı Ernst Büchsel, Binbaşı Rudolf Madlung
Berk-i Satvet'te Yüzbaşı Hans von Mellenthin,
Peyk-i Şavket'te Yüzbaşı Max Bieler, Binbaşı Rudolf Madlung
İhtiyat'ta Yüzbaşı Swen Cederholm,
Samsun Mayın Gemisinde Yüzbaşı Peter Hermann,
"Nusret" mayın gemisinde Yarbay Goehl görev alır, bu geminin makinisti yine Alman Yüzbaşı Reeder. Barbaros Hayrettin'de Binbaşı Joachim von Arnim, Yüzbaşı Fedor Rosentreter, Binbaşı Karl Nikolaus Rohde, Binbaşı Hermann Lorey.
Turgut Reis'te, Yüzbaşı Wilhelm von Meerscheidt-Hüllesen, Yüzbaşı Ullrich von Tippelskirch, Binbaşı Hermann Lorey, Yüzbaşı Alfred Adriano
Yarhisar'da Üsteğmen Raydt
Samsun mayın gemisi Yüzbaşı Peter Hermann, Yüzbaşı Albert Meis
Nilüfer mayın gemisi Yüzbaşı Swen Cederholm
Dere Denizaltı tuzağı Yüzbaşı Archibald Graf Harbuval-Charmare
General yardımcı gemisi Üsteğmen Max Bieler, 1. Subay Teğmen Schmiedecke
Loreley taşıma gemisi Yüzbaşı Albert Meis
Yadigar: Üsteğmen Schrader
Çanakkale açıklarında dolaşan Torpitobot komutanı Üsteğmen Frege.
Patmos yük gemisi: Yüzbaşı Koch
Türkiye'de görev yapan Denizaltıların kaptanları ise şu subaylardır.
U-21 Yarbay Otto Hersing, Üsteğmen von Todenwarth (Libya'ya gider)
U-33 Yüzbaşı Gansser,
U-35 Binbaşı Kophamel,
U-38 Binbaşı Max Valentiner
UB-7 Yüzbaşı Heilige, Üsteğmen Werner, Üsteğmen Lütjohann
UB-8 Yüzbaşı Ernst von Voigt,
UB-14 Üsteğmen Heino von Heimburg, Üsteğmen Schwarz, Üsteğmen Ullrich
UB-42 Yüzbaşı Wernicke, Yüzbaşı von Rohrscheidt, Yüzbaşı Lübbe, Üsteğmen Schwarz
UB-44 Yüzbaşı Wegner,
UB-45 Yüzbaşı Palis
UB-46 Yüzbaşı Cäsar Bauer, Yüzbaşı Palis
UB-66 Yüzbaşı Wernicke
UC-13 Üsteğmen Kirchner
UC-15 Üsteğmen Albrecht von Dewitz, Üsteğmen Bruno von Heller
UC-23 Yüzbaşı Lübbe, Üsteğmen Kirchner
UC-38 Yüzbaşı Wendlandt,
Suveyş kanalında çarpışan Deniz Yüzbaşı von Hilgendorf (Filistin'de kendine ait özel çete-birliği kurar). Ayrıca Dicle ve Fırat nehirlerini nehir gemileri ile kontrol altında tutmak için şu deniz subayları görevlendirilir: Yüzbaşı Hellmuth von Mücke, Yüzbaşı Engelking, Yüzbaşı Ney, Yüzbaşı Martin von Cappeln, Yüzbaşı Raspel.
DENİZ KUVVETLERİNDE GÖREV ALAN ALMAN SUBAYLARIN DİĞERLERİ
Tümamiral von GuidoUsedom, Türkiye-Özel güçleri Komutanı ve Boğazlar Başkomutanı Tümamiral Wilhelm Souchon, 1914-1917 Türk Deniz kuvvetleri komutanı
Tümamiral von Rebeur-Paschwitz, 1917-1918 Türk Deniz kuvvetleri komutanı
Tümamiral Merten, 1914-1918 Çanakkale Boğazı tahkimatları komutanı Tümamiral Piper, 1914-1917 Türk Silah Dairesi ve fabrikaları komutanı
Tümamiral Reclam, Türk kıyıları tahkimat müfettişi
Albay Ackerman, 1914-1918 Yavuz (Goeben) zırhlısının komutanı
Albay Stoelzel, 1918 Yavuz (Goeben) zırhlısının komutanı
Albay Kettner, 1914-1915 Midilli (Breslau) zırhlısının komutanı, 1917-1918 Türkiye Özel Güçler Kur. Başk.
Albay von Klitzing 1915 Midilli (Breslau) zırhlısının komutanı Albay von Kühlwetter 1914-1915 Boğazlar özel güçleri
Kurmay başkanı Binbaşı von Knorr 1915-1917 Midilli (Breslau) zırhlısının komutanı
Albay von Hippel 1917-1918 Midilli (Breslau) zırhlısının komutanı Albay Richter 1915-1918 Türkiye özel güçleri kurmay başkanı, sonra Deniz kuvvetleri komutanlığında Albay Tägert, 1915-1917 Türk Deniz kuvvetleri Kurmay Başkanı Albay Gehl, 1915-1918 Boğazlar özel güçlerinde görevli Yarbay Wossidlo, 1914-1918 önce Çanakkale'de, sonra Suriye ve Irak'taki deniz birliklerinde
Yarbay Arnold 1915-1918 Çanakkale Komutanlığı
Kurmay Başkanı Yarbay Conn 1914-1916 Çanakkale'deki Alman Deniz Birlikleri Komutanı
Yarbay Carl Schneider Boğazlar Deniz Özel birliklerinde Amirallik kurmay subayı Yarbay Dr. Heinrich Trembur, 1914-1918 Deniz sağlık Birliklerinin en üst rütbeli subayı
Yarbay Dr. Böse, 1918 Deniz sağlık Birliklerinin en üst rütbeli subayı
Binbaşı Büchsel, 1915-1916 Donanma Bakanlığında Bölüm Başkanı
Binbaşı Busse, 1914-1915 Türk Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı, Irak'taki deniz Alayları komutanı
Binbaşı Hans Humann, 1914-1917 Alman Konsolosluğunda Deniz Ataşesi
Binbaşı Gerhard von Janson, 1914-1916 Türkiye Özel Güçleri Kurmay Başkanı, sonra Yıldırım Ord. Deniz Birlikleri Komut.
Binbaşı von Kottwitz 1914-1916 Gelibolu'daki Deniz Çıkarma Birliği komutanı
Binbaşı Lampe, 1915-1918 Yavuz zırhlısının 1. Subayı
Binbaşı Lorey, 1915-1918 Türk Torpidobotları Filotillası Komutanı
Binbaşı Madlung, 1914-1915 Midilli Gemisi Komutanı
Binbaşı von Müller, 1914-1915 Yavuz gemisinin 1. Subayı
Binbaşı Pfeiffer 1914-1917 Türk Torpidobotları Filotilla komutanı
Binbaşı Rohde, 1914-1916 önce Gelibolu'da Çıkarma Birlikleri komutanı, sonra Deniz kuvvetleri Komutanlığında Amiral subayı,
Binbaşı Schulbach, 1915-1918 Deniz Kuvvetleri komutanlığında 1. Kurmay subayı
Binbaşı Schütze, 1918 Yavuz gemisinin 1. Subayı
Binbaşı Frhr. von Senaclens-Grancy, 1917-1918 Alman Konsolosluğunda Deniz Ataşesi
Binbaşı Weimann-Bischoff, İstanbul boğazı kavaklarda Topçu birlikleri komutanı
Binbaşı Goltz, 1917-1918 Deniz kuvvetleri uçak filoları komutanı, Başmüfettişi
Yüzbaşı Liebmann, 1915 Deniz kuvvetlerinde Boğazlar uçak filoları komutanı
Yüzbaşı Langfeld, 1916 Deniz kuvvetleri Boğazlar uçak filoları komutanı
Yüzbaşı Prof.Dr. Weickmann, Türkiye'deki meteoroloji, Hava gözlem istasyonları sorumlusu
Yüzbaşı Bauer, 1916 UB-46 Denizaltısının Kaptanı
Yüzbaşı Boltz, 1914-1918 Fırat nehri üzerindeki deniz birliklerinin komutanı
Yüzbaşı Frhr. von Bothmer, 1917 Deniz kıyıları İstasyonları ve Denizaltı üsleri Başkanı
Yüzbaşı von Cappeln 1916-1917 Fırat nehri üzerindeki deniz birliklerinin komutanı
Yüzbaşı Engelkind, Fırat'ta Doğan hücümbotu komutanı
Yüzbaşı Ney 1916 Dicle nehri üzerindeki deniz birliklerinin komutanı
Yüzbaşı Carls, 1914-1916 Midilli Gemisinin topçu subayı
Yüzbaşı Firle, 1914-1915 1. Türk Torpidobot Yarım Filotilla Komutanı
Yüzbaşı Frhr.von Fricks, 1914-1915 Türk Torpidobot Filotilla Komutanı
Yüzbaşı Gannser, 1914-1917 U-33 Denizaltısı Komutanı
Yüzbaşı Grabau, 1914-1916 Midilli Gemisinin 1. Subayı
Yüzbaşı Hersing, 1915-1918 U-21 Denizaltısı Komutanı
Yüzbaşı von Heydebreck, 1915-1918 Midilli gemisinde Subay
Yüzbaşı Homeyer, 1916-1918 Midilli Gemisinin 1. Subayı
Yüzbaşı Krüger, 1914-1918 İstanbul'da Denizaltı Yarım Filotilla komutanı
Yüzbaşı Langfeld, Boğazlar Özel güçleri Deniz Uçuş birlikleri komutanı
Yüzbaşı von Mücke, 1916 Fırat Nehir birlikleri Komutanı
Yüzbaşı Palis, 1915-1916 UB-46 denizaltısı Komutanı
Yüzbaşı Putzer, 1917-1918 Fırat Nehir Topçu Birlik. Komutanı, Türk Deniz Kuvvetleri Komutanı Emir subayı
Yüzbaşı Schade, Yavuz gemisinde subay
Yüzbaşı von Tippelskirsch, 1915-1916 4. Orduda Deniz bağlantı subayı
Yüzbaşı Valentiner, 1917 U-38 Denizaltısı komutanı
Yüzbaşı Wernicke 1916-1917 UB-42 Denizaltısında , 1918 UB-66 Denizaltısında görevli subay
Yüzbaşı Breuer 1915-1917 Türk Deniz kuvvetlerinde makinist
Yüzbaşı Hoefer İstanbul'da Deniz kuvvetlerinin Kömür işleri birimi başkanı
Yüzbaşı Grabe Midilli gemisinin Başmakinisti
Yüzbaşı Seyffarrdt Fırat nehir birliklerinde
Yüzbaşı Ellendt İstanbul boğazında Mayın arama gemileri komutanı
Yüzbaşı Hagendorf İstanbul boğazında Mayın arama gemileri komutanı
Üsteğmen Croneiss Çanakkale boğazında denizci Pilot
Üsteğmen Salzwedel Arıburnu'nda makinalı tüfek bölük komutanı
Üsteğmen von Thomsen Çanakkale'de Yedek taburların komutanı
Üsteğmen von Rabenau Çanakkale'de Yedek taburların 2. Subayı
Üsteğmen Putzer Adana'da kurulan Cemal Paşa kıyı koruma topçu birlikleri komutanı
Üsteğmen Brinckman Fırat nehir gemilerinde komutan
Üsteğmen Raspel Fırat nehir gemilerinde komutan
Üsteğmen Prens Heinrich Reutz Çanakkale'de kılavuz subay
Üsteğmen Sebelin Çanakkale'de Hisarlık tepesinde gözcü
Üsteğmen Hörder Çanakkale'de Koca çimen dağında gözcü
Üsteğmen von Keller Midilli'de çıkartma birliği komutanı
Üsteğmen Brasch Süveyş kanalında kılavuz subayı
Üsteğmen Baron von Buddenbrock Çanakkale'de pilot deniz subayı
Üsteğmen Wahlen Mayın tarama gemileri komutanı
Teğmen Andreä Çanakkale'de Hisarlık tepesinde gözcü
Teğmen Krieger Çanakkale'de Hisarlık tepesinde gözcü, Yenişehir tepesinde gözcü
Teğmen Wodrig Arıburnu'nda makinalı tüfek bölük komutanı
Teğmen Müller Çanakkale'de makinalı tüfek bölük komutanı
Teğmen Schubert Çanakkale'de pilot deniz subayı
Teğmen Popp Çanakkale'de pilot deniz subayı
Teğmen Philipp Çanakkale'de pilot deniz subayı
Teğmen Semmler Çanakkale boğazında Mayın kılavuz subayı
Teğmen Hans Martin Schmidt Çanakkale'de Güney gurubunda Makinali tüfek bölük komutanı
Teğmen von Redern Hücumbot komutanı
Teğmen Heinke Telsiz telgraf uzmanı Karadeniz kıyılarına deniz haberleşmesi için istasyonlar kurar
Teğmen Tolki Kömür havzalarından gemiler için kömür çıkartan işçi taburları komutanı
Teğmen von Usedom Çanakkale, Yenişehir'de gözetleme subayı (Tümamiral von Usedom'un oğlu)
Teğmen Brandt Çanakkale, Yenişehir'de gözetleme subayı
Teğmen Wolfram Çanakkale, Yenişehir'de gözetleme subayı
Teğmen Meinke Çanakkale'de deniz pilot subay
Teğmen Jörtz Çanakkale'de Yavuz topları komutanı
Teğmen Jung Karadeniz'de Torpidobotlarda
HAVA KUVVETLERİ
Hava kuvvetlerini kurup geliştirmek için Yarbay Erich Serno gelir. Diğer subaylar Yüzbaşı Heemskerck, Yüzbaşı Helmut Felmy, Yüzbaşı von Aulock, Yüzbaşı Zernov, Yüzbaşı Schneider, Yüzbaşı Franz Walz, Yüzbaşı Simon Eberhard, Yüzbaşı Elias, Yüzbaşı Bieneck, Yüzbaşı Schumburg, Yüzbaşı Hans Joachim Buddecke, Üsteğmen Richard Falke, Üsteğmen Wilhelm Bormann, Üsteğmen Veit Fischer, Üsteğmen Fritz Berthold, Yüzbaşı Hans Schüz, Üsteğmen Croneiss, Üsteğmen Hans Henkelburg, Üsteğmen von Heimburg, Üsteğmen Soyter, Teğmen von Bülow, Teğmen von Hesler, Üsteğmen Rudolf Holzhausen, Teğmen Röder gibi subaylar var. Çanakkale’de Yüzbaşı Körner (Hava fotoğrafçısı), Yüzbaşı Kettenbeil (2. Dünya savaşı sırasında Ankara'da Alman Büyükelçiliğinde Hava Ataşesi), Üsteğmen Oscar Anschütz, Üsteğmen von Schlichting, Teğmen Preussner, Teğmen Fünfhausen. 1918 yılının sonuna kadar keşif ve avcı uçakları toplam 415 Uçak, 1740 teknik personel, 295'i subay olarak toplam 390 Uçuş personeli Türkiye'ye gelmiştir.
UÇAKSAVAR BİRLİKLERİ
Yüzbaşı Schumann 1918'de bu birliklerin başıdır. Ondan önce de çeşitli birlikler gelir. Yerlerine göre şimdi bu subayları sayalım.
Üsteğmen Strauch Filistin'de 8. Orduda
Üsteğmen Fulda Filistin'de 8. Orduda
Üsteğmen Lutz Filistin'de 8. Orduda
Teğmen Bader Suveyş kanalı harekatında ve 7. Orduda
Teğmen Richter Istanbul Avrupa yakasında
Teğmen Henkelmann Istanbul Avrupa yakasında ve Filistin'de
Teğmen Griessbach İstanbul'da ve Filistin'de
Teğmen Würker İstanbul'da ve Filistin'de
Teğmen Hild İstanbul'da
Teğmen Brandt Gelibolu Güney cenahında
Teğmen Przyzskowski Filistin'de 8. Orduda
Teğmen Gläser Filistin'de 8. Orduda
Teğmen Hahn Filistin'de 8. Orduda
Teğmen Fechner Filistin'de 8. Orduda
Teğmen Schunk Filistin'de 8. Orduda
Teğmen Lauth Filistin'de 8. Orduda
Teğmen Wagner Filistin'de 7. Orduda
Teğmen Wüsthof Filistin'de 7. Orduda
Teğmen Jahn Toroslar'da
Teğmen Uber Halep'te
Teğmen Hild Halep'te
Teğmen Zölch Şam'da
TELSİZLE HABERLEŞME BİRLİKLERİ
Binbaşı Hans Schlee, İstanbul Osmaniye'de Büyük Telsiz istasyonu şefi
Yüzbaşı Blume Bağdat'ta yapılmakta olan büyük telsiz istasyon şefi
Yüzbaşı Salzmann Bağdat'ta haberleşme birimi şefi
Yüzbaşı Schmidt Filistin'de haberleşme subayı
Üsteğmen O. Wickop Fırat'ın sağ cenahında
Üsteğmen Littich Telsiz mühendis
Üsteğmen Hahn Kermanşah'da
Üsteğmen Böhme Hamadan'da
Teğmen Bruno Hamadan'da
Teğmen Fleiner Kermanşah'da
Teğmen Metzke Fırat'ın sağ cenahında
Teğmen Fischer Dicle'de Kutel Amara'da
Teğmen Wefelscheidt Dicle'de Kutel Amara'da
Teğmen Brüning Seyyar telsizci
Teğmen Scheffer Seyyar telsizci
Teğmen Jiesching Bağdat'ta
Teğmen Krause Bağdat'ta
ALMAN ASKERİ HEYETİ DIŞINDA TÜRKİYE'DE KOMUTANLIK YAPAN DİĞER ALMAN SUBAYLARIN BAŞLICALARININ RÜTBELERİNE GÖRE ADLARI VE GÖREVLERİ KARACI VE HAVACILAR:
Mareşal Erich von Falkenhayn: 1917-1918'de Yıldırım Orduları Komutanı
Korgeneral Hans von Seeckt: Genel Kurmay Başkanı 1917-1918
Tümgeneral Oscar Gressman: Çanakkale'de Ege'de 5. Ordu Topçu birlikleri komutanı, 1916-1917'de Alman Irak kuvvetleri komutanı, Halep'te 6. Ordu cephe gerisi Müfettişliği Başkanı
Tümgeneral Ehrke: Genel Kurmay Silah Dairesi başkanı 1917-1918
Tümgeneral Rohdewald: Genel Kurmay 2. Başkanı 1916-1918
Tümgeneral Gerold von Gleich: 6. Ordu Kurmay Başkanı
Tümgeneral Langenstrass: Genel Kurmay'da İstihkam ve Tahkimat Dairesi Başmüfettişi
Tümgeneral Wilhelm von Dommes: Yıldırım Orduları Kurmay Başkanı 1917-1918
Tümgeneral von Oppen: Alman Asya Kolorduları ve Paşa-II Birliklerinin Komutanı
Tümgeneral Bock von Wülfingen: Genel Kurmay Cephe gerisi Müfettişliği Başkanı
Tümgeneral Dove: Genel Kurmay'da kurmay Başkanı
Tümgeneral Herrgott: 4. Ordu Kurmay Başkanı
Tümgeneral Bopp: 6. Ordu da görevli İran'a giden birliklerin komutanı
Albay Hans Guhr: Doğu Cephesi ve Filistin'de, 29. Ve 1. Tümen Komutanı
Albay Gustav von Oppen: Alman Asya kuvvetleri ve 8. Ordu sol cenah komutanı
Yarbay Herzog Adolf Friedrich zu Mecklenburg: 1916'da 6. Ordu'da (Irak) Paşa Özel Güçleri Komutanı
Yarbay von Eggeling 1918'in son aylarında Genel Kurmay başkanı
Yarbay von Schultze Askeri Heyette Motorlu taşıt araçları Dairesi Başkanı
Yarbay von Schierstädt 1915-1918'de 5. Ordu'da müfreze Komutanı
Yarbay Erich Böhme 1917-1918 Filistin'de 24. Piyade Tümeni Komutanı
Yarbay Thierry 1915-1916 'da İstanbulda Sahra Demiryolları Dairesinde Kurmay Subayı
Yarbay von der Goltz Filistin'de General Kress'in yanında Alman Genel Kurmay başkanlığının Temsilcisi
Yarbay von Hammerstein-Gesmold 1918'de Filistin'de 146. Piyade Alayı Komutanı
Yarbay von Menges 1918'de Filistin'de 11. Avcı Taburu Komutanı
Yarbay von Falkenhausen 7. Ordu Kurmay Başkanı, İstanbul'a Askeri ataşe yardımcısı
Yarbay Kretzschmar 1916-1917 7. Ordu Kurmay Başkanı
Yarbay Ludwig Schraudenbach Önce Alman askeri heyetinde, Doğu cephesi ve Irakta 14. Tümen Komut.
Yarbay von der Hagen Filistin'de 7. Ordu Kurmay Başkanı
Yarbay Wilhelm Willmer Çanakkale ve Filistin'de Piyade Tümenleri Komutanı
Yarbay von der Hagen Filistin'de 7. Ordu Kurmay Başkanı, Yıldırım ordusu F grubu kurmay başkanı
Yarbay von Strube 3. Ordu Kurmay Başkanı
Yarbay Pramann 1916-1917 Genel Kurmay 'da Sahra Demiryolları Daire Başkanı
Yarbay Pfannenstiehl Genel Kurmay'da Demiryolları Daire Başkanı 1916-1918
Yarbay Bischof Önce Ask. Heyette sonra, Filistin'de 1. Develi Süvari Alayı Komutanı
Yarbay Modrow 1915-1917'de Önce Çanakkale'de sonra Filistin'de Topçu Birlikleri Komutanı
Yarbay Lierau 1914-1918 Önce Çanakkale'de sonra Filistin'de Topçu Birlikleri Komutanı
Yarbay Zachariae 1915-1918'de İstanbul'da Silah ve Mühimmat Fabrikası Müdürü
Yarbay Giese Genel kurmay Silah ve Mühimmat Dairesinde
Yarbay Lichtschlag Genel kurmay Silah ve Mühimmat Dairesinde
Yarbay Gronemann Genel kurmay Silah ve Mühimmat Dairesinde
Yarbay Fritz Ludloff 1917-1918 Yıldırım Orduları Kurmay Başkanı
Yarbay Hans Joachim von Loeschebrand-Horn 1916 Süleymaniye ve Türkmenkendi'ye yapılan operasyonlarda Kurmay başkanı, 1917 Alman Irak Orduları Kurmay Başkanı ve Halep'te Menzil Başmüfettişi
Yarbay Dunst 1917-1918 Genel Kurmay Merkez Daire Başkanı
Yarbay Pohlmann 1915-1916 Filistin'de İstihkam Birlikleri Komutanı
Yarbay Schmidt-Kolbow 1915-1918 5. Ordu ve Yıldırım Ordu. Topçu Birlik komutanı
Yarbay Giese 1917-1918 Genel Kurmay Silah Dairesinde görevli
Yarbay Kahle 1917-1918 Genel Kurmay Silah Dairesinde görevli
Yarbay Koeppen 1916'da 6. Ordu Paşa Özel Kuvvetler Kurmay Başkanı
Yarbay W. Solger 1917-1918 Alman Asya Orduları Kurmayında, sonra 7. Ordu Kurmay Başkanı
Yarbay von Papen 1917-1918 önce Yıldırım Orduları Kurmayında sonra 4. Ordu Kurmay Başkanı
Yarbay Sievert 1916-1918 Genel Kurmay Askeri İstihbarat Daire Başkanı
Yarbay Tiller 1916-1918 Filistin'de Piyade alayı ve Tümen komutanı
Yarbay von der Goltz Meraşal Goltz'un oğlu
Yarbay Kolber Yıldırım orduları Flkeyheayn ordu gurubunda kurmay subayı
Yarbay Weinrich Filistin'de 96. Birlikte
Yarbay Frey Mühendis Yıldırım ordusu İstihkam müfettişi
Yarbay Friedrich von Weech 1916; 137. Piyade Alayı komutanı, Suriye ve Lübnan Sahil koruma sorumlusu
Yarbay Adolf Herrgott; 1917 Sina cephesi Komutanı, 8. Ordu kurmayı, 1918'de 4. Ordu Kurmay başkanı
Yarbay Hans Holländer 1917 Askeri heyet, Filistin'de 54. Piyade ve Topçu birlik komutanı, Yıldırım ordusu
Yarbay Hans Edler von Kiesling auf Kieslingstein (Hans von Kiesling) Askeri Heyette Gürcü gönüllü birlikleri kurulması, Mareşal Goltz'la 6. Ordu'da birlikle İran seferi, sonra Lossow'un emrinde özel bir görev, Türkiye'den Almanya'ya hammaddelerin gönderilmesi, 6. Ordu kurmay başkanı, Yıldırım ordusu
Binbaşı Otto Welsch Süvari, Askeri heyette, Kress'le birlikte 1915'de Süveyş, sonra Çanakkale ve Doğu Anadolu Cephelerinde, , sonra 9/1917'de Filistin'de Alman Asya birliklerinde, sonra Askeri makale yazarı
Binbaşı Lyncker, 1917-1918 Alman Genelkurmayı'nın İstanbul'daki Temsilcisi
Binbaşı Beckert, 1917-1918 Alman Genelkurmayı'nın Yıldırım orduları için İstanbul'daki İrtibat Subayı
Binbaşı Kurt Moldzio, 1918'da 4. Ordu Kurmaş Başkanı
Binbaşı Molsen, Yıldırım Ordularında Sahra Demiryolları Başkan Yardımcısı
Binbaşı Malbrant Filistin'de 1917-1918 Motorlu Taşıtlar Alay Komutanı
Binbaşı Günther 1916-1917 İstihkam Tabur Komutanı
Binbaşı Schrömbgens 1916-1918 Yıldırım Ordularında İstihkam Taburları Komutanı
Binbaşı Oskar Staubwasser 1917-1918 Filistin'de Alman Asya Ordusu ve Mersin Sahil Koruma'da görevli
Binbaşı Muther 1917-1918 Filistin'de Alman Asya Ordularında görevli
Binbaşı Rechtern 1917-1918 Filistin'de Alman Asya Ordularında görevli
Binbaşı Garke 1916-1917 İstanbul'da Demiryolu Özel Birlikleri Komutanı
Binbaşı Baron von Heintze 1916-1917'da Askeri Heyette ve 5. Ordu'da görevli
Binbaşı Graf von Carmer 1915-1916'da Askeri Heyette ve 5. Ordu'da görevli
Binbaşı Graf Wolfkeel von Reichenberg 1915'de Diyarbakır'da 12. Kolordu Kurmay Başkanı
Binbaşı Senftleben 1915-1917 Çanakkale ve Irak cephelerinde Topçu birlik komutanı
Binbaşı Baare 1915-1918 Savaş bakalığında Ordular ve Yedekler biriminde görevli
Binbaşı Rietzsch 1917-1918 Şam'da Yıldırm Ordusunda Menzil Müfettiş yardımcısı
Binbaşı Platz 1917-1918 Filistin'de Alman Asya Kolordularında Kurmay subay
Binbaşı Fischer 1914-1916 Filistin'de General Kress'in kurmay subayı
Binbaşı Oskar Ritter von Niedermayer 1914-1917 Afganistan seferi başkanı, sonraYıldırım ordusu kurmayı
Binbaşı Ritter von Heilingbrunner 1917-1918 Yıldırım ordusunda komutan
Binbaşı G. von Majewski 1916-1918 Filistin'de 22. Kolordu İstihkam birlikleri komutanı
Binbaşı Raith 1915-1918 , Askeri heyette ve Irak'ta 6. Orduda
Binbaşı Grassmann 1917-1918 Filistin'de Alman Asya Kolordusunda
Binbaşı Niemöller 1915-1918 Genel Kurmayda kömür işleri başkanı
Binbaşı Frhr. von Roell 1917-1918 6.ve 7. Orduların taşıt araçları birlikleri komutanı
Binbaşı von Detten 1915-1916 İstanbul'da Depo Alayları komutanı
Binbaşı von Gülpen 1915-1917 3. Ordu (Kafkasya) geri hizmetler Müfettişi
Binbaşı Köstring 1917-1918 Genel Kurmay Başkanı von Seeckt'in emir subayı
Binbaşı Tschunke 1917-1918, Genel Kurmay Başkanı von Seeckt'in emir subayı
Binbaşı von Rohrscheidt 1917-1918, Genel Kurmay Başkanı von Seeckt'in emir subayı
Binbaşı von Busse 1915-1916, Irak'ta 6. Orduda görevli
Binbaşı Althaus 1915-1916, 6.Orduda bir İstihkam birliği komutanı
Binbaşı Georg Gottschalk Irak'ta 6. Ordu da bir istihkam birliği komutanı
Binbaşı Speich 1918, I. Alman Kolodrdusu Kurmay subayı
Binbaşı Dr . Range 1915-1918, Filistin cephesinde su ve sondaj işleri bölümü başkanı
Binbaşı R.O. Huber 1916-1918, Sahra Demiryollarında Müfettiş
Binbaşı von Abel 1917-1918'de Yıldırım ordularında Üstmenzil Müfettişi
Binbaşı Willi Bötzow 1916-1918, General Bischoff'un emir subayı
Binbaşı Pfundt 1916-1918, General Bischoff'un emir subayı
Binbaşı Goerke 1917 Demiryolları birlikleri Kurmay subayı
Binbaşı Hugo Kiehl 1916-1918, Piyade müfetteşi 4. Ordu'da Filistin'de 163 ve 136. Piyade Alayı komutanı
Binbaşı Otto Hartmann, 1917-1918, 6. ve 18. Kolordularda kurmay subayı
Binbaşı von Hülst, 1916-1918, Genel kurmay başkanlığında Kurmay başkanının Emir subayı
Binbaşı Paulcke, 1915-1916 3. Orduda (Kafkasya) Kayaklı birlikler komutanı
Binbaşı von Nathusius, 1916-1917 Irak'ta Depo Alay komutanı
Binbaşı von Mikusch-Buchberg 1915-1916 Askeri heyette, 1917-1918 Alman Genel Kurmay başkanlığının Yıldırım ordusundaki bağlantı subayı
Binbaşı Würth von Würthenau, 1915-1918 Filistin'de Depo alayları komutanı
Binbaşı Blell, 1916-1917 Adana Depo Alayı komutanı
Binbaşı von Nida, 1917-1918 İstanbul'da Alman Sahra demiryolları komutanlığı temsilcisi kurmay subayı
Binbaşı Prens Moritz zu Schaubburg-Lippe, 1915-1917 5. Ordu karargahı subayı
Binbaşı Lorenz, 1915-1918 Askeri Heyette emir subayı
Binbaşı Hecker, 1918Yıldırım ordusunda emir subayı
Binbaşı Bucher, Yıldırım ordusunda
Binbaşı von Busse, 1916'de İran'a özel bir göreve giden General von der Goltz'un emir subayı
Binbaşı Ittmann, önce Çanakkale'de, sonra Ege'de, Suriye'de 7.Orduda
Binbaşı H. Hensel, İstanbul'da askeri heyette posta işlerinden sorumlu
Binbaşı Leonhardi, Mareşal Goltz'un Bağdatta kurmay heyetinde
Binbaşı Stotzingen, Arap ayaklanmasını engellemek için özel bir gurupla Yemen'e kadar gider
Binbaşı von Ramsey, Harita uzmanı
Binbaşı Naumann, Filistin'de
Binbaşı Autenried
Binbaşı Bergius, Filistin'de
Binbaşı von Seckendorff 1915'den itibaren
Binbaşı Wilhelm Cretius
Binbaşı Kurt Schwabe, Filistin'de
Binbaşı Ernst von Dücker
Binbaşı Otto von Riederer, 1917-1918, 6.Ordu'da Musul'da Alman birliklerinin komutanı
Binbaşı Ritter von Kollmann, 6. Ordu'da Makinalı tüfek Birlikleri Müfettişi, sonra geri çekilen Alman Birliklerinin kurmay başkanı
Binbaşı von Ehrenstein, Yarbay Guhr'un komutası altında
Binbaşı von Scheubner-Richter, 12/1914'den 08/1915' kati kadar Erzurum'da Alman konsolos yardımcısı, Sonra 10/1916'a kadar Kuzey İran'da yapılan Doğu Kafkasya operasyonları süvari müfrezeleri komutanı
Binbaşı Raith Yıldırım ordusu 702. Piyade birliği komutanı
Binbaşı Pickel 1916-1918 Yıldırım ordusu Ağır topçu komutanı
Binbaşı Arnold von Gadecke Yıldırım Ordusunda Filistin 11. Avcı Taburu komutanı
Binbaşı Muther Yıldırım ordusu 48. Piyade birliği komutanı
Binbaşı Range Filistin'de Tiberia'da bölge komutanı
Binbaşı Treitschke Yıldırım ordusu karargah kurmay subayı
Binbaşı Beckert İstanbul'da Yıldırım ordusunun kurmay başkanlığında
Binbaşı von Wegerer Yıldırım ordusu F.grubu 2. Kurmay başkanı
Binbaşı Steinbach Ürdün'de Amman Tren istasyonu komutanı
Binbaşı Kiehl Yıldırım ordusunda
Binbaşı Erlwein Yıldırım ordularında
Binbaşı Gravenstein 4. Ordu'da
Binbaşı Friedrich Kress von Kressenstein (Albay Kress'in Yeğeni) 1917'den itibaren Piyade subayı
Binbaşı Karl Mayr 1918 Askeri heyette, 1920'de Hitlerin de olduğu birliğin komutanı, Hitlerin bulucusu
Binbaşı Wisbeck 1917'den itibaren
Binbaşı Karl Berthold 1915-1916 5. Ordu'da komutan, Toroslar Menzil Komutanı
Binbaşı Weyert Uçak ve yanbirlikleri, teknik birlikleri ve Uçaksavar bölükleri genel müfettişi
Binbaşı Graetz İst. Yeşilköy'de uçak teknik işletmeleri ve pilot ve gözcülerin eğitim sorumlusu
Yüzbaşı Keiper 1918'de Trakya'da 3. Hava Bölük komutanı
Yüzbaşı Seelig 1918'de 4. Ordu'da Doğu Ürdünde 14. Uçak bölük komutanı, 4. Ordu Uçak komutanı
Yüzbaşı Lewin Amman'da 14. Uçuş filosunda
Yüzbaşı Ferdinand Ritter von Edler von Tiechler Mann 1917'den itibaren Piyade subayı
Yüzbaşı Hans von Euler-Chelpin 1917'den itibaren Sahra Topçu subayı
Yüzbaşı Hoebel 1916'dan itibaren Topçu subayı
Yüzbaşı Kleinau Yıldırım ordularında
Yüzbaşı Hinrichs Filistin'de Haritacı
Yüzbaşı Simon, Yıldırım ordusu 702. Birlik Topçu subayı
Yüzbaşı Franz Helmut von Langenn-Steinkeller, Süvari, İran'a yapılan (1.) seferde Kurmay emir subayı
Yüzbaşı Sternheim, Yıldırım ordusu 701. birlik topçu subayı
Yüzbaşı von Loeben, 1916'de İran'a özel bir göreve giden General von der Goltz'un emir subayı
Yüzbaşı Tzschirner, 1915-1917 İran'a geden askeri heyet üyesi, 6.Orduda
Yüzbaşı H.G. Merkel, 1916-1918 Alman Irak ordularında (Yıldırım) Yukarı menzil müfettişi
Yüzbaşı Frhr.von Dungern, 1917-1918 Filistin'de Alma Asya kolordusunda
Yüzbaşı von Heemskerck (Heermskerk), 1916-1917 Yıldırım orduları uçakları ve 300. Uçuş filosu komutanı
Yüzbaşı Seyert, 1918 Yıldırım orduları uçak filoları komutanı
Yüzbaşı Bieneck, 1917-1918 Pilot ve Filistin'de 301. Uçuş filosu komutanı
Yüzbaşı Elias, 1917-1918 Pilot ve Filistin'de 302. Uçuş filosu komutanı
Yüzbaşı Schumburg 1917-1918 Pilot ve Filistin'de 303. Uçuş filosu komutanı
Yüzbaşı Franz Walz 1917-1918 Pilot Filistin'de 304. Uçuş filosu komutanı, Yeriko Kartalı
Yüzbaşı Steiner 1918'de Pilot Filistin'de 305. Uçuş filosu komutanı,
Yüzbaşı Warsow 1916-1918 Paşabirliklerinin Uçak Parkı komutanı
Yüzbaşı Fleischfresser 1917-1918, Yıldırım ordularında uçak birliklerinde teknik komutan
Yüzbaşı von Beguelin 1917-1918 Yıldırım ordularında uçak birliklerinde teknik komutan
Yüzbaşı von der Groeben 1917-1918, Yıldırım ordularında görevli süvari
Yüzbaşı Rohlfing 1915-1916, 6. Orduda 930. Sahra topçu Birliği komutanı
Yüzbaşı Heinrich 1916-1917, 500.Alman Motorlu taşıt araçları Komutanı, Toroslor Çamalan'da
Yüzbaşı Cummerow 1915-1916, 6.Orduda Menzil Müfettişi
Yüzbaşı Cordemann 1918, Alman Askar heyeti 2. Başkanının Kurmay subayı
Yüzbaşı Staudinger 1916, 6. Orduda Paşa birliklerinde Kurmay subayı
Yüzbaşı Jobb (Avusturyalı) 1918, 6. Ordu'da Ordu'da T 2 Motorlu taşıtlar Komutanı
Yüzbaşı Karl Justi 1918, Yıldırım ordusunda görevli
Yüzbaşı Heilingbrunner, 1915-1917 Çanakkale ve Kafkasya cephelerinde ağır topçu birlikleri komutanı
Yüzbaşı von Langenn-Steinkeller, 1915-1918 Süvari, Filistin'de General Kress'in emir subayı
Yüzbaşı Pfeffer-Wildenbruch, 1915-1917 Alman Irak Birlikleri ve 6. Orduda Topçu subayı
Yüzbaşı von Anderten Genelkurmay başkanının Emir subayı
Yüzbaşı Sterke, Istanbul'da Levazım işleri dairesinde Levazım subayı
Yüzbaşı Adolf Röpnack, Şam'da 6. Topçu müfrezesi komutanı
Yüzbaşı Ernst Worneweg İstanbul Osmaniye'de Radyo istasyonu komutanı
Yüzbaşı Fenski 1916 kışında Çanakkale'de Ağır topçu subayı
Yüzbaşı von Holy-Ponienzietz Çanakkale Bigalı'da Makinalı Tüfek okulu komutanı
Yüzbaşı Franz Fries 1916-1918'de Türk ordusunda görev alır
Yüzbaşı Bork Afule'de su sondajı birlikleri komutanı
Yüzbaşı Genee 701 Piyade tabur komutanı sonra, sahra inzibat dairesi başkanı
Yüzbaşı (süvari) von Leyser Hafir-Abu Augila arası sahra demir yolu yapımı Başkanı
Yüzbaşı (süvari) von Dungern Yıldırım ordusu 701. Piyade birlik komutanı
Yüzbaşı Reck Yıldırım ordusu 702. Piyade birlik komutanı
Yüzbaşı Fritzsche Türkiye'den Almanya'ya gidecek Krom, bakır ve mangan gibi maddelerden sorumlu
Yüzbaşı Grossmann Işıldakla haberleşme birliği başkanı Almanya'dan 30 personelle gelir
Yüzbaşı Max Simon-Eberhard Filistin'de
Yüzbaşı Franz Gürtner Yıldırım ordusu 702. Piyade bölüğü komutanı, savaş sonrası Bayern Adalet Bakanı
Yüzbaşı Droese Yıldırım ordusu 702. Piyade bölüğü komutanı
Yüzbaşı Noss Suriye'de
Yüzbaşı Halke 7.Orduda
Yüzbaşı Schnell Şam'da Top onarım atelyeleri komutanı
Yüzbaşı Kayserlink Filistin'de Taşıt konvoylarında
Yüzbaşı Paschasius Filistin'de Taşıt konvoylarında
Yüzbaşı König Filistin'de 203. Uçuş filosu komutanı
Yüzbaşı Bernhard Filistin taşıt birlikleri komutanı
Yüzbaşı von Perfall Halep'te taşıt birlikleri komutanı
Yüzbaşı Schmülling İstanbul'da Askeri heyette Taşıt konvoylarından sorumlu
Yüzbaşı Axter Filistin'de 8. Birlikte
Yüzbaşı Haucke Filistin'de 505. Birlikte
Yüzbaşı Beyer Filistin'de 300. Uçuş filosunda
Yüzbaşı Steiner Filistin'de 300. Uçuş filosunda
Yüzbaşı Dagobert von Mikusch Alman Genel kurmayının Yıldırım ordusundaki bağlantı subayı
Yüzbaşı Wappenhans Filistin'de 300. Uçuş filosunda
Yüzbaşı (süvari) Hecker Filistin'de General Liman von Sanders'in emir subayı
Yüzbaşı Wiss Suriye'de
Yüzbaşı Ruhse Filistin'de
Yüzbaşı Sachse Alman Asya Kuvvetleri nde
Yüzbaşı Fritz Eulitz
Yüzbaşı Grassman Yıldırım Doğu Ürdün gurubu 703. Tabur komutanı
Yüzbaşı Schumann Yıldırım ordusunda
Yüzbaşı Fulachen
Yüzbaşı H. Düsel Yıldırım Ordularında
Yüzbaşı Contzen Mardin'de Sahra Demiryolları Komutanı
Yüzbaşı Trabert 6. Ordu'da Makinalı tüfek birliği komutanı
Yüzbaşı Gutbrod 6. Ordu'da Telsiz ve Telefonla haberleşme tekniği subayı
Yüzbaşı von Monteton 6. Ordu'da İran seferinde görevli
Yüzbaşı Zarnke Askeri Heyetin Boğaziçi gazetesi yazı işleri müdürü
Yüzbaşı Hans Joachim Buddecke 1915-1917 İstanbul, Çanakkale ve İzmir'de avcı uçakları bölük komutanı
Yüzbaşı Helmut Felmy 1917-1918 Yıldırım ordusunda 300. Uçuş Filosu komutanı
Yüzbaşı Schüler von Krieken 1916 İzmir ve Çanakkale'de 5. Ordu'da Uçak Bölüklerinin sonraki komutanı
Yüzbaşı Kettenbeil İzmir ve Çanakkale'de 5. Ordu'da Uçak Bölüklerinin sonraki komutanı
Yüzbaşı Faller İzmir ve Çanakkale'de 5. Ordu'da Uçak Bölüklerinin sonraki komutanı
Yüzbaşı von Aulock 1916 Irak'ta 6. Orduda Uçak filolarının komutanı
Yüzbaşı Hattendorf Irak'ta 6. Orduda Uçak filolarının sonraki komutanı
Yüzbaşı Hans Schüz Irak'ta 6. Orduda Uçak filolarının sonraki komutanı
Yüzbaşı Wilhelm Ritter von Schrenk 1916 sonuna kadar Irak'ta 12. Topçu birliği komutanı
Yüzbaşı Kirchmair 1916 Irak'ta
Yüzbaşı Mannert 1916 Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daa 3. Ordu'da 2. Topçu birliğinde
Yüzbaşı Friedrich von Fürstenberg 1916-1917 Osmanlı Tarım bakanlığı Traktör biriminde
Yüzbaşı Sinz 1916-1917 Osmanlı Tarım Bakanlığı Traktör biriminde
Yüzbaşı Friedrich Wetzel 1918'den itibaren Piyade subayı
Yüzbaşı Fleischfeuer
Yüzbaşı Hochbaum
Yüzbaşı Hoffmann
Yüzbaşı Viktor Kraft
Yüzbaşı Naumann
Yüzbaşı Rudolf Koch
Yüzbaşı Ludwig Reeps
Yüzbaşı Bohnstedt
Yüzbaşı Koling
Yüzbaşı Robert Würth von Würthenau
Yüzbaşı Wilhel Quast Mühendis
Yüzbaşı Karl Gronewaldt
Yüzbaşı Konrad Müller
Yüzbaşı Andreae Prof. Dr. Harita uzmanı
Yüzbaşı Grunder 1916'dan itibaren
Yüzbaşı Adolf Paraquin 1915'den itibaren
Üsteğmen Bock Fiilistin'de
Üsteğmen Pfannenstiel 6. Keşif Uçak bölüğü komutanı
Üsteğmen Rudolf Holzhausen 1917'de 303. Uçak bölüğünde pilot, 1918'de Yıldırım ordularında Pilot
Üsteğmen Siller 1916'dan itibaren
Üsteğmen Heuchmann 1916'dan itibaren
Üsteğmen Denniger 1918'den itibaren istihkam subayı
Üsteğmen Freiherr von Wolfskeel 1916'dan itibaren
Üsteğmen Wiest 1916-1917 Osmanlı Tarım ve Beslenme bakanlığı Traktör biriminde
Üsteğmen Hermann Süss 1918 Osmanlı Tarım Bankasında
Üsteğmen Paul Wagner Önce Askeri heyette sonra Genelkurmay'da
Üsteğmen Max Winkler 1916-1918 Kafkasya'da 3. Ordu'da sonra Çanakkale'de Dağ topçusu birlik komutanı
Üsteğmen Crienitz (Grinitz) 1916 Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da 3. Ordu'da 2. Topçu birliğinde
Üsteğmen Glas 1916'dan itibaren Kafkasya'da
Üsteğmen Mack Irak'ta 2. Makinalı Tüfek bölük komutanı
Üsteğmen Martinengo Irak'ta
Üsteğmen von Sydow Yıldırım 703. Taburunda
Üsteğmen Adolf Oehme Yıldırım ordusu, kurmayında emir subayı
Üsteğmen Kurt Kleinau
Üsteğmen Kurt Jancke
Üsteğmen Jancke
Üsteğmen Seiffert Filistin'de
Üsteğmen Hecker
Üsteğmen Fuhrken 7. Ordu'da Topçu Subay
Üsteğmen Schreiber Yıldırım Ordu karagahında
Üsteğmen von Hoven Yıldırım ordusunda kartograf
Üsteğmen Müller
Üsteğmen Paul Klocksin
Üsteğmen Erich Graf
Üsteğmen Erik von Heimburg
Üsteğmen Schaub Yıldırım Ordusunda topograf
Üsteğmen Paul Overdyck
Üsteğmen Adam von Opel Taşıt konvoy komutanı
Üsteğmen Paulus
Üsteğmen Martin İzmit Derince'de teknisyen subay
Üsteğmen Heinrich Holzhausen 7. Ordu'da Topçu Subay
Üsteğmen Mohr Yıldırım ordusu 701. Piyade Birliği komutanı
Üsteğmen Lutz Yıldırım ordusunda 702. Birlik Topçu subay
Üsteğmen Hermann Unger Askeri heyetin İstanbul 'da yayınlanan Boğaziçi adlı gazetesinin redaktörü
Üsteğmen Ihlefeldt Yarbay Hans Guhr'un komutasında
Üsteğmen Piper Yarbay Guhr'un komutasında
Üsteğmen Köhler Yarbay Guhr'un komutasında
Üsteğmen Rammel Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Üsteğmen Seifert Filistin'de taşıt birliklerinde emir subayı
Üsteğmen Weiss Filistin'de taşıt birliklerinde emir subayı
Üsteğmen Frey Filistin'de 706. Ve 709. Taşıt birliği (konvoyu) komutanı
Üsteğmen Grimm Filistin Kunetra'da taşıt birliği komutanı
Üsteğmen Liebegott Paşa II birliklerinde
Üsteğmen Braunschweig Filistin'de
Üsteğmen Fritz Schmütgen Filistin'de
Üsteğmen Jung Filistin'de
Üsteğmen Höltz Yıldırım ordularında
Üsteğmen Hans Flessing Filistin'de Samah'ta demiryolu durak komutanı
Üsteğmen Anton Filistin'de
Üsteğmen Theodor Höfert Filistin'de 405. Birlikte
Üsteğmen Schneider İstanbul'da emir subayı
Üsteğmen Walther Tröge Yıldırım orduları kurmayında General Liman von Sanders'in emir subayı
Üsteğmen Wichert 146 Piyade Alayı emir subayı
Üsteğmen Hans Lühr İran seferinde görevli, sonra General Goltz'un yanında pilot
Üsteğmen Presse Silah ve mühimmat dairesinde kurmay subayı
Üsteğmen Müller-Herrings 6. Ordu'da
Üsteğmen Graf Hoensbroech Toroslarda, Yük hayvanları birliği komutanı
Üsteğmen Richard Falke 1917 Sina Yarımadasında 300. Uçuş filosunda
Üsteğmen Wilhelm Bormann 1917-1918 Irak'ta 6. Ordu'da Avcı uçak filo komutanı
Üsteğmen Schultheiss Sina yarımadasında avcı uçak pilotu
Üsteğmen Veit Fischer 1917-1918 Filistin'de 304. Uçuş filosunda
Üsteğmen Fritz Berthold 1916 Filistin'de 300. Uçuş filosunda
Üsteğmen Soyter 1915'de Filistin'de 300. Uçuş filosunda emir subayı
Üsteğmen Krüger 1917'de 300. Uçuş filosunda pilot
Üsteğmen Oscar Anschütz Çanakkale'de pilot
Üsteğmen von Hofacker 1918'de Trakya'da 3. Hava Bölüğünde uçak pilotu
Üsteğmen Croneiss Avcı uçaklarında pilot
Üsteğmen Strötzel 1918 Paşa birliklerinde Pilot
Üsteğmen Hans H. Mulzer 1917'de 7. Orduda topçu subayı, Yıldırım Ordu gazetesi sorumlularından
Üsteğmen Glas 1916'dan itibaren
Üsteğmen Rühl 1915'den itibaren
Üsteğmen Erich Eiswaldt 1917'den itibaren Topçu subayı
Teğmen Anton Grimm Türk askerlerine karda yürüme eğitimi verir
Teğmen Röder 1915-1917 Pılot İskenderun hava sahası korunması, Mersin ve Doğu Ürdün'de
Teğmen Croneiss Avcı uçak pilotu (Üsteğmen Croneiss'in kardeşi)
Teğmen Sydler Çanakkale'de pilot
Teğmen Preussner Çanakkale'de Pilot, Uçuş bölük komutanı
Teğmen Garber Çanakkale'de pilot
Teğmen Gottfried Hamm 1918'den itibaren Telgraf birliklerinde
Teğmen Otto Seitz 1918'den itibaren İstihkam subayı
Teğmen Völker 1918'den itibaren Demiryolları birliklerinde
Teğmen Ulrich 1918'den itibaren İstihkam subayı
Teğmen Kramer 1918'den itibaren Piyade subayı
Teğmen Otto Martin 1917'den itibaren Sahra Topçusu
Teğmen Fritz Mergenthaler 1917'den itibaren
Teğmen Paul Behn 1917'den itibaren
Teğmen Weise 1916'da Irak'ta
Teğmen Schmitt 1916'da Irak'ta
Teğmen Rist 1915'den itibaren
Teğmen Franz Babinger Oryentalist 1914'den itibaren Türk ordusunda çevirmen olarak
Teğmen Richard Euringer 1916'da Sina yarım adası ve Filistin'de pilot
Teğmen Stalter (Salter) 1916'da Sina yarım adası ve Filistin'de pilot
Teğmen Henkell (Henckel)1916'da Sina yarım adası ve Filistin'de pilot
Teğmen von Hesler 1917-1918 Yıldırım ordusunda 300. Filo'da pilot
Teğmen von Bülow 1917-1918 Yıldırım ordusunda 300. Filo'da pilot
Teğmen Felmy (Yüzbaşı Felmy'nin kardeşi) 1917'de 300. Filoda pilot
Teğmen Meyerdirks, 1918'de Yıldırım ordularında Pilot
Teğmen Auler Irak'ta
Teğmen Behring Yıldırım ordularında
Teğmen Zimmermann Yıldırım ordularında
Teğmen Gassmann Yıldırım ordularında
Teğmen Kuhn Yıldırım ordusunda emir subayı
Teğmen Kreussler Yıldırım ordularında Makinalı Tüfek bölük komutanı
Teğmen Gründing Filistin'de Doğu Ürdün'de 703. Taburda
Teğmen Böhm Yıldırım 703. Piyade taburu avci birliği komutanı
Teğmen Birtz Yıldırım ordusunda 16. Alay'da
Teğmen Denniger Filistin'de
Teğmen Friedmann Filistin'de 96. Birlikte
Teğmen Vogt Filistin'de 3. Alayda
Teğmen Foerster Filistin'de 201 Piyade birliğinde emir subayı
Teğmen Dienst Yıldırım ordusu askeri haberalma biriminde
Teğmen Schlesinger Filistin'de
Teğmen Lehmeyer Filistin'de
Teğmen Genzel Filistin'de
Teğmen Aschmann 1701. Ordu telefon biriminde
Teğmen H. Becke 601-608 Makinalı tüfek bölüklerinde
Teğmen Wilhelm Rieger Filistin'de
Teğmen Döbler Filistin'de 741. Taşıt birliği komutanı
Teğmen Brockhoff Filistin'de 761. Taşıt birliği komutanı
Teğmen Müller Filistin'de 704. Taşıt birliği komutanı
Teğmen Kaske Filistin'de 711. Taşıt birliği komutanı
Teğmen Zettelmeyer Filistin'de 711. Taşıt birliği komutanı
Teğmen Maier Filistin'de 505. Taşıt birliği komutanı
Teğmen Freese Filistin'de Taşıt birliği komutanlığında emir subayı
Teğmen Neukirch Filistin'de Taşıt birliği komutanlığında emir subayı
Teğmen Hubert Filistin'de 705. Taşıt birliği komutanı
Teğmen Schimmelfeng Filistin'de Taşıt birliği komutanı
Teğmen Weck Filistin'de 710. 713. 502. Taşıt birliği komutanı
Teğmen Holtzscherer Filistin'de 713. Taşıt birliği komutanı
Teğmen Walther Filistin'de Taşıt birliği komutanı
Teğmen Springer Filistin'de 712.Taşıt birliği komutanı
Teğmen Domnick Filistin'deTaşıt birliği komutanı
Teğmen Estorff Sivas Ulukışla'da taşıt birliği komutanı
Teğmen Albrecht Sivas Ulukışla'da komutanı
Teğmen Kemper Yıldırım ordusu 701. Piyade birlik komutanı
Teğmen Koop Yıldırım ordusunda 702. Mayın atıcısı komutanı
Teğmen Hannes-Block 7. Ordu'da Topçu Subay
Teğmen Wilhelm Cleemann Yıldırım ordusunda, Yıldırım Ordu gazetesi sorumlularından redaktör
Teğmen Nebel Yıldırım ordusunda, Yıldırım Ordu gazetesi sorumlularından redaktör
Teğmen Moritz General Liman von Sanders'in kurmayında
Teğmen Kelle Filistin'de146. Piyade alayında
Teğmen Speidel Filistin'de Taşıt konvoylarında
Teğmen Friedrich Platz
Teğmen E. Plenio Askeri inzibat subayı
Teğmen Schütze İstanbul'da Alman askeri heyetinde görevli inzibat subayı
Teğmen Ferdinand Müller Topçu subayı, 704. Taşıt konvoyu komutanı
Teğmen Zilles Filistin'de 300. Uçuş filosunda emir subayı
Teğmen Nauberlit Filistin'de 300. Uçuş filosunda
Teğmen Kakeling Filistin'de 300. Uçuş filosunda
Teğmen Zugann Filistin'de 300. Uçuş filosunda
Teğmen Louis Schwarzkopff Filistin'de 300. Uçuş filosunda
Teğmen Wilhelm Soleski Yeşilköy'de Uçucu birliklerde
Teğmen Graf von Schwerin 701. Piyade bölüğünde
Teğmen Metzger Filistin'de 701 Makinalı tüfek bölüğünde
Teğmen Glaschker Adana'da malzeme temin subayı
Teğmen Fritz Bötzow Filistin'de Cenin'de 300. Sahra uçuş birliklerinde Şehit Pilot
Teğmen von Chamier Filistin'de Cenin'de 300. Sahra uçuş birliklerinde
Teğmen Meyer Filistin'de Cenin'de 300. Sahra uçuş birliklerinde Şehit
Teğmen Rissman Filistin'de Cenin'de 300. Sahra uçuş birliklerinde Şehit
Teğmen Hampe Filistin'de Cenin'de 300. Sahra uçuş birliklerinde
Teğmen R.U.Uta Filistin'de Cenin'de 300. Sahra uçuş birliklerinde
Teğmen von Kunsberg Filistin'de Cenin'de 300. Sahra uçuş birliklerinde
Teğmen Ernert Filistin'de Cenin'de 300. Sahra uçuş birliklerinde
Teğmen Pflug 30 kişilik Işıldakla haberleşme birliğinde sorumlu subay
Teğmen Ernst Jacob Filistin Paşa II kuvvetlerinde
Teğmen Hoesch Yıldırım ordusunda
Teğmen Neuloch Yıldırım ordusunda
Teğmen Eggebert Meder 1701. Telefonla haberleşme birliğinde
Teğmen Ottmar Schwager 1915-1917 Telefonla haberleşme birliğinde
Teğmen Kurt Wertelnmann 3. Sahra topçu birliğinde
Teğmen Halle Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Sonntag Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Offenberg Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Baimke Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Weidmann Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Förster Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Schäfer Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Fischer Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Russ Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Wiegand Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Klepper Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Wilkens Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Sälke Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Wendt Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Strauch Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Schüler Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Kirchner Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen O'swald Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Luckhardt Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Oesterle Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Lansberg Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Kaniecki Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Metz Pilot Yıldırım ordusunda 11. Avcı taburunda
Teğmen Korb Filistin'de 702. birlikte
Teğmen Merth Filistin'de 702. birlikte
Teğmen Klingspor Musul'da Petrol sondaj subayı
Teğmen Back İran seferiyle Kermanşah'a
Teğmen Hauck İran seferiyle Kermanşah'a
Teğmen Maschmeier İran seferiyle Kermanşah'a
Teğmen Beyer Filistin'de su sondaj işlerinde Yüzbaşı Range'nin yardımcısı
Teğmen Franke Halep'te Bağlantı subayı
Teğmen Deveroff Mardin'de Sahra demiryolları Bağlantı subayı
Teğmen Gerber 6. Ordu'da İstihkam subayı
Teğmen Kraft 6. Drdu'da istihkam (köprülerden sorumlu) subayı
Teğmen Böhn 6. Ordu'da Yük taşıyan Hayvan kolonları sorumlusu
Teğmen Fritz Lorch Irak'ta
Teğmen Nagel Afyon ve Konya'da. Ayrıca askeri heyetin Boğaziçi gazetesinde resimler çizer
Teğmen Zinnecker İzmir'de
Teğmen Kunze (Kunz) 1918'de Paşa birliklerinde Filistin ve Irak'ta avcı uçak pilotu
Teğmen Schulze Irak'ta avcı uçak pilotu
Teğmen Bestaenier 1918'de Paşa birliklerinde Filistin ve Irak'ta avcı uçak pilotu
Teğmen Georg Dehn 1918 Arkeolog, Askeri Heyette, Wiegand'ın komutası altında
Teğmen Karl Klinghardt 1915'den itibaren
Teğmen Heinrich von Opel
Teğmen Heinz Schellens
Teğmen Kutter
Teğmen Stahl İstanbul'da Alman askeri heyetinde görevli
Asteğmen Fritz Zollitsch 1916'dan itibaren
Cephelere göre ise şöyle ayrıntılar vermek mümkün. Aşağıdaki isimlerin bazıları kısmen yukarıdaki listelerde verildiği için tam bir liste olarak değerlendirmemek gerek.
DOĞU CEPHESİ, GÜNEYDOĞU VE KARADENİZ
Alman Genelkurmayı ve kuvvet komutanları (General Hindenburg, General von Moltke ve General von Conrad) Eylül ayında Türk'lerden özellikle Kafkasyada bir cephe açmalarını isterler. Çünkü Avusturyalılar Ruslar karşısında çok güç durumda kalmışlar çok büyük güçlerini kaybetmişlerdir. Amaç böylelikle Batı cephelerinden Rusların buraya asker kaydırmalarını sağlamaktır. Planın başarılı olması için ileri harekata paralel olarak, Kafkasya'daki Rus işgalinde bulunan Gürcistan, Acaristan, Azerbaycan ve Kuzey İran gibi yerlerde aynı anda Ruslara karşı halk ayaklanmaları yapılması planlanır ve bu işle görevli subaylar bu yörelere gönderilir. Fakat öte yandan Ruslar'da aynı planları Doğu Anadolu'ya kendi kuvvetlerinin saldırısı sırasında Ermenileri ve Kürtleri ayaklandırmak için yapmakta ve çalışmaktadır.
Ruslara karşı Aralık ayında ( Kışın tam ortasında) harekete geçen 'da 3. Ordu komutanı Hasan İzzet Paşa'nın kurmay başkanı Yarbay Felix Guse'dir. Onun emir subayı önce Yüzbaşı von Stetten sonra Yüzbaşı Winzer olur. Sonra bu göreve Yarbay Erwin von Strube gelir. Erzurum Müstahkem Mevkii Komutanlığına General Posselt getirilir. (Savaş başladıktan sonra Balkan savaşlarındaki verimsizlikleri ve olumsuz etkileri de düşünülerek silahları alınarak geri hizmete alınan Osmanlı vatandaşı Rum ve Ermenilerin yol yapımı birliklerinde kullanılması (Amele taburları) fikri General Posselt'ten gelir.) Bu Ordu'ya bağlı 10. Kolordu kurmay Başkanı Binbaşı Lange olur. Binbaşı Kirsten, bu ordunun süvari birliklerine komuta bölümüne katılır. Topçu Yüzbaşı Straszewski bir süre sonra 11.Kolordu'ya geçer. General Dr. Colley Erzincan'da diğer iki Alman doktor ve Alman hemşirelerle birlikte ordunun sağlık hizmetlerine katkıda bulunur. Ayrıca Yüzbaşı von Scheubner geçici olarak Erzurum'da Alman konsolosluğunda görev alır. Binbaşı Paulcke 1915-1916'da bu orduda Kayaklı birlikler komutanıdır.
Süvari Yüzbaşı Schröder 3.ordu'nun cephe gerisi denetleyicisi (Müfettişi) olarak göreve başlar. Binbaşı Vonberg önce Sivas'ta birliklerin harekata hazırlanmasında sonra 10. Kolordu'da sahra topçusu olarak harekatlara katılır. Rize, Trabzon, Artvin, Kars, Sarıkamış yörelerine Topçu Binbaşı Stange komutasında çete savaşı yapmakla bir birlik görevlendirilir. Çetecileri yetiştirmek için ayrıca diğer bazı Alman subayları görevlendirilir. Savaş bakanı Enver paşa, 3. Ordu komutasını Ocak ayında İzzet Paşa'dan kendi üzerine alır. Kendisine Alman generali von Schellendorf ve emir subayı Binbaşı Fischer kurmay subayı Yarbay Otto von Feldmann (kendisi 1. Ordu Kurmay başkanıdır) da katılmıştır. Trabzon'da 28. Piyade alayı komutanı Binbaşı Hunger ilerleyen Ruslara karşı çarpışır. Ayrıca yine Trabzon'da Kafkasya'da çıkacak karışıklıklardan yararlanarak Gürcistan'a çıkarma yapmak amacıyla Gürcü gönüllü çete birlikleri hazırlanır. Bunları Teğmen Louis Mosel, Teğmen Schliephack, Yüzbaşı Graf von der Schulenburg, sonra Üsteğmen von der Galen yönetir. Kafkasya'daki Sarıkamış (Rusları arkadan) çevirme harekatı başarısız kalınca, bu Gürcü birlikleri kısmen dağıtılır, kısmen de Osmanlı ordusu emrinde Karadeniz ve Doğu bölgesindeki Rum-Ermeni haydut ve çetecilerin ve asker kaçaklarının takibinde kullanılır. Ruslar, İngilizlerin ve Fransızların çok büyük kuvvetlerle Çanakkale önlerine gelmesinden hemen sonra Nisan ayında karşı saldırıya geçerler buna paralel olarak, çeşitli yerlerde Van'da, Şebinkarahisar'da, Muş'ta, Maraş'ta Ermeni isyanları çıkar.
Bu cephede 3. Ordu kurmay başkanlığı bir süre için Yarbay Falkenhausen alır. Samsun'da toparlanan birliklerin hazırlığında Binbaşı Diesener görev alır. Yedek Binbaşı Karlsruhe Teknik okulu Profesörü Paulke Istanbul'da kayak yapımı için atölyeler kurar sonra bu malzeme ile orduya Erzincan dağlarında kayak eğitimi vererek Dağ taburlarını kurar. Öte yandan Avusturyalı Oryantalist Yedeksubay Dr. Pietschmann'da Erzurum'da benzer kayak birlikleri kurup eğitir. Bu cephede savaş başından sonuna kadar toplam 20 Alman subayı ve birçok Avusturyalı subay görev almıştır. Ayrıca subay adaylarından Meyer ve Thiel'de bu ordu da görev yaparlar. Güneydoğu Bölgesinde, Diyarbakır, Urfa ve Maraş bölgesinde çıkan ayaklanmaları bastıran ordu birliklerinin komutanı Fahri Paşa'nın Kurmay başkanı Yarbay Graf Wolfskeel von Reichenberg'dir.
MISIR, SİNA CEPHELERİ
Aynı anda Mısır, Sina yarımadasında ve Suveyş kanalını kontrol altına almak için 4. Ordu yola çıkar. Amaç İngiltere'nin Hindistan ve deniz aşırı ülkelerden Süveyş kanalı yolu ile Avrupa'ya sömürge askeri ve malzeme getirmesini engellemektir. Bu ordunun komutanı Cemal Paşa ve Kurmay Başkanı Albay von Werner Frankenberg-Proschlitz, sonra Kurmay Binbaşı Solger. Albay Kress von Kressenstein komutasındaki Kuvvetler Suveyş'e ulaşır, fakat fazla başarılı olamaz. Kress'in emir subayı Binbaşı Mühlmann, Binbaşı Franz von Papen (kendisi daha sonra 4. Ordu kurmay başkanlığına atanır) ve Albay von Schierstaedt , Albay Pfeiffer, Yarbay Lauffer, Binbaşı Tiller, Binbaşı Meier, Binbaşı Hunger, Binbaşı Fischer, Yüzbaşı Bölcke, Yüzbaşı Hans Erich von Tzchirner, Yüzbaşı Maschmeyer, Yüzbaşı Gerlach, Yüzbaşı von Hagen (Suveyş kanal harekatında şehit olur), Deniz Üsteğmen Brasch, Teğmen Rosskoten'da bu orduda görevlidirler. Sonra Suveyş kanalı harekat bölgesinin kurmay başkanı Yarbay von der Goltz (Irak Cephesinin komutanı Mareşal Colmar von der Goltz'un oğlu) olur.
ÇANAKKALE
Sarıkamış Rusları arkadan çevirme harekatı, büyük kayıplara rağmen Ruslar'da bir telaş uyandırır. Batı Cephesinde Alman ve Avusturyalılara karşı savaşırken, Kafkas cephesinde Türk hücumu karşışında telaşa kapılırlar. Kafkas cephesinde çok büyük bir Türk ordusunun daha beklediğini sanan Ruslar 2 Ocak 1915'te İngiltere'ye resmen başvurarak yardım isterler. İşte doğudaki bu harekat Çanakkale önüne yüzbinlerce düşmanın yığılmasının nedeni olmuştur. Bu istek üzerine İngiliz ve Fransızlar, Ruslara yardım etmek amacıyla Çanakkale ve İstanbul boğazlarına yüklenmek için harekete geçerler ve önce gemilerle boğazı aşmak isterler. Amaç İstanbul'un (başkentin) ele geçirilmesidir. Subay astsubay ve er olarak 700 kişilik bir Alman askeri birliği bu yörede görev almıştır. Çanakkale ve İstanbul Boğazları savunma tertipleri komutanı Alman Amiral Guido von Usedom' dır. Generalin kurmay başkanı Deniz Binbaşı von Janson. Çanakkale'de Koramiral Johannes Merten, Istanbul Boğazında ise Deniz Albay Kühlwetter görev alır. Topçu kuvvetlerin danışmanlığına Albay Gressman getirilir. Çanakkale savaşlarını 5.Ordu komutanı olarak General Otto Liman von Sanders yürütür. Yaverleri (emir subayları) Yüzbaşı Erich Prigge, Yüzbaşı Carl Mühlmann, Yüzbaşı Thieme'dir. Kurmay heyetinde Osmanlı subayları dışında Süvari Yüzbaşı von Frese vardır. İrtibat subayı Binbaşı Beckert'dir. Çanakkale savaşlarında komuta görevi üstlenen diğer bazı Alman Subaylar şunlardır. 5. Ordu, 3. Tümeni komutanı Albay August Nikolai, 5.Tümen komutanı Albay von Sodenstern daha sonra aynı göreve Albay Hans Kannengiesser getirilir. Kıyı koruma birliği komutanı Binbaşı Wilhelm Willmer, 28. Piyade Alayı komutanı Albay Hunger. Saros körfezini 1.Ordu komutanı General Colmar von der Goltz komutası altındaki kuvvetler koruyor, general daha sonra Irak cephesine atanınca yerine bir müddet Albay Beck sonra da Esat Paşa getirilir. İstihkam Binbaşısı Effnert, İstihkam Albay Weber siperleri ve şaşırtıcı yalancı siper yapımın koordine eder aynı zamanda Asya cenahındaki 15. Kolordu komutanıdır. Bu ordunun Kurmay Başkanı Çin deneyimli Yarbay Thauvenay, sonra yerine Binbaşı Eggert, 12.Tümen komutanı Yarbay Havek, Rumeli cihetindeki 8.Ağır topçu alayı komutanı Albay Wehrle, yanında oğlu Teğmen Wehrle, ve emir subayı Teğmen Adie, daha sonra bu Alayın komutanlığını Albay Grossmann alır, Hamidiye Tabyası komutanı Deniz BinbaşıWossidlo 'dır. Aynı tabyada Üsteğmen Herschel'de görev alır. Anafartalar Topçu komutanı Binbaşı Lierau, sahra top taburu komutanı Yüzbaşı Lehmann, Makinalı Tüfek bölüğü komutanı Üsteğmen Bolz, 2 .Ordudan gelen teknik birlikler ise Albay Berend, Yarbay Clement ve Binbaşı Lethes komutasında. İntepe'deki topçu birliklerini Deniz Yüzbaşı Nitzsche birleştirir. Ayrıca Binbaşı Kirsten, Binbaşı Schierholz (Yenişehir ve Kumkale'de), Topçu Binbaşı Bienhold'da bu birliklerde görev alırlar. 5. Kolordu komutanı Binbaşı Albrecht. Orhaniye'deki birliklerin komutanı deniz Teğmen Wörmann. Güney gurubunda Binbaşı Binhold, Binbaşı Schmidt-Kolbow ve Binbaşı Senftleben ve deniz Üsteğmen Boltz görev alırlar. Deniz Teğmen von Rabenau Gelibolu'da çarpışır. Kuzey grubunda Binbaşı Vonberg, Yüzbaşı Detleffen görev alır. Denizaltı silahları konusunda deniz Binbaşı Gehl danışmanlık yapar. Tümamiral von Usedom'un oğlu Teğmen von Usedom bu bölgede gözetleme subayı olarak görevlidir. Alman Sahra uçakları şefi Havacı Yarbay Siegert burada gözetleme uçuşları yapar. Çanakkale'de müttefik güçler başarısız kalınca, Türk-Alman birlikteliğinin politik mimarlarından Ernst Jäckh " Helgoland'dan Bağdat'a kadar 4'lü ittifak güçlerinin (Bulgaristan dahil) birliği sağlanmış oldu." der.
İZMİR VE EGE
14.Kolordu, İzmir ve bölgesi komutanı Tuğgeneral Bruno Trommer'dir. Rum çetelerle ve asker kaçakları ile mücadelede ve diğer Ege adalarına yapılan harekatlarda Binbaşı Schmitt-Kolbow, süvari Yüzbaşı Schüler von Krieken, Yüzbaşı Linsmayer görev alırlar.
Ege'de İzmir körfezi açıklarında Kösten adasından gelen Rum çetecilere yapılan harekata Binbaşı Lierau komutasında birlikler katılır. Bunlar arasında Deniz Üsteğmen Missuweit, Üsteğmen Diesinger ve Avusturyalı Yüzbaşı Manouschek vardır. Akdeniz'de Meis adasından gelen çetecilere karşı yapılan harekata Yüzbaşı Schüler, Binbaşı Schmidt Kolbow, Yüzbaşı Ittmann, Üsteğmen Hasselberger katılırlar
KAFKASYA, İRAN, DAĞİSTAN, AZARBEYCAN VE AFGANİSTAN'DA HALKI İSYANA KIŞKIRTMA VE SABOTAJ EYLEMLERİ İÇİN ALMAN KONSOLOSLARININ HAZIRLADIĞI SEFERLER
Müslüman Gürcüleri, Kafkas halklarını, İran, Afganistan ve Orta Asya halklarını İngiliz ve Ruslara karşı kışkırtıp ayaklandırmak amacıyla, 1914 yılından itibaren Kafkasya, İran ve Afganista'a seferler hazırlanmış, bu seferlere Türklerin yanında, İstanbuldaki Alman Büyükelçiliği kadrosundan Türkiye'de Alman konsolosluklarında Yardımcı Konsolos olarak görevli Alman Teşkilatı Mahsusasının subayları komutanlık yapmışlardır. Bu kışkırtma operasyonları yöneticisi İstanbul'daki Alman askeri ataşesi Albay von Leipzig, onun bir kaza kurşunu ile Türkiye'de ölmesinden sonra Yarbay Otto von Lossow'dur. Konsoloslukta çalışmasına rağmen Yarbay Lossow Dışişleri bakanlığına bağlı değil, doğrudan Alman genelkurmayına ve Alman Kayserine bağlıdır. Lossow'un aynı Deniz Ataşesi Humann gibi Enver Paşa'yla çok yakın ve samimi bir ilişkisi vardır. Balkan savaşlarında benzer deneyimleri kazanan Süvari Yüzbaşı Kaspar Graf von Preysing-Lichtenegg-Moos Kasım 1914'den itibaren bir kaç aylığına İstanbul'daki Alman büyükelçiliğinde görevlendirilir. Yüzbaşı Preysing'in önerisi üzerine Max Erwin von Scheubner-Richter (Daha sonra 9.11.1923 yılındaki NAZİ'lerin lideri Adolf Hitler'in Münih'te yaptığı darbe girişimi sırasında yardımcısı, Darbe sırasındaki çatışmada Polis tarafından vurularak öldürülür. Bu darbe teşebbüsü sırasında Otto von Lossow'un da ikircikli bir rolü vardır.) Teğmen rütbesiyle asıl mesleği mühendislik olmasına rağmen savaş gönüllüsü olarak Türkiye'ye gelir. Kendisine yine savaş gönüllülerinden Teğmen Paul Leverkühn (Savaş sonrası Alman gizli istihbarat subayı olarak görevini sürdürür) emir subayı olarak eşlik edecektir. Ayrıca Teğmen Karl Gustav Leverkühn'de (kardeşi) bu gelen gönüllü gurubunun içindedir. Scheubner-Richter'e verilen görevlerden biri de önce Preysing için düşünülen görevdir. Bakü'den Rusya'ya petrol akımını engelleyici sabotajları gerçekleştirmek, Bakü'den Tiflis'e giden petrol boru hattını tahrip etmek. Bu işlerin hareket noktası için Erzurum kenti merkez olarak seçilir. Erzurum'daki Alman Konsolosu Anders Rusya'da iken casusluk şüphesiyle tutuklanınca, Erzurum'a konsolos olarak petrol uzmanı Konsolos Schwarz atanır. Scheubner'in, bu işlerde Konsolos Schwarz'la çalışması tasarlanmaktadır. Fakat konsolos Schwarz İstanbul'a dönünce kendisine ayrıca Erzurum 2. Konsolosluğu görevi verilir. Berlin'de kararlaştırılan bu kışkırtma hareketlerinin yöneticisi olarak Yüzbaşı Graf von der Schulenburg (kendisi savaş başlangıcında Tiflisteki Alman konsolosu idi) görevlendirilir. Kendisinin emir subayı İstanbul Moda'da Arkeolog olarak çalışan Teğmen Dr.Schede' dir. Ayrıca Hekim Yüzbaşı Dr. Stoffels, savaş gönüllülerinden Dr. Schmidt ve Teğmen Moser, İstanbul'dan Alman Askeri Heyetinden Teğmen Thiel, Astsubay Schlimme (eskiden Konsolos Anders'in hizmetinde) Scheubner'in gurubuna katılır. Seferin Türk gurubunun başı ise İttihat ve Terakki'nin ileri gelenlerinden Ömer Naci Bey'dir. Gurup sefere çıktıktan sonra Yüzbaşı von der Schulenburg Erzurum'da Konsolosluk görevini üstlenir. Alman Konsolosu Schulenburg bir taraftan Erzurum'dan kışkırtma va sabotaj işlerini planlarken, öte taraftan Trabzon'da Gürcü gönüllülerden bir birlik hazırlamaya girişir. İran üzerine gidecek birliklere geçici bir süre için Albay Adolf Friedrich sonra General Graf Kanitz (Tahran'daki Alman Askeri ataşesi, İran milliyetçilerini kışkırtmakla görevlendirilir) komuta eder. Albay Bopp, Binbaşı Raith, Binbaşı Klein (16 kişilik bir gurupla İran'ın Karun bölgesindeki işlenmiş petrolü etkisiz etmek için yola çıkar, Klein'in bu gurubunda Andreas Reul da görev alır), Yüzbaşı Schenker, Yüzbaşı Walker, Üsteğmen Hans Erdmann, Teğmen Hans Lührs, Teğmen Vincenz Müller (ileride Korgeneral olur) Hekim Binbaşı Ilberg de bu birliklerde çarpışırlar. İran jandarmasını eğitmek için orada bulunan İsveçli Subaylar'da bu göreve dahil edilirler. Bu İsveç'li subaylar da şunlar: Binbaşı Erikson, Binbaşı Kaellstroem, Binbaşı Soneson. 8. Ordu'dan İran içine giren kuvvetlere Binbaşı Gottschalk ve Binbaşı Althaus komuta ederler. Bu subaylar (gönüllüler-kışkırtıcı ajanlar) özel kuvvetler toplayarak, Kafkasya'dan Afganistan'a ve Yemen'e kadar olan bölgede kutsal cihat çıkarmak ve yöre halkını İngilizlere isyana kışkırtmak amacıyla yola çıkar. Bu subaylara gidilen yörelerdeki Alman konsolosluk görevlileri de yardımcı olurlar. Örneğin İran Golf Körfezinde bulunan Buşir kentindeki Alman Konsolosu Wassmuss emrindeki birliklerle İngilizlere karşı harekete geçer ve güney Batı yönünde ilerler. Doğu'ya doğru (Afganistan'a) ise şu subaylar giderler. Binbaşı von Stotzingen, Deniz Yüzbaşı von Möller, Yüzbaşı Oskar Ritter von Niedermayer, Yüzbaşı von Hentig (Konsolos), Yüzbaşı Schünemann, Üsteğmen Voigt, Üsteğmen Curt Wagner. Ayrıca'da Sudan ve Habeşistan'a da bir gurup gönderilir.
SURİYE, FİLİSTİN, IRAK, HİCAZ,YEMEN CEPHELERİ
Suriye Cephesinde 4. Ordu komutanı Cemal Paşa'nın Kurmay başkanı Albay von Frankenberg, Irak cephesinde 6. Ordu komutanı Halil Paşa'nın kurmay başkanı Albay Gerold von Gleich sonra Binbaşı Hans Wilhelm Kretzschmar, sonra Binbaşı Ernst Paraquin (kendisi sonra Doğu Kafkasya orduları kurmay başkanlığına atanır). Sonra Ordu komutanı Mareşal Colmar von der Goltz, kurmay subayı Yarbay Hans von Kiesling'dir. Yarbay Ludwig Schraudenbach, Üsteğmen Max Winkler' de bu orduda savaşırlar. Akabe bölgesinin komutanı Yarbay Mansfeld'dir. Tuğgeneral August Nikolai (Çanakkale'de Albay) Suriye bölgesine gelir. Gazze bölgesinin komutanı ise Binbaşı Kiehl, Halep'te Deniz Binbaşı de Grancy, 6. Ordu'daki Alman subayların komutanı General Gressmann, Sonra oluşturulan Kafkas ordular gurubu (2. ve 3. Ordular) Kurmay Başkanı Binbaşı Alexander Falkenhausen. Suriye ve Filistin'deki birliklerin cephe gerisi (menzil) kurmay başkanı Binbaşı von Mikusch.
8.Ordu (Filistin) Kurmay Başkanı Albay Adolf Hergott, Tümen komutanları Yarbay Hans Guhr, Albay Böhme, Albay von Oppen, Binbaşı Frey, Şeria nehri doğusu kuvvetleri kurmay başkanı Yarbay Hagen, diğer subaylar: Yarbay von Hammerstein-Gesmold, Binbaşı Karl Rommel (daha sonra General, General Erwin Rommel'in kardeşi), Binbaşı Ludloff, Binbaşı Reith, Binbaşı von Menges, Binbaşı Michaelis, Binbaşı Schmidt-Kolbow, Binbaşı Mohlsen, Yüzbaşı Grassmann, Yüzbaşı Hecker, Yüzbaşı Justi, Yüzbaşı von Keyerling, Yüzbaşı Düsel, Süvari Yüzbaşı von Busse, Teğmen Heiden, Teğmen Riecks, Teğmen Adolf Treitz, Teğmen Bünte. Gazze'de Binbaşı Tiller, Yüzbaşı Ritter von Truczewski (Avusturyalı) ve Teğmen Cordier görev alır.
YILDIRIM ORDUSU
General Kazım Karabekir anılarında, Türk ordusunun savaşın başlamasıyla birlikte gücünün üstünde bir şekilde önce Kafkasya'ya sonra Mısır ve Basra'ya saldırıya geçirilmesinin Almanlarca bilerek planlandığını anlatmaktadır. Almanların amacı İngilizleri ve Rusları bu bölgede kışkırtarak, Türklere saldırtmak ve Arap yarımadası ve Anadolu'nun Ruslar ve İngilizlerce işgalini sağlamak, bu sırada Batı ve Rusya cephelerinde İtilaf güçlerinin baskısının azalmasını sağlamak, buralarda harbi kazandıktan sonra, kurtarıcı olarak Anadolu'yu ve Arap yarımadasını düşmanlardan kurtararak, buradaki halkın gözüne girmek ve bu bölgeleri Alman sömürgesi yapmaktır.
Bağdat'ın geri alınması amacıyla yeni kurulan Yıldırım ordusunda 64 Alman subayı görev alır. Subayından erine kadar tamamen Almanlar'dan oluşan bu orduda çok az sayıda Türk askeri görev almıştır. İlk önceleri Falkenhayn orduları olan ve 6. ve 7. Osmanlı ordularının birleştirilmeleri , Alman Asya kuvvetleri ve diğer Türk ve Alman denizci birlikten oluşturulması düşünülen, sonra Yıldırım orduları adını alan bu ordu, her nedense ters bir yolla Bağdat'a, Filistin üzerinden yürüyecektir. Her ne kadar Batı cephelerinde kesin sonuç alınmamasına rağmen, bu biçimde yalnız Alman komutanlardan kurulu bir ordunun bölgeye gelmesi akla yukarıdaki savın doğru olabileceğini düşündürmektedir. Tarihçi Hikmet Bayur'a göre Almanların amacı Filistin ve Kudüsü ellerinde tutarak hem yöredeki Arapların gönlüne girmek, hem de Hristiyan dünyasında prestij kazanmaktır. Mustafa Kemal de General Falkenhayn'ın Yıldırım ordusuna atandıktan sonra bu durumu farkederek genel Kurmay'a uzunca bir değerlendirme yaparak Almanların niyetleri belli ederse de, bu görüşler nedense İstanbul'da kabul görmez. İsmet İnönü'de hatıralarında bu olayı ayrıntıları ile anlatır. Fakat İngilizlerin ilerlemeleri ve Küdüs'ün savunulması gereği ortaya çıkınca bu ordu gerçekten de Suriye ve Filistin'e kaydırılır. Yıldırım ordusunun komutanı önce General Erich von Falkenhayn, sonra General Otto Liman von Sanders, Kurmay Başkanı Albay Wilhelm von Dommes. Binbaşı Würth von Würthenau, Binbaşı Bell, Binbaşı Hans von Kiessling, Binbaşı Staubwasser, Süvari Yüzbaşı von Gröben, Üsteğmen Kühner, Üsteğmen Herkner, Teğmen Wieland ise bu subaylardan yalnızca bazıları. Irakta'ki Alman orduları komutanı Tümgeneral Gressmann, Kurmay başkanı Binbaşı Loeschebrand-Horn, Menzil subayı süvari Yüzbaşı von Abel, Dar es Zor 'daki menzil subayı Yüzbaşı Edwall, Ana'da Teğmen Becker, Hit'te Yüzbaşı Sonesson (Eski İsveçli), Cerablus'ta Fırat nehri filoları Deniz Yüzbaşı von Cappeln komutasında, Şam'da Binbaşı Duesterberg, Hom, Dera ve Afule'de menzil subayları Teğmen Fricke, Teğmen Jarolimek (Avusturyalı), Şam'da Yüzbaşı Ritter von Heilingbrunner, Binbaşı Ritter Hans Edler von Kiesling (Menzil Müfettişi), Şam'da Teğmen Dr.Stein Spor ve kültür işlerinden sorumlu, Şam'da Menzil komutanı Yüzbaşı Papsdorff, sonra Binbaşı Rietsch bu görevi alır, Yargıç Dr. Aschaffenburg. Ayrıca yardımcı hizmetlerden, Hekim Yarbay Ziemann, Hekim Binbaşı Dr Krause, Hekim Binbaşı Cramer, Hekim Binbaşı Diesing, Eczacı Yüzbaşı Schmidt, Veteriner Yüzbaşı Dr. Steinbrück, Veteriner Yüzbaşı Moritz, Teknik hizmetlerden Teğmen Wolf, Teğmen Zimmermann, Teğmen Erdmann, Jarmuk'da petrol taşlarından makina yağı yapımını Teğmen Beyschlag üstlenir Diğerlerinin adlarını yukarıdaki listede verdim.
HEKİMLER
Alman Sağlık hizmetleri Başkanlığına Prof. Dr. Collin atanır. Türk Sahra sağlık hizmetleri Başkanı ise Dr.Jungels'tir. Askeri hekimler yanında Alman Kızılhaçı tarafından Türk hastahanelerine gönderilen ve asker hekimler, hemşireler gönderir. Örneğin Dr.Theodor Zlocisti İstanbul'da Alman Kızılhaç Sahra hastanesi Başhekimidir. Hekim Yarbay Prof. Dr. Georg Mayer (Sahra hastahanelerinin düzenlenmesi ve bulaşıcı hastalıkları önleme ile görevlendirilir, Çanakkale'de de görev yapar, 1915 Ekim'inde görevini tam yapamadığı ve astlarına çok kötü muamele yaptığı için Enver ve Liman tarafından görevine son verilerek Almanya'ya geri gönderilir.) Dr. Viktor Schilling (4.Ordu Filistin bölgesi Hijyen işleri başkanı), Hekim Yarbay Dr.Werner Steuber 1917-1918 'de Yıldırım orduları başhekimliğini üstlenir. Hekim Yarbay Dr. Vollbrecht 1917'de Yıldırım ordularında görev yapar. Hekim Binbaşı Otto Mayer (Askeri Heyet hasta nakliye birimi Başhekimi), Hekim Binbaşı Prof.Dr. Brüning (Cerrah, Askeri heyette, Gülhane'de öğretim görevlisi ) Cerrah Prof. Richard Bier, Binbaşı Jorns, Binbaşı Dr. Baron von Trützschler, Graf Hohenberg, Hekim Binbaşı Dr.Stutzin, Dr.Nikau, Dr. Rudolf Hoffmann, Binbaşı Dr.Rodenwaldt(İzmir ve Çevresinde Hijyen uzmanı), Dr. Sauerwald, Dr.Zeiss (4.Ordu'da Hijyen Uzmanı), Dr.Liebert, Dr.Colley, Dr.Zlosisti. Dr.Liebert, , Dr.Otto Lawetzky, Dr.Theo Malade, Dr.Maas, Dr.Jörns, Dr. Thieme, Dr. Adolf Eugen Fick, Yüzbaşı Dr. Fehlandt , Yüzbaşı Dr. Seiler, Yüzbaşı , Yüzbaşı Dr. Weidanz, Yüzbaşı Dr.Keller, Yüzbaşı Dr. Stein, Yüzbaşı Dr. Lambert Sahra hastanesi Başhekimi Dr. Homeyer, Hekim Binbaşı Dr. Brünn diğer hekimlerden bazıları.
Özellikle deniz kuvvetlerine bağlı birçok denizci hekim subay Hastanelerde görev alırlar. Yavuz ve Midilli gemilerinde çalışanları yukarıda belirttim. Bunları şöyle sıralamak mümkün. Deniz kuvvetleri komutanlığının sorumlu hekimleri sırasıyla Hekim Yarbay Dr. Heinrich Trembur, Hekim Yarbay Dr. Böse. Diğer gemi ve hastanelerdekiler de şunlar. U-21 Denizaltısında Hekim Yüzbaşı Dr. Gustav Olshausen, diğer denizaltılarda Hekim Yüzbaşı Dr. Konrad Lotze, Hekim Yüzbaşı Dr. Ludwig Reinhold, Hekim Asteğmen Ernst Roesner. İstanbul Deniz Asker Hastanesinde Hekim Binbaşı Dr. Bernhard Zschech, Hekim Binbaşı Dr. Sigmund Moosauer. İstanbulda Askeri Labaratuarlar Şefi Hekim Yüzbaşı Karl Stade. Deniz Garnizon hekimi Üsteğmen Dr. Erich Katzschmann sonra Hekim Yüzbaşı Dr. Maximilian Braunert. Ecza depoları başkanı Deniz Eczacı Yüzbaşı Dr. Kinscher. Hastabakıcıların Müfettişi: Hekim Dr. Kayser. Harbiye Asker hastanesinde görev yapan hekim subaylarda şöyle: Hekim Binbaşı Dr. Hans Wunderlich, Hekim Yüzbaşı Dr. Eduard Asbeck, Hekim Yüzbaşı Ludwig Reinhold, Hekim Yüzbaşı Dr. Hellmuth Petersen. Taşkışla hastanesinde: Hekim Yüzbaşı Dr. Bernhard Zschech, Hekim Üsteğmen Dr. Ernst Metge, Hekim Üsteğmen Dr. Gotthard Zacharias-Langhans. Rus hastanesinde Hekim Yüzbaşı Carl Voigt. St. Joseph hastanesinde Hekim Yüzbaşı Dr. Karl Fievet, Hekim Üsteğmen Dr. Karl Essig. İstanbul'daki polikliniklerde Emirgan'da Hekim Yüzbaşı Dr. Georg Willrich, Çukurbostan'da Hekim Yüzbaşı Carl Voigt, Hekim Yüzbaşı Dr. Otto Kneife, Hekim Yüzbaşı Dr. Walter Voigt. Istanbul dışında görevli denizci hekimler ise şunlar. Çanakkale'de Hekim Yüzbaşı Dr. Wilhelm Rosenberger, Hekim Yüzbaşı Dr. Hermann Wille, İstanbul boğazı Anadolu kavağında Hekim Üsteğmen Dr. Gotthard Zacharias-Langhans, Hekim Üsteğmen Dr. Bruno Klein. Gelibolu çıkarma birliklerinde Hekim Asteğmen Dr. Hiltmann, Hekim Asteğmen Robert Koch. Bu birliklerin karagahında Hekim Yüzbaşılar Dr. Karl Fievet, Dr. Eduard Asbeck, Dr. Ludwig Reinhold, Dr. Paul Dümmel, Dr. Wolfgang Gärtner çalışırlar. 4. Ordu'da Filistin ve Suveyş kanal bölgesine giden denizci asker hekimler de şöyle: Hekim Yarbay Prof. Dr. Peter Mühlens, Hekim Yüzbaşı Dr. Carl Hegler. Erzincan'da 3. Orduda Deniz Hekim Yarbay Dr. Max Rogge. Hem Çanakkale hem de sonra 5. ve 6. Orduda çalışan denizci hekim subaylar da şöyle. Çanakkale'de Hekim Yüzbaşı Dr. Alfons Goebel, Çanakkale , Biga ve sonra Toroslarda Bozantı'da Hekim Yüzbaşı Dr. Konrad Lotze, Anafartalarda ve sonra Toroslarda Çamalan'da Hekim Yüzbaşı Dr. Johannes Flebbe. Önce Gelibolu'da sonra 6.Ordu da Bağdatta ve sonra Bağdat Kızılhaç hastanesi şefi olarak Hekim Yüzbaşı Dr. Erich Ruschaupt. 6. Ordu da Bağdatta Hekim Yarbay Prof. Dr. Max Reich. Anadolu da tren yollarında Konya'da Hekim Yüzbaşı Dr. Felix Börnstein, Yerbaseki'de Hekim Üsteğmen Dr. Ernst Metge. Irak'ta Hekim Yüzbaşı Dr. Wilhelm Sandrock., Fırat nehri Nehir birliklerinde: Hekim Yüzbaşı Dr.Ludwig Reinhold, Hekim Yüzbaşı Dr.Helmuth Petersen, Hekim Üsteğmen Dr. Waldemar Teigeler, Hekim Üsteğmen Dr. Ernst Metge. Anadolu'da gezici bulaşıcı hastalıklar laboratuvarlarını Hekim Binbaşı Dr. Eugen Bentmann başkanlığında bir hekim gurubu yönetir. Önce Ankara'da sonra Toroslarda Pozantı'da görev alan bu laboratuvarlarda ayrıca Dicle ve Musul'da Hekim Asteğmen Dr. Robert Koch, İskenderun'da Hekim Asteğmen Dr. Friedrich Rehm, Adana'da Hekim Yüzbaşı Prof. Dr. Carl Hegler, Beyrut'ta Hekim Yüzbaşı Prof. Dr. Max Reich, Hekim Yüzbaşı Carl Voigt görev alırlar. Hekim Teğmen F. Schmücker, Dr. Max Bachem, Dr. Karl G. Faber, Dr. Erich Liebert, Dr.Gottfried Lieschke, Dr. Kurt von Multzahn, Dr. Fleischmann. Prof. Dr. Michels (İstanbul'da), Sağlıkçı Yüzbaşı Diesing, Sağlıkçı Yüzbaşı Dr. Gundelfinger, Deniz Hekim Yüzbaşı Ruschhaupt, Hekim Yüzbaşı Dr. Reith, Dr. Haase (8.Ordu'da), Hekim Binbaşı Dr. Curt Heinemann-Grüder (5. Ordu'da cerrah), Dr. H.Siebert. Hekim Binbaşı Lambert, Dr. Mendelssohn, Dr. Brandt, Dr. Henrich Brode, Dr. Frankau, Dr. Wilhelm Hoffmann, Dr. Friedrich Niedermayer, Dr. Erich Schrecker, Hekim Yüzbaşı Dr. Erich Krüger, Dr. Forster, Dr. Max Seige(Halep'te), Dr. Rückert, Prof. Dr. Bodenwaldt (5. Ordu Koruyucu Hekimlik Başdanışmanı), Hekim Yarbay Prof. Dr. Theobald Selling, HekimYüzbaşı Dr. Bader, Dr. Grill, Dr.Ambrosy, Dr. Balmi, Hekim Yarbay Prof. Dr. Braun, Dr. Meyer, Dr. Weidanz, Dr. Christian Rowe, Dr. Saphra, Hekim Yüzbaşı Dr. Naubenreisser (Yıldırım orduları hasta nakliye birimi Başhekimi), Dr. Landgraf, Dr. Mauser, Dr.Wiener, Dr. Berke, Hekim Binbaşı Ernst Oberndörfer, Dr. Penzoldt, Dr. Friedländer, Dr. Werner Kaufmann, Dr.Stypek, Dr.Konrad Bartsch, Irak'ta Başhekim Dr. Deisenhofer. Kudüs'teki Hijyen Enstitütüsünde Dr. Mühlens, Dr. Hegler, Dr. Huntemüller. Hekim Yüzbaşı Steffens Irak'ta 6. Ordu'da, İran'a yapılan operasyon'da. Trakya'da ve Anadolu'da Hijyen Uzmanı Dr. E. Rodenstock, Dr. Külz, Yıldırım ordusunda Hekim Yarbay Ziemann, Hekim Binbaşı Dr Krause, Hekim Binbaşı Cramer, Hekim Binbaşı Diesing görev alırlar. Diğer hekimlerden bazıları Dr. Erwin Schlagintweit, Hekim Albay Dr. Pabst, Hekim Albay Dr. Borell, Hekim Binbaşı Dr. Ludwig Müller, Dr. Edmund Heinz
GÖZ HEKİMLERİ
Bu makalenin yazılmasına neden oldukları için sayıları az da olsa göz hekimi meslektaşlarıma ayrıca bir başlık atma gereği duyuyorum.
Göz hekimi Prof. Dr. Martin Bartels, Göz hekimi Dr. Georg Koenig, Dr. Börnstein (sonradan göz hekimi olur) Dr.Theodor Zlocisti (savaş sırasında İstanbul'dan göz hastalıkları ile bilimsel yayınlar yapar.)
ECZACILAR
İstanbul Gülhane Askeri Ezcacılık okulu şefi Ecz.Binbaşı Friedrich Huttner. Huttneri'in görevleri arasında eczacılık yanında, yaralılar için hastane gemileri organizasyonu, Çanakkale'de sağlık hizmetleri yanında beyaz atları geceleri dikkat çekmesin diye Potasyum permanganatla koyu renge boyamak, raketler için kimyasal yakıtlar hazırlamak da vardır.. 1914 yılından itibaren sadece eczacı olarak 40 Alman Eczacı subayı Osmanlı ordusunda görev alır. Bunlardan bazıları: Dr. Lenus, Dr. Schreiner, Dr. W.Schmidt, Dr. Georg Nattar. Eczacı Yüzbaşı H.Priess, Eczacı Yüzbaşı W.Georg Meyer, Eczacı Yüzbaşı A. Blasky.
DİŞ HEKİMLERİ
Diş hekimlerinden bazıları şunlar: Dr Franz Kopp, Willi Allers, Wilhelm Konzendorf, Benario, Dr.Wagner, Schache
VETERİNER HEKİMLER
Veteriner hekimlerden bazıları: Veteriner Yüzbaşı Dr. Steinbrück, Veteriner Yüzbaşı Moritz (yıldırım ordusunda) Teğmen Paul Hesse, Weissgerber, Zappe, Albrecht Pichler, Ludwig Burgauer
GERİ HİZMETLER
Almanlar İstanbul'da yeni bir cephane fabrikası kurarlar. Komutanı Deniz Albay Waldemar Pieper. Hukuki işler için Savaş divanı müşaviri Grützmacher, Alman askeri kurulunda cephe gerisi örgütü Başkanı Kurmay Yüzbaşı Bohnstedt, sonra yerine Kurmay Yüzbaşı Tzchirner, Levazım danışmanı Burchardi. Osmanlı orduları geri hizmetler ve topçu ikmal müfettişi Albay Schlee'dir. Albay Bischof, Albay Postchernick, Albay Walter von Diest (Harita) görev alırlar. Toroslar'da eksik yolların yapılması yeni yol ve tren yolu ve tünellerin yapılması için kurulan yol yapım taburları (Genellikle Hristiyan vatandaşlardan oluşur) genellikle Alman komutanlar'la yönetilir. Örneğin Çamalan Menzil (Cephe gerisi) Komutanı Yüzbaşı von Carnap, Yüzbaşı Wolf, Pozantı'da Binbaşı Jakoby, Adana'da Yüzbaşı Goerke, Amanos bölgesi Binbaşı Schoen. Tarihi ve arkeolojik eserlerin belirlenmesi ve kayıda geçirilmesi için Suriye ve Filistin'de (Alman Güney Filistin kuvvetleri içinde) BinbaşıTheodor Wiegand (Arkeolog) ve yardımcısı Teğmen Karl ve Prof.Dr. Carl Watzinger (Arkeolog)' da vardır. Filistin'de demiryollarının tamamlanmasıda General Meissner'e yol yapım mühendisi ve su sondajı uzmanları Yüzbaşı Dr. Paul Range ve Yüzbaşı Dr. Schumacher, Mühendis Eberlein yardımcı olur. Su sondajı birliklerine Yüzbaşı Dr. Schumacher komuta eder. Su sondajı işçi taburlarına Asteğmen Rieks, Asteğmen Anton, Asteğmen Albrecht, Asteğmen Kimmich komuta ederler.
Böylece 1913 'de Osmanlı ordusuna 42 Subayla başlayan Alman askeri katkısı, astsubayı, eri, doktoru, eczacısı, hemşiresi, teknisyeni ile birlikte savaş boyunca toplam doğru yaklaşık 700'ü subay (Kafkasya ve Baku'ye giden subayları da içine katarsak yaklaşık 1550"ü subay) 25.000 kişiyi bulur.
Savaşa Osmanlı birliklerini destelemek için katılan ve sayısı 10.000'i bulan Avusturya-Macaristan ordusu personeli ve görev bölgeleri ise yukarıda verdiğim bir kaç örnek dışında ayrı araştırma ve bir yazı konusudur.
Görüldüğü gibi Almanlar batıda kendi birlikleri için uygun olacak en iyi taktikleri Osmanlı ordusuna, kendi subayları ile uygulatmışlardır. Bunu farkeden Mustafa Kemal Bulgaristan'daki askeri ataşelik görevinden azlini isteyip cepheye gitmek ister. Cephe görevi almak için Liman von Sanders'le karşılaşması sonrası, ve Alman subayı sorusu üzerine Bulgarların Almanların galibiyetine inanmadıklarını, kendisinin de buna inanmadığını belirtir. Bunun üzerine Liman von Sanders, Mustafa Kemal'in ordudan ihracını Genelkurmaya teklif eder. Fakat bu teklif kabıl görmez. Mustafa Kemal çeşitli cephelerde bu nedenle sık sık hem Alman subaylarla, hem de Osmanlı genel kurmayı ile tartışacaktır.
İsmet İnönü ise anılarında şöyle yazar: "Türk-Alman ittifakı içinde beraber çalıştığımız Almanların, Alman İmparatorluğu menfaatine birtakım hesapları vardı. Bilhassa Suriye'de ve Arabistan'da Araplara karşı hususi bir politika güdüyor ve onlara özel muamele yapıyorlardı. Aslında harbi kazansalardı, yani Almanlar istedikleri ölçüde kesin bir zafer kazansaydılar, onlardan kurtuluş kolay olmayacaktı. Açıkça görünüyor ki Türkiye'ye gitmek üzere gelmemişler." Savaş sonrası incelenen arşiv belgelerinden, İsmet İnönü'nün bu sezgisinin doğruluğu anlaşılacaktır. 20 Aralık 1917'de Alman Genel Kurmay Başkanı Ludendorf açıklaması: "Türkiye'deki askeri varlığımız süreklilik kazanmalı" . Yani savaş sonrası Almanlar Türkler'den önemli askeri üsler isteyeceklerdi. Ludendorf'un savaş bittikten sonra anılarında hem Talat Paşa hükümeti, hem Enver Paşa için yazdıkları yenilir yutulur gibi değildir. Hele Türkiye Cumhuriyetini kuran 1917'da Alman Genelkurmay karargahında karşılaştığı, Mustafa Kemal için yazdıklarını okuduktan sonra savaşı yöneten Alman generallerinin fikir ve düşünce yapısı çok iyi anlaşılmakta ve neden Avrupa kıtasının Birinci ve İkinci Dünya savaşıyla neden kana bulandığı ortaya çıkmaktadır.
KAYNAKLAR
Aşağıda yazılı kaynaklar bu konuda okuduğum kitapların yalnızca küçük bir bölümünden örneklerdir. Ayrıntılı kaynakça bu makalelerin bir kitap olarak yayınlanması sırasında ileride verilecektir." Dr. Mete Soytürk - 18 Mart 2005, Almanya
Türkçe
2. Altınbilek, Hakkı: Kır, Naci: Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi Kafkas Cephesi 3. Ordu
Harekatı I, II. Genelkurmay Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1993
20. Arı, Kemal: Birinci Dünya Savaşı Kronolojisi, 1997, Ankara
21. Aydemir, Şevket Süreyya: Enver Paşa I, II, III, Remzi Kitapevi, İstanbul, 2000
22. Bargut, Şemsettin: 1. Dünya harbinde ve Kurtuluş savaşında Türk Deniz Harekatı, 2000
23. Bilbaşar, S: Çanakkale 1915, İstanbul, 1971
24. Bayur, Yusuf Hikmet: Türk İnkilabı Tarihi, Binici Dünya savaşı Cilt, I,II,III, IV. Ankara 1991
25. Çetiner, Selahattin: Çanakkale Savaşı üzerine bir inceleme, İstanbul, 2000
26. Endres, Franz Carl: Türkiye 1916, Çeviren:Gürsel Köksal, E ve E yayınları, 1994, Ankara
27. Ghiglieri, Michael: Erkeğin Karanlık yüzü: Phoenix Yayınevi, 2002 Ankara
28. Hacipoğlu, Doğan: Osmanlı imparatorluğunun 1. Dünya Harbine girişi- 29 Ekim 1914, İstanbul, 2000
29. Holzhausen,Rudolf: Birinci Dünya Harbinde Almanya'nın Türkiye'ye sağladığı hava desteği, Ankara,1982
30. İnönü, İsmet: Hatıralar (1.Dünya Harbi), Cumhuriyet, İstanbul, 1999
31. Liman von Sanders: Türkiye'de Beş Yıl, I,II,III, Cumhuriyet, İstanbul, 1999
32. Ortaylı İlber: Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu, Kaynak yayınları, İstanbul, 1983
33. Özerdim, Sami: Atatürkçünün el kitabı, Atatürkçü Düşünce Derneği, Ankara 1996
34. Rathmann, Lothar: Berlin-Bağdat, Alman Emperyalizminin Türkiye'ye girişi, Belge Yayınları, Istanbul 1982
35. Sabis, Ali İhsan: Harp Hatıralarım. 1. Dünya Harbi Cilt 1, 2, 3, 4: İstanbul 1991
36. Yalçın, Soner: Teşkilatı'ın iki silahşoru, Doğan Kitap, İstanbul, 2001
37. Yılmaz, Veli: Birinci Dünya Harbinde Türk-Alman İttifakı ve askeri yardımlar, İstanbul 1993
Almanca:
12. Alp, Tekin. Türkismus und Pantürkismus, Deutsche Orient Bücherei-Band:2, Herausgeber: Ernst Jäckh, Verlag Gustav Kiepenheuer, Weimar, 1916
13. Cornevin, R: Geschichte der deutschen Kolonisation, Hermann Hübener Verlag, 1974
14. Das Logbuch des Admirals,Erinnerungen von Exellenz Souchon Pascha, Weser Zeitung, Nr:512-516, 1933
15. Deutsche Offiziere in der Türkei, Reichsarchiv, 1940
16. Die Schwere Artillerie: Jahrgänge: 1924-1928
17. Edip, Halide: Das neue Turan, Deutsche Orient Bücherei -Band:6, Herausgeber: Ernst Jäckh, Verlag Gustav Kiepenheuer, Weimar, 1916
18. Fröhlich, Michael: Imperialismus, Deutsche Kolonial- und Weltpolitik 1880 bis 1914, dtv, 1997
19. Geschicte und Geschehen, Rheinland -Pfalz , Saarland Band 3, Ernst Klett Verlag, Stuttgart 1997
20. Geschicte und Geschehen, I Oberstufe Ausgabe A Ernst Klett Verlag, Stuttgart 1997
21. Greenfell, Captain Russel R.N.: Bedingungsloser Hass?, verlag Fritz Schlichtenmeyer, Tübingen.1954
22. Goltz, Colmar Freiherr von der: Denkwürdigkeiten, bearbeitet und herausgegeben von Friedrich
Freiherr von der Goltz und Wolfgang Foerster, Berlin 1929
38. Guse, Felix: Die Kaukasusfront im Weltkrieg bis zum Frieden von Brest, Leipzig, 1940
39. Haupt, Werner: Die deutsche Schutztruppe 1889/1918, Dörfler, 1988
40. Heinrich: Deutsche Kraftfahr-Truppen Sonderkommando 500 in der Türkei, 1916
41. Helfferih Karl: Der Welkrieg, Karlsruhe 1925
42. Hildebrand- Röhr- Steimetz: Die deutschen Kriegsschiffe, Mundusverlag, 1979, 10 Bände
43. Hirschfelder, Heinrich: Nutzinger, Wilhelm: Das Kaiserreich 1871-1918, C.C. Buchnersverlag. Bamberg 1987
44. Hoffmeister, Gerhard: Byron und der Europäische Byronismus, Erträge der Forschung, Band 188, Wissenschaftliche Buchgesellschaft, Darmstadt, 1983
45. Jäckh, Ernst: Der aufsteigende Halbmond, Fortschritt Verlag, Berlin 1911
46. Kapff, Dr.P.v.: Erlebnisse Auslanddeutscher im Weltkrieg, ausland und Heimat Verlag, Stuttgart 1921
47. Kaukasielli: Der Kaukasus im Weltkrieg, Deutsche Orient Bücherei Band: 15, Herausgeber: Ernst Jäckh, Verlag Gustav Kiepenheuer, Weimar, 1916
48. Kocadoru, Yüksel: Die Türken Studien zu ihrem Bild und seiner Geschichte ın Österreich, Klagenfurt, 1990
49. Laar, Clemens: Kampf in der Wüste, Paul Neff Verlag, Berlin, 1936
50. Lember, Hans: Die Vertriebenen, Weltbild. Augsburg 2001
51. Leverkühn, Paul: Posten auf ewiger Wache, Aus dem abenteuerreichen Leben des Max von Scheubner Richter, Berlin 1938
52. Lorey Hermann: Der Krieg in den türkischen Gewässern Bd I Die Mittelmeer Division, Berlin, 1928
53. Lorey Hermann: Der Krieg in den türkischen Gewässern BdII Der Kampf um die Meerengen, Berlin, 1938
54. Meereskunde: Jahrgänge: 1920-1925
55. Mehmed Zeki(Pakalın): Müdafaai- Milliye, Osmanlı Askeri Mecmuası, Yıllar: 1911-1914, Verteidigung, Osmanishe Militär-Zeitschrift, Jahrgänge: 1915-1918
56. Mühlmann, Carl: Der Kampf um die Dardanellen 1915, in Schlachten des Welkrieges, Band 16,
57. Mühlmann, Carl: Deutschland un Türkei 1913-1914, Berlin, 1929
58. Mühlmann, Carl: Die deutsche Militärmission in der Türkei: Wissen und Wehr, Berlin, 1938
59. Mühlmann, Carl: Das Deutsch-Türkische Bündnis im Weltkriege, Leipzig, 1940
60. Mühlmann, Carl: Oberste Heeresleitung und Balkan im Weltkrieag, Berlin, 1942
61. Naumann, Friedrich: Mittel Europa, Berlin 1915
62. Neumann, Georg Paul: In der Luft unbesiegt, München, 1923
63. Neulen, Hans Werner: Feldgrau in Jerusalem, Universitas Verlag. München, 2002
38- Prigge E.R.: Die Kampfhandlungen in der Türkei, in "Der große Krieg" 1914-1918 Band:4
Heraugeber: M Schwarte, Leipzig, 1922
39- Prigge, E.R.: Der Kampf um die Dardanellen, Deutsche Orient Bücherei Band: 13, Herausgeber:
Ernst Jäckh, Verlag Gustav Kiepenheuer, Weimar, 1916
40- Schäfer, Dr.C.U: Die Entwicklung der Bagdadbahn-Politik, Deutsche Orient Bücherei Reihe:17,
Herausgeber: Ernst Jäckh, Verlag Gustav Kiepenheuer, Weimar, 1916
41- Schmid Alois. München- Bagdad, München, 1916
42- Scott, Macallum: Winston Churchill in peace and war, London, 1916
44. Steuber, Werner: "Jildirim" Deutsche Streiter auf heiligem Boden, in Schlachten des Weltkrieges,
Band 5, Oldenburg 1922
48. Theodor Gertrud: Friedrich Naumann oder der Prophet des Profits. Berlin, 1957
49. Thorwald Jürgen: Die großeFlucht, Neuen Kaiser Verlag, Klagenfurt 2002
50. Unger, Michael: Die Bayerischen Militärbeziehungen zur Türkei vor und im Ersten Weltkrieg, Frankfurt. 2003
51. Ülger, Eriş: Atatürk und die Türkei in der deutschen Presse (1910-1944), Schulbuchverlag
Anadolu, Hückelhoven, 1993
48- Wallach, Jehuda L.: Anatomie einer Militärhilfe, Droste Verlag. Düsseldorf, 1976
49- Welchert, Hans Heinrich: Weltgewitter, Deutsche Hausbücherei, Hamburg, 1943
50- Westwell, Ian: der 1. Weltkrieg, eine Kronik, Gondrom: 2000
51- Wiegand Theodor: Halbmond im letzten Viertel, Verlag Philip von Zabern Mainz, 1985
52- Wissen und Wehr: Monatshefte, Jahrgänge 1919-1940
53- Wittke, Carl: Der Terror gegen die Deutschen in den Verenigten Staaten 1917-1918. Stuttgart, 1942
54- Zentner, Christian: Der erste Welt Krieg, Daten, Fakten, Kommentare, Moewig, 2000
55- Zwischen Kaukasus und Sinai: Jahrbuch des Bundes der Asienkämpfer, Jahrgänge: 1921-1925"
Yukarıda alıntıladığımız Dr. Mete Soytürk'ün yazısının tamamı http://forum.axishistory.com/viewtopic.php?f=80&t=107127&start=0
adresinden okunabilir..
Almanların plan ve idaresindeki tehcirin uygulaycısı olan Talat Paşa, 15 Mart 1921'de Berlin'de öldürüldü. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Almanya’ya gitmek zorunda kalan İttihatçı lider, tütün almak için sabah saatlerinde evinden çıkıp Hardenberg Caddesi’nde 100 metre yürümüştü ki, İran’dan gelen 24 yaşındaki Ermeni Sogomon Tayleryan tarafından durduruldu ve öldürüldü. Vuran kişinin üzerinden "Mehmed Sai"adına düzenlenmiş sahte kimlik çıktı. Talat Paşa’nın cenazesi uzun yıllar Türkiye’ye getirilemedi ve Almaya'da bir kilise mezarlığında sahipsiz kaldı. 22 yıl sonra İkinci Dünya Savaşında Yahudi jenosisini uygulayan Adolf Hitler, Türk-Alman ilişkilerini kuvvetlendirmek için mesaj dolu sembolik bir jestle Talat Paşa’nın naaşını 25 Şubat 1943 tarihinde Türkiye’ye gönderdi. Talat Paşa’nın cenazesi askeri törenle, 24 Nisan 1909'daki ayaklanmada şehit düşen 3 subay ve 71 askerin mezarlarının bulunduğu Abide-i Hürriyet Anıtı’nın sağ yanına 50 metre uzaklığa defnedildi.
Ayrıca genel konuyla ilgili bir başka kaynak "Savaş ve Propaganda: Birinci Dünya Savaşı’nda Alman Propagandası War and Propaganda: German Propaganda in World War I , Dr. Ali Kaşıyuğun ve Prof. Dr. Mustafa Çolak'ın eseri için bk :
http://www.historystudies.net/Makaleler/2100178004_8-Ali%20%20Ka%C5%9F%C4%B1yugunun.pdf
http://events.ku.edu.tr/detail.php?i=10494
http://www.kesfetmekicinbak.com/-en-uzun-yil-1915/1647n.aspx
(1) Atilla Dirim, Ermeni soykırımı: Almanya egemenleri, suç ortaklığına devam ediyor! adlı makalesi
adresinden okunabilir..
Almanların plan ve idaresindeki tehcirin uygulaycısı olan Talat Paşa, 15 Mart 1921'de Berlin'de öldürüldü. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Almanya’ya gitmek zorunda kalan İttihatçı lider, tütün almak için sabah saatlerinde evinden çıkıp Hardenberg Caddesi’nde 100 metre yürümüştü ki, İran’dan gelen 24 yaşındaki Ermeni Sogomon Tayleryan tarafından durduruldu ve öldürüldü. Vuran kişinin üzerinden "Mehmed Sai"adına düzenlenmiş sahte kimlik çıktı. Talat Paşa’nın cenazesi uzun yıllar Türkiye’ye getirilemedi ve Almaya'da bir kilise mezarlığında sahipsiz kaldı. 22 yıl sonra İkinci Dünya Savaşında Yahudi jenosisini uygulayan Adolf Hitler, Türk-Alman ilişkilerini kuvvetlendirmek için mesaj dolu sembolik bir jestle Talat Paşa’nın naaşını 25 Şubat 1943 tarihinde Türkiye’ye gönderdi. Talat Paşa’nın cenazesi askeri törenle, 24 Nisan 1909'daki ayaklanmada şehit düşen 3 subay ve 71 askerin mezarlarının bulunduğu Abide-i Hürriyet Anıtı’nın sağ yanına 50 metre uzaklığa defnedildi.
Ayrıca genel konuyla ilgili bir başka kaynak "Savaş ve Propaganda: Birinci Dünya Savaşı’nda Alman Propagandası War and Propaganda: German Propaganda in World War I , Dr. Ali Kaşıyuğun ve Prof. Dr. Mustafa Çolak'ın eseri için bk :
http://www.historystudies.net/Makaleler/2100178004_8-Ali%20%20Ka%C5%9F%C4%B1yugunun.pdf
http://events.ku.edu.tr/detail.php?i=10494
http://www.kesfetmekicinbak.com/-en-uzun-yil-1915/1647n.aspx
(1) Atilla Dirim, Ermeni soykırımı: Almanya egemenleri, suç ortaklığına devam ediyor! adlı makalesi
(2) İlber Ortaylı 1. Dünya Savaşı ve Hitler ve Yahudiler
(3) Colmar Freiherr von der Goltz Paşa'nın biyografisi ve Kölnische Zeitung’ta yayınlanan bir makalesi.. http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-36/asdasd
(4) Enver Paşa biyografisi : http://de.wikipedia.org/wiki/Enver_Pascha ve http://tr.wikipedia.org/wiki/Enver_Pa%C5%9Fa
Ayşe Hür vd. alıntıların altında, kaynakların linkleri verilmiştir; orijinal yazıların devamları oradan okunabilir. Ayrıca 1905 olayları ve Adana
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ayse_hur/1905_bomba_olayi_ve_1909_adana_igtisasi-1338855
1894-96 Ermeni katliamları ve Osmanlı Bankası baskını
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ayse_hur/1894_1896_ermeni_katliamlari_ve_osmanli_bankasi_baskini-1333911 Padişah Abdülhamit tarafından yurt savunmasında mezhepsel müteffik olan Kürtleri örgütleyerek kurulan Hamidiye Alayları hakkında bir makale
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ayse_hur/1905_bomba_olayi_ve_1909_adana_igtisasi-1338855
1894-96 Ermeni katliamları ve Osmanlı Bankası baskını
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ayse_hur/1894_1896_ermeni_katliamlari_ve_osmanli_bankasi_baskini-1333911 Padişah Abdülhamit tarafından yurt savunmasında mezhepsel müteffik olan Kürtleri örgütleyerek kurulan Hamidiye Alayları hakkında bir makale
http://arsiv.taraf.com.tr/yazilar/ayse-hur/hamidiye-alaylarindan-koruculuga/10551/
Belge Yayınları, Prof. Dr. Vahakn N. Dadrian'ın çalışmalarından "Ermeni Soykırımında Kurumsal Roller" başlığıyla Toplu Makaleler Kitap 1'i yayınladı. Ermeni karşıtı İttihatçı soykırım şemasına olumsuz yaklaşan ve bazen karşı koyanlar arasında, iki çok yüksek rütbeli Türk Ordu Grup Kumandanı, Cemal Paşa (Sina Cephesi Gruplar ve IV. Ordu Kumandanı) ve Vehip Paşa (Şark Grubu ve III. Ordu Kumandanı) vardı.
Her ikisi de savunmasız Ermeni nüfuslarına yönelik katliama karşı durmuş ve sonunda bu katliamlara karışan sınırlı sayıda askeri divana harbe sevketmiştir; ardından bu askerler suçlu bulunmuş ve darağacında asılmışlardır. Bu iki kumandan da Harbiye mezunuydu ve Vehip Paşa bir süre Maarif Nazırlığı yapmıştı. Burada önemli olan her ikisinin de uzun süreden beri ileri gelen İttihatçılar olması ve Cemal Paşa'nın 1908-1918 yılları arasında imparatorlukta iktidarı elinde tutan ittihatçı troykanın bir üyesi olması idi Cemal, Hâtıralar'ında, dağıtılmış ve tekrar iskan ettirilmiş olmasını tercih ettiğini söylediği Ermeni nüfusunu katline karşı "nefret"ini ifade etmiştir. (Cemal Paşa, Hâtıralar , [no.l], s. 413, 440-442, 443). Avusturya Askeri Protokol Müşür Muavini Pomiankovvski, anılarında bu yaklaşımını teyid etmektedir (Joseph Pomıankovvskı, Der Zusammenbruch deş Ottonıanischen Reiches, Viyana: Amalt-hea Press, 1928, s. 199). Cemal'in Suriye cephesindeki Amiri Alman General Kress von Kressenstein de anılarında Cemal'in katliam karşısında feryadını aşağıdaki gibi aktarır: "milliyetimden utanıyorum" (Freıherr Kress Von Kressenstein, Mit den Turken zum Suezkanal, Berlin: Vorhut Press, 1938, s. 140). Biraz tereddüt ve kararsızlık geçirdikten sonra Cemal, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde Ermeni ahalileri kitle halinde öldürmüş olduklarıyla övünen iki İttihadçı çete liderini azarladı. Sıkıyönetim mahkemesinin ardından, heriki eski subay da suçları sabit görülerek asıldı (Ali Fuat Erden, Birinci Dünya Harbinde Suriye Hatıraları, İstanbul: Halk, 1954, s. 216; Atay, Zeytindağı [no. 20], s. 67; Refik, İki Komite... [no. 21 ], s.40; Ziya Şakir, Yakın Tarihin Uy Büyük Adamı, İstanbul: Ahmet Sait Yayınevi, 1946, s. 59). Vehip Paşanın katliamı kınaması, 1918 Aralığında Türk Askeri Mahkemesi için hazırlanan ifadenin ana konusudur. O ifadede, "Katliamlar yoluyla Ermenilerin imhası"na karışan "İttihadın Merkez Heyetinin kasıtlı programı"nı yürüten "kana susamış jandarmalar, darağacı kaçkınları ve insan kasapları"ndan bahsetmiştir (Takvimi Vekâyi, no. 3540, s. 7). Vehip inşaat işleri için gönderilen 2.000 Ermeni askerini sebepsiz yere katlettikleri için Teşkilatı Mahsusanın iki mensubunu bizzat divanı harbe gönderdi ve astı (Ariamard , 10 Aralık 1918). Bu ifadenin orijinal Osmanlı Türkçesinin tam metni, Kudüs Ermeni Partikliği Arşivi, seri 17, dosya Ho (ho diye sesletilir), Bel. no. 171-182'dedir
Belge Yayınları, Prof. Dr. Vahakn N. Dadrian'ın çalışmalarından "Ermeni Soykırımında Kurumsal Roller" başlığıyla Toplu Makaleler Kitap 1'i yayınladı. Ermeni karşıtı İttihatçı soykırım şemasına olumsuz yaklaşan ve bazen karşı koyanlar arasında, iki çok yüksek rütbeli Türk Ordu Grup Kumandanı, Cemal Paşa (Sina Cephesi Gruplar ve IV. Ordu Kumandanı) ve Vehip Paşa (Şark Grubu ve III. Ordu Kumandanı) vardı.
Her ikisi de savunmasız Ermeni nüfuslarına yönelik katliama karşı durmuş ve sonunda bu katliamlara karışan sınırlı sayıda askeri divana harbe sevketmiştir; ardından bu askerler suçlu bulunmuş ve darağacında asılmışlardır. Bu iki kumandan da Harbiye mezunuydu ve Vehip Paşa bir süre Maarif Nazırlığı yapmıştı. Burada önemli olan her ikisinin de uzun süreden beri ileri gelen İttihatçılar olması ve Cemal Paşa'nın 1908-1918 yılları arasında imparatorlukta iktidarı elinde tutan ittihatçı troykanın bir üyesi olması idi Cemal, Hâtıralar'ında, dağıtılmış ve tekrar iskan ettirilmiş olmasını tercih ettiğini söylediği Ermeni nüfusunu katline karşı "nefret"ini ifade etmiştir. (Cemal Paşa, Hâtıralar , [no.l], s. 413, 440-442, 443). Avusturya Askeri Protokol Müşür Muavini Pomiankovvski, anılarında bu yaklaşımını teyid etmektedir (Joseph Pomıankovvskı, Der Zusammenbruch deş Ottonıanischen Reiches, Viyana: Amalt-hea Press, 1928, s. 199). Cemal'in Suriye cephesindeki Amiri Alman General Kress von Kressenstein de anılarında Cemal'in katliam karşısında feryadını aşağıdaki gibi aktarır: "milliyetimden utanıyorum" (Freıherr Kress Von Kressenstein, Mit den Turken zum Suezkanal, Berlin: Vorhut Press, 1938, s. 140). Biraz tereddüt ve kararsızlık geçirdikten sonra Cemal, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde Ermeni ahalileri kitle halinde öldürmüş olduklarıyla övünen iki İttihadçı çete liderini azarladı. Sıkıyönetim mahkemesinin ardından, heriki eski subay da suçları sabit görülerek asıldı (Ali Fuat Erden, Birinci Dünya Harbinde Suriye Hatıraları, İstanbul: Halk, 1954, s. 216; Atay, Zeytindağı [no. 20], s. 67; Refik, İki Komite... [no. 21 ], s.40; Ziya Şakir, Yakın Tarihin Uy Büyük Adamı, İstanbul: Ahmet Sait Yayınevi, 1946, s. 59). Vehip Paşanın katliamı kınaması, 1918 Aralığında Türk Askeri Mahkemesi için hazırlanan ifadenin ana konusudur. O ifadede, "Katliamlar yoluyla Ermenilerin imhası"na karışan "İttihadın Merkez Heyetinin kasıtlı programı"nı yürüten "kana susamış jandarmalar, darağacı kaçkınları ve insan kasapları"ndan bahsetmiştir (Takvimi Vekâyi, no. 3540, s. 7). Vehip inşaat işleri için gönderilen 2.000 Ermeni askerini sebepsiz yere katlettikleri için Teşkilatı Mahsusanın iki mensubunu bizzat divanı harbe gönderdi ve astı (Ariamard , 10 Aralık 1918). Bu ifadenin orijinal Osmanlı Türkçesinin tam metni, Kudüs Ermeni Partikliği Arşivi, seri 17, dosya Ho (ho diye sesletilir), Bel. no. 171-182'dedir
***
63 Birinci Dünya Savaşı sona erdikten hemen sonra 1919 yılı içerisinde Alman Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Dr Solf’un, Johannes Lepsius’u arayarak, Alman Dışişleri Bakanlığı Arşivi’ndeki Ermeni meselesi ile ilgili belgeleri yayınlayarak Alman diplomasisinin Ermeni meselesindeki tutumunu ortaya koymasını istemesi ve Lepsius’un bu belgeleri seçerek yayınlaması ve Almanların Ermenilerin tehcirinde katkıda bulunmadıklarını iddia etmesi, yukarıda belirttiğimiz Almanya’nın kendisinin Tehcir Olayı ile ilgisinin olmadığını ispatlamaya çalışması çabalarının bir sonucu olarak değerlendirilebilir




64 İtilâf Devletleri’nin bu şekildeki propagandalarını, Taner Akçam doğru kabul edip daha da ileri gitmiş ve Tehcir olayı ile Nazi Almanya’sındaki Yahudi soykırımı (Holocaust) arasında anlaşılması güç bir bağlantı kurmuştur (Bkz
















65 Celalettin Yavuz, “Ermenilerin Arkasında Hep Birileri mi Olacak?”, Kök Araştırmalar (Ayrı Basım), C




66 Savaştan sonra Fransa’da “Tehcir Olayını” ele alan yayınlarda “Tehcir Olayı’nın Alman kökenli” olduğu iddiaları yer almıştır






67 Ermenilerin tehciri esnasında İngiliz basınında başta Almanya’nın Halep Konsolosu von Rößler olmak üzere, Urfa, Antep ve Muş bölgelerinde görev yapan bazı Alman diplomat ve subayların, tehcire tabi tutulan Ermenilerin öldürülmesin de Osmanlı yetkililerine yardım ettiklerine dair haberler çıkmıştır























http://www.bilqi.com/tarih/59115-tehcir-olayini8221nin-propaganda-surecindeki-doruk-noktasi-8220talat-pasa-davasi8221.html
Tarihçi akademisyen Prof. Taner Timur Atatürk'ün Ermeni tehciri için 'fazahat' (alçaklık) ifadesini kullandığını söyledihttp://t24.com.tr/haber/prof-timur-ataturk-1915-icin-alcaklik-demisti,243031
.
.