Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser! Cümle doğru, eleştiri haklı da, bu söz Marks'ın değil!
Türkçeye henüz çevrilmemiş olmasına rağmen tüm dünyadaki gibi bizde de bir Thomas Piketty'nin fırtınası esiyor. Fransız ekonomist Thomas Piketty'nin yazdığı ‘21’inci Yüzyılda Sermaye’ adlı kitap 1867 tarihli Karl Marks’ın Kapital’inin ‘yeni versiyonu’ olarak sunuluyor. Geçen ay Time dergisi kapaktan Piketty’yi ‘Marx 2.0’ başlığıyla tanıttı. Peki, Piketty'i dünyanın gündemine taşıyan Marks, hakikaten günümüz için çözüm olarak görüp anladıkları ve anlattıkları Karl Marks mıdır?
Twitter'da paylaşılan aforizmalar mesnetten uzak bir acullukla yayılıyor. Bu tür deyişler sosyal medyada yerli yersiz üretiliyor. İşin kötüsü bunları Süleyman Çelebi gibi sendika liderlerinden, Ufuk Uras gibi liberal aydınlara, sol haber portallarından bazı partilerin resmi sitelerine, muhafazakar basından çeşitli kesimlerce sorgulamadan paylaşılıyor. Sorun, Marks'ta değil onun gölgesi üstünden olmadık bir anakronizma yaratılmasında. "Her toplumun kendi büyük adamlarına ihtiyacı vardır; onları bulamazlarsa icat ederler' diyordu. Kuşkusuz olabilirdi lakin ne envanter ne de içtihat, işkembe-i kübradan ibaret değil!
Peki, 'kapitalizm satamadığı ağacın gölgesini satar' cümlesi Marks'a mı aittir?
Fransa'da 1789 devrimiyle başlayan bir gelenektir 'özgürlük ağaçları' dikmek. Devrimin geriye sarmasıyla birlikte 5 Mart 1850'de Bonapartist polis müdürü Carlier özgürlük ağaçlarını kestirir. Marks 'Fransada Sınıf Savaşları' kitabında konuya şöyle değinir: "1850 Şubat başında özgürlük ağaçları kesilerek halk kışkırtıldı. Bu boşa gitti. Ağaçlar yerinden edilince gerileyen hükümet oldu" Burada gördüğümüz gibi ağaçlar kendinden bir neden değil, 1789'un sembolleridir. Napolyoncu diktatörlük ağaç sembollerinden rahatsızlık duyup devrimci geleneğin tüm izlerini ortadan kaldırma işgüzarlığı içindedir.
Bir paragrafla geçen yukarıdaki alıntıyı bir kenara bıraktığımızda Marks'ın ağaçlarla ilgili en uzun bir kaç makalesinin liberal dönemi diyebileceğimiz yıllarda, yani birkaç yıl önce bu defa Almanya'da 'Odun Hırsızlığı Yasası Üzerine Tartışmalar' nedeniyle kaleme alındığını görürüz. Burada da esas tema doğrudan ağaçlar değil, mülkiyet olarak ormanlardır. Altıncı Ren Bölgesi Meclis Tutanaklarından yola çıkan 1842 tarihinde yazılan 5 makale, sanayi devrimini yaşayan Almanya'da topraklarını kaybederek yoksullaşan kitlelerin dramını gözler önüne serer. Tam bir karmaşa vardır ortada. Sanayiciler, ormanları kesip endüstri alanları açmaya çalışırken devlet aşırı korumacılıkla ağaçlardan faydalanmasını hatta yöre halkınca el sürülmesini yasaklar. Ne var ki öteden beri köylüler ormanlarda yere düşen dalları yakacak olarak kullanmaktadırlar. Ren Eyalet Meclisi, yeni yasayla ortak kullanım alanlarında odunların toplanmasını 'hırsızlık' olarak tanımlar. Marks'ın genel yayın yönetmeni olduğu Rheinische Zeitung gazetesi büyük ölçüde toprak ağaları ve yeni gelişmekte olan sanayi sınıfı tarafından finanse edilmektedir. Buna rağmen Marks sesini yükseltir; zaten iki ay sonra da gazetenin müdürlüğünden tazminatı ödenerek azledilecektir. Ama dik duruşunun nedeni, sorunu bir ekoloji meselesi olarak görmesi değildir; yoksul köylülerin yaşam hakkına el koyan ekonomi politiğin sömürü faaliyeti olarak değerlendirmesidir. Yoksullarla zenginlerin mücadelesinin ürünü bir sınıf problemi biçiminde ortaya koyar. Dönem ziyadesiyle Kant'ın 'aklını kullanmaya cesaretin olsun!' mottasıyla doğaya karşı girişilen bir meydan okumadır. O dönemde duyarlı entelektüellerde Bulutsuzluk Özlemi'nin şarkısındaki 'yeşili sev, doğayı koru' çağrısına denk gelen bir durum, tabiata karşı bugün normal sayabileceğimiz bir duyarlılık yoktur. İnsanların, efendisi olmak istedikleri bakir bir doğa vardır. Kapital'in 1/27. bölümü algıdaki farkı sezebileceğimiz icbara davetiye çıkartan bir alıntıyla (s 750) 'Bütün ormanlık arazi şimdi bomboş yatıyor. Bu insan eliyle yaratılan çöllere yasa koyucunun kesin müdahalesi ile son verilmelidir." diye bitiriyordu. Marks'ta konut sorunu, tarım işçilerinin sefaleti, kapitalist tarafından hunharca gasbedilen işçi emeği, çocuk ve kadınların sömürüsü, uzun çalışma saatleri vd. vardır ama doğa sevgisi gibi sanayileşmenin önünü kesebilecek o gün için rasyonel olmayan talepler 'doğanın çölleşmesi' olarak görüldüğü için yoktur. Zamanının gerçekliği içinde ancak ormanlardan ağaç dallarının toplanmasını engelleyen yasa vasıtasıyla Marks’ı devletin ve hukukun kimin yanında olduğunu sorgulamaya kadar götürebilmiştir.
Nejat Yavaşoğlunun şarkılarının söylenmediği o günün şartlarında Marks’ın bu yazısında ele aldığı konu her şeye karşın sıradan bir olay değildi. Tam karşıtı, köylünün ortak topraklardaki son hakkının elinden alınmasının radikal bir eleştirisiydi.
Marks’ın çok geçmeden kavradığı gibi söz konusu mekanizmalar yoksul insanların değil, büyük mülk sahiplerinin yararına hizmet etmekteydi. Yeter neden formülasyonu, matematiksel bir sabittir. Leibniz, bir şeyin var olması, bir olayın gerçekleşmesi veya bir doğrunun ortaya çıkması için yeterli bir neden olmalıdır der. Nedene bugünün şartlarından baksak bile odun hırsızlığı yasasına karşı koyduğu tavır bir çevre sorunu olmaktan ziyade köylülerin yaşamını savunan bir düzeltme talebiyle tartışılan hak ihlali ve mülkiyet sorunuyla birlikte ortaya çıkmıştır. Tarım alanlarının dışına sürülen köylüler için burjuvazinin "Nereden çıktı bu yoksullar? dediği çağın başlangıcıdır. Yoksulların ölmekle proleterleşmek arasında üçüncü bir seçeneği yoktur. Marks, Kapital'de "Proleter olmak bir şans değil, şansızlıktır" demesinin nedenleri geç sanayileşen Almanya'da yeni yeni oluşmaya başlamış ve ciddi anlamda mülk sahiplerinin ahlakını ve hukukunu tedirgin eder olmuştur..
Almanya 1842 : Meydan ıssız, hem ormanlarda hem fabrikalarda yuvalanan burjuvazi hırsız..
Baştan söylediğimiz gibi 'doğa' ile ilgili diyebileceğimiz bu makaleler Ekim 1842'den başlayarak kendi yönetiminde olan gazetede yayımlanmıştır. O dönemde Marks'ın bir eleştirmen olarak (kendini kültür eleştirmeni olarak tanımlıyor) ekonomiyle arası hiç iyi değildir. Bu araştırmalar onun siyasal iktisada girmesine neden olur. Daha sonraki yıllarda Siyasal İktisadın Eleştirisi'ne Katkı'nın önsözünde şöyle yazar : ' 1842-43'te Rheinische Zeitung'un editörü olarak ilk defa maddi çıkarlar denen şey üzerine yazmak gibi utanç verici bir yükümlülükle karşılaştım (..) tartışmalar dikkatimi iktisadi sorunlara yöneltmeme neden oldu"
İnternette PDF olarak 'Odun Yasası Üzerine Yazılarını bulamadık.
Konuyla ilgileneceklere Nota Bene Yayınları'ndan çıkan Genç Düşünceler kitabının 137-187 sayfalarında bu 5 makaleyi okuyabileceklerini söylemekle yetinelim. Marks'ın söylediği iddia edilen cümlenin olması en muhtemel kitap budur. Cümle orada yoktur; ama olmamasının nedeni Marks'ın yazmamasının ötesinde algı sorunudur; 'doğa' kavramına günümüz insanından çok ama çok farklı bakmaktadır. Zaten kendisi de bunu bilerek Kutsal Aile'de şöyle diyordu: 'Fikirler, belirli tarihsel durumları aşamazlar. Onlar sadece bu duruma uygun düşen fikirleri aşabilirler. Gerçekte fikirler kendi başlarına hiçbir şey gerçekleştiremezler. Fikirleri gerçekleştirmek için ellerinde gerçek güçler bulunan insanlar gerekir.'
Ne ki, başlıktaki cümlenin 'Marks'ın değil' deyişimizin nedeni bu da değildir. Daha ilginci Marks'ın hiçbir eserinde asla kullanmadığı bir kelimedir.
Kapitalizm terimini tarihte ilk defa yazılı olarak 1854'te William Makpeace Thackeray Oksford İngilizce Sözlük'te kullanır. Ardından 1861'de Pierre Proudhon.. Gerçi 1850'de Louis Blanc'ın sarfettiği bir sözcük olarak anılır ama bugüne intikal etmiş yazılı bir belge yoktur elimizde. Marks ise 1844 Elyazmalarında 'Toplum o zaman soyut bir kapitalist olarak tasarlanmış bulunur' demesine rağmen Kapitalizm demez..
Evet, Orman Kanunu eleştirisinde olmamasına rağmen 'Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser' cümlesi başka yerde kullanmış olamaz mıydı? Kısaca 'hayır' diyebiliriz! Çünkü 'Kapitalizm' kelimesi belki hayret edeceksiniz ama Marks'ın hiçbir eserinde geçmez. Yeri gelir 'kapitalist üretim biçimi' der, yer gelir' burjuva dünyası' der, 'sömürü şekli' yahut 'fabrika düzeni' ' der ama 'kapitalizm' kelimesini kült eseri Kapital dahil hiçbir yerde kullanmaz. Ancak bir kere 1877'de yaşamının son yıllarında Oteçestvenniye Zapisky' Dergisi'nin yazı kuruluna göndermek istediği bir mektupta kullanır. Rus Narodizminin ideologu N.K. Mihaylovysky'nin Kapital hakkındaki yanlış yorumuna bir eleştiri ya da bir başka anlamda bir tekzip metnidir bu. Orada da dört defa 'kapitalist ekonomik sistem, 'kapitalist rejim' vd. dedikten sonra beşinci tanımında hayatında ilk ve son defa 'kapitalizm' kelimesini kullanır. Bu mektuba bakıp 'o halde kullanmıştır' diyebilir miyiz? Pek diyemeyiz çünkü bu mektubu yazmasına rağmen posta pulu alacak parası olmadığı için muhatabına gönderememiştir. Bu onun ailesi için sıradan bir durumdu. Birkaç yıl önce 'bugün kasap bize et vermeyi kesti cumartesi günü kağıt stokum tükendi' diye yazmıştı. Ölümünden sonra kızı tarafından evrakları tasniflenir. Kapital'in 2. cildi için tuttuğu notlarla birlikte bu arşivi düzenleyen Engels, Marks'ın ölümüyle birlikte eline geçen Mihaylovysky'a yazılmış ama gönderilememiş bu mektubun bir kopyasını olası bir devrim için Rusya hakkında ısrarlı sorular soran bir adama verilmek üzere Vera Zazuliç'e 6 Mart 1884 tarihinde gönderir. Ondan sonra dünya literatürüne giren 'kapitalizm' kelimesi bir çağı tanımlamak için en çok kullanılan kavramlardan biri olur.
Kısaca tekrar belirterek yazıyı sonlandıralım : 'Kapitalizm' kelimesini Marks hiçbir eserinde kullanmamıştır. 'Kapitalizm, Gölgesini Satamadığı Ağacı Keser' cümlesi bu nedenle onun olamaz!
http://en.wikipedia.org/wiki/Capitalism
(1) Toplum o zaman soyut bir kapitalist olarak tasarlanmış bulunur' diye ifade eder.
1844 Elyazmaları s151
.
Ne ki, başlıktaki cümlenin 'Marks'ın değil' deyişimizin nedeni bu da değildir. Daha ilginci Marks'ın hiçbir eserinde asla kullanmadığı bir kelimedir.
Kapitalizm terimini tarihte ilk defa yazılı olarak 1854'te William Makpeace Thackeray Oksford İngilizce Sözlük'te kullanır. Ardından 1861'de Pierre Proudhon.. Gerçi 1850'de Louis Blanc'ın sarfettiği bir sözcük olarak anılır ama bugüne intikal etmiş yazılı bir belge yoktur elimizde. Marks ise 1844 Elyazmalarında 'Toplum o zaman soyut bir kapitalist olarak tasarlanmış bulunur' demesine rağmen Kapitalizm demez..
Evet, Orman Kanunu eleştirisinde olmamasına rağmen 'Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser' cümlesi başka yerde kullanmış olamaz mıydı? Kısaca 'hayır' diyebiliriz! Çünkü 'Kapitalizm' kelimesi belki hayret edeceksiniz ama Marks'ın hiçbir eserinde geçmez. Yeri gelir 'kapitalist üretim biçimi' der, yer gelir' burjuva dünyası' der, 'sömürü şekli' yahut 'fabrika düzeni' ' der ama 'kapitalizm' kelimesini kült eseri Kapital dahil hiçbir yerde kullanmaz. Ancak bir kere 1877'de yaşamının son yıllarında Oteçestvenniye Zapisky' Dergisi'nin yazı kuruluna göndermek istediği bir mektupta kullanır. Rus Narodizminin ideologu N.K. Mihaylovysky'nin Kapital hakkındaki yanlış yorumuna bir eleştiri ya da bir başka anlamda bir tekzip metnidir bu. Orada da dört defa 'kapitalist ekonomik sistem, 'kapitalist rejim' vd. dedikten sonra beşinci tanımında hayatında ilk ve son defa 'kapitalizm' kelimesini kullanır. Bu mektuba bakıp 'o halde kullanmıştır' diyebilir miyiz? Pek diyemeyiz çünkü bu mektubu yazmasına rağmen posta pulu alacak parası olmadığı için muhatabına gönderememiştir. Bu onun ailesi için sıradan bir durumdu. Birkaç yıl önce 'bugün kasap bize et vermeyi kesti cumartesi günü kağıt stokum tükendi' diye yazmıştı. Ölümünden sonra kızı tarafından evrakları tasniflenir. Kapital'in 2. cildi için tuttuğu notlarla birlikte bu arşivi düzenleyen Engels, Marks'ın ölümüyle birlikte eline geçen Mihaylovysky'a yazılmış ama gönderilememiş bu mektubun bir kopyasını olası bir devrim için Rusya hakkında ısrarlı sorular soran bir adama verilmek üzere Vera Zazuliç'e 6 Mart 1884 tarihinde gönderir. Ondan sonra dünya literatürüne giren 'kapitalizm' kelimesi bir çağı tanımlamak için en çok kullanılan kavramlardan biri olur.
Kısaca tekrar belirterek yazıyı sonlandıralım : 'Kapitalizm' kelimesini Marks hiçbir eserinde kullanmamıştır. 'Kapitalizm, Gölgesini Satamadığı Ağacı Keser' cümlesi bu nedenle onun olamaz!
http://en.wikipedia.org/wiki/Capitalism
(1) Toplum o zaman soyut bir kapitalist olarak tasarlanmış bulunur' diye ifade eder.
1844 Elyazmaları s151
.